Toplam yorum: 3.086.814
Bu ayki yorum: 6.501

E-Dergi

denizmavi Tarafından Yapılan Yorumlar

29.11.2004

Nurbanu Osmanlı Padişahlarından 2.Selim’in önce cariyesi sonra da hasekisi. Yahudi asıllı olması nedeniyle de sarayın Yahudilere teslim edilmesinine neden olduğu gerekçesiyle iktisadi ve siyasi tarihte sıkça tartışılan bir isim.
Yazar, belgelere dayanarak tesbit ettiği tarihi olaylar üzerine hikayesini kurgulamış ve elimizdeki bu güzel roman meydana gelmiş. Kaynak olarak çoğunlukla Manisa Şer’iye mahkemesi sicil kayıtları ile şehzadelerin birbirleri ve Kanuni ile yaptıkları mektuplaşmaları Peçevi’den alarak kullanmış. Eserde sadece Nurbanu değil, 2.Selim’in kardeşi Beyazid ile giriştiği taht kavgası, Hürrem Sultan’ın entrikaları, cariyeler arasındaki rekabeti, Kanuni’nin kadınlar ve şehzadelerin elinde oyuncak haline gelişini, evlat ve kardeş katliamlarını vs. bir çok tarihi olayı görebiliyoruz. Tarihimizin ilgili kesitini çok güzel anlatan bu eserin tarihini merak eden herkese ve öğrencilere faydalı olacağı düşüncesindeyim.
30.12.2003

Mevlana’nın düşüncelerini, yazılarını eleştirmek bize düşmez elbette. Onu bütün dünya tanımış ve kabul etmiş. Benim söyleyeceğim tek şey olabilir o da; Mesnevii okuyan herkesin, gururdan, kibirden, büyüklük saplantısından arınacağıdır. Abdurrahman Cami’nin dediği gibi “O peygamber değildir, fakat kitabı vardır.”
Şefik Can, güzel bir yöntemle mesnevi içine konularla ilgili hikayeleri yerleştirmiş ve okuma zevki ve akıcılığı katmış. Ayrıca tercümeden kaynaklanan bir durum mudur bilmiyorum fakat, hikayelerin içinde ...ülkesinin Padişahı, ya da Yahudi Padişahı gibi kavramlar kullanılmış. Padişahlık kavramı Osmanlılarda kullanılan bir hükümdarlık ismi, başka ülkelerde kullanılmıyor, bu yüzden merakımı çeken bir yön oldu.
Kitabın hazırlanışı ile ilgili bir kaç söz söylemek gerekirse; Altı ciltlik eser her biri iki cilt kapsayacak şekilde üç cilt halinde basılarak bir nevi kullanım kolaylığı sağlanmış. İkinci cilt ile ilgili 1264 yılında yazıldığı konusunda bir bilgi var, fakat birinci cildin yazımına ne zaman başlandığı konusunda bilgi verilmemiş. Bununla birlikte, birinci cildin başına Mevlana ile ilgili özet bir biyografi konulsaydı daha anlamlı olurdu diye düşünüyorum.
30.12.2003

Kazım Karabekir Paşanın 1923 yılında hazırlatarak çeşitli kurumlara gönderdiği sanayi projeleri çalışmalarını anlatıyor. O sırada Almanya’da bulunan Ahmet Şerif Bey isimli mühendise de fizibilite raporları hazırlattırıyor. Projeleri yapılan sanayi projeleri ise; tuğla, kireç ocağı, cam, şeker, dokuma, demir, deri, makine, konserve ve süt ürünleri fabrikalarından oluşuyor. Hepsi için ayrı ayrı fabrika kuruluş ve işletme projeleri hazırlanmış. Projeler 1923 yılı şartlarına göre olduğu için bu gün için oldukça ilkel kalıyor fakat kalkınma hamlesi olarak bu konuların savaş sonrasında düşünülmesi çok güzel. K.Karabekir Paşanın, 1924 yılındaki siyasi parti girişimi kısa süre içinde engellendiği için bunları hayata geçirme imkanı bulamıyor tabi ki.
29.12.2003

Kazım Karabekir Paşa’nın Birinci Dünya Savaşı öncesi İstihbarat Şube başkanlığı yaptığını fakat savaşın başlamasıyla birlikte bu görevinden ayrılarak savaşa katıldığını diğer eserlerinden biliyoruz. K.Karabekir, bu eserinde de istihbarat faaliyetinde bulunduğu dönemde edindiği tecrübeleri savaşta, özellikle de Erzincan, Erzurum ve Kars’ın kurtarılması mücadelelerinde nasıl kullandığını, savaş hilesi yaparak, düşmana yanlış bilgi vererek, düşmanın moralini bozarak nasıl başarılı olduğunu sürekleyici bir anlatımla okuyucuya aktarıyor. Bunlar her ne kadar savaş ortamında yaşanmış vak’alar olsa da gerçek hayatta da karşılaşılabilir konular olabileceğini düşünüyorum.
29.12.2003

İttihat Terakki ile Ters düştüğü için Subaylıktan atılan ve sürgüne gönderilen Manavoğlu Nevres Bey 1918 yılında İttihat ve Terakki Liderlerinin yurt dışına kaçıp partinin çökmesiyle İstanbul’a döner. Artık ülkenin çeşitli yerlerinde Yunan işgali başlamıştır ve Bursa da o yerlerden biridir. Kendi Bursalı olduğu için Bursa'ya geçer ve Bursa Redd-i İlhak Cemiyetinin kuruculuğunu yapar. Kitabında, Bursada yaşayan bir ailenin üzerine kurgulu olarak Bursa’nın Yunanlılarca işgalini ve Bursa halkının ilk zamanlar gösterdiği tepkisizliği ve teslimiyetçiliği anlatıyor. İnegöl bölgesine değiniyor ve buralardaki aynı teslimiyetçi yaklaşımı da üzüntülerle anlatıyor. Kitap, halkın bilinçlendirilerek işgale karşı savaşa hazır hale getirilmesiyle son buluyor. Sıkça Osmanlıca kelimerle dolu olmasına rağmen rahat okunabilir bir kitap, ancak daha da sadeleştirilebilirdi diye düşünüyorum.
Son Gezdikleriniz
İzdüşümü