Toplam yorum: 3.087.160
Bu ayki yorum: 6.847

E-Dergi

denizmavi Tarafından Yapılan Yorumlar

29.12.2003

K.Karabekir, Birinci Dünya savaşı ile ilgili eserlerinden sonra, Birinci Dünya savaşı sonunda aradığını bulamayan İtalya’nın yeni mecerasını konu alıyor. İtalya yeni arayışlara girer ve müttefiki olan İngiltere ve Fransa ile en azından eşit konumu yakalayabilmek için gözünü Habeşistan’a diker. Bu sayede Akdeniz’de kendisinin de söz sahibi olma imkanı olacaktır. Bu amacını gerçekleştirebilmek için de Dünya savaşının mağlübü Almanya ile yakın temasa geçer. Bu ise artık İkinci Dünya Savaşının ayak sesleridir ve Mussolini ile Hitler başbaşa vererek artık dünyayı yeniden paylaşmanın hesaplarını yapacaklardır.
Birinci Dünya savaşından itibaren Habeş savaşına kadar seyreden olayları adım adım inceleyen Kazım Karabekir Paşa okuyucuyu yine olayların içine çekiyor, keyifli bir okuma sunuyor.
29.12.2003

Cumhuriyet tarihi ile ilgili düşüncelerinizi baştanbaşa değiştirecek ve bu güne kadar bildiklerinizi yeniden gözden geçirmenize sebep olacak bir eser. K.Karabekir’e göre Mustafa Kemal’e yüklenen bu kadar başarı tamamiyle mübalağa ve suni. “Erzurum ve Sivas kongrelerini bile ben tertip ettim ve Mustafa Kemal’e yapması gerekenleri ben söyledim” diyor Karabekir Paşa ve tüm yazışmaların belgelerini de ekliyor. “Bolşevikliği ve Amerikan mandacılığını Mustafa Kemal herkesten fazla istiyordu” diyor, “Türkiyenin kendi imkanlarıyla kurtulmasının mümkün olmadığını düşünüyordu, onu bu düşüncelerinden vazgeçirebilmek için çok uğraştım ve yanlış bir şey yapmaması için her adımını takip ettim” diyor.
Bu arada Cumhuriyet sonrası kendisine yapılan saldırıları, evinin basılması, belgelerine el konulup imha edilmesi gibi olayları da kitabına aktarmış.
29.12.2003

Önce Erzurum ve Erzincan, sona da Kars ve Sarıkamış’ın kurtarılmasında Ermenilere karşı verilen savaşı ayrı kitaplar halinde anlatan Kazım Karabekir Paşa, takibeden bu eserinde de Ermeni meselesini tarihi ve kültürel yönden ele alarak incelemiş. Ermenilerin tarihini önce Urartulara, oradan da Kürtlerle birlikte Hititlere taşıyan yazar, Hititlerin de Ortaasya’dan bölgeye göçmüş Turani bir kavim olması nedeniyle Türk, Kürt ve Ermeniler’in akraba milletler olduğunu ortaya koyuyor. Ermeniler’in Roma ile birlikte Hıristiyanlığı kabul etmiş olması araya dinsel ayrılıklar sokuyor ve kültürel farklılaşma oluşturuyor. Ayrıca Roma’nın Ermeniler’i Araplar’a karşı tampon olarak kullanmak istemesi nedeniyle kiliselere sürekli yardımda bulunarak teşvik ediyor, bu da Ermenilerin islama geçmesini önlüyor. Buna rağmen 646 yılından 923 yılına kadar Araplar’ın Güney Kafkasya’yı ele geçirdikleri, Ermeni ve Gürcüler’e baskı yaptıkları bu yüzden de bu halkın dağlara çekildikleri görülüyor. 923 yılından sonra çeşitli Türk oymaklarının Kafkaslar’a gelmesiyle Araplar bölgeden çıkarılıyor ve Ermeniler ile Gürcüler rahata eriyor. 977 yılından itibaren kendi aralarındaki iç çekeşmeler nedeniyle 7 krallığa ayrılan Ermeniler tekrar Bizans egemenliğine düşse de, Selçukluların 1071 yılından itibaren Anadolu’ya hakim olmalarıyla Ermeniler yeniden huzur buluyor. Fakat Haçlı orfularıyla birlikte hareket ettikleri için Türkler’le de araları açılıyor. Daha sonra yeniden barış sağlanıyor fakat bu sefer de Rus ve Avrupa oyunlarına alet oldukları için Birinci Dünya Savaşındaki felaketlerle karşılaşılıyor.
K.Karabekir özetle bu konulara değiniyor. Ermeni tarihine toplu bir bakış için güzel bir eser olduğunu düşünüyorum.
29.12.2003

Kazım Karabekir Paşa, “Cihan Harbine Nasıl Girdik” adlı eserini, Kuva-i seferiye emriyle İstanbul’daki istihbarat şubesi görevinden ayrılarak Halep’te kuvvetini toplamaya gittiğini belirterek bitirmişti. Bu eserine de kaldığı yerden devam ediyor ancak Halep’e gitmesinden sonraki üç yılı iki sayfalık bir özetle geçmiş buluyoruz ve Irak ve Çanakkale cephelerinde geçen olayları atlayarak Rusya’nın bolşevik ihtilali ile savaşı bırakması sonucu Doğu Anadoluda işgal ettiği Erzincan ve Erzurumdan çekileceğini bildirmesi üzerine kendisinin buraları devralmak üzere kolordusuyla görevlendirilmesi üzerine gelişen olayları konu alıyor. Karabekir paşanın diğer eserlerinde olduğu gibi burada da akıcı bir anlatımla roman tarzında soluk soluğa gelişmeleri takip edebiliyoruz. Aynı zamanda Ermenilerin yaptığı katliamı görgü şahidinden okuma imkanını bulmuş oluyoruz. Kitabın sonunda ise Ermenilerin yaptığı katliam konusunda Rus generallerinin ve Avrupalı gözlemcilerin raporları var.
29.12.2003

Ünlü komutan Kazım Karabekir Paşa’nın “Birinci Dünya Harbine Neden Girdik” adlı eserinden sonra bu konunun ikinci cildini oluşturan bu eser de bu günümüzün şekillenmesinde önemli bir devre olan Birinci Dünya Savaşına hangi etkenler altında girdiğimizi olayların içinde yaşayan kişi olarak anlatmaktadır.
Almanların, İkinci Balkan Harbi sonrasında Sadrazam Mahmut Şevket Paşa tarafından ordumuzu ıslah için Türkiye’ye getirilmeleri, onların tüm silahlı kuvvetlerimize hakim olmalarına neden olduğunu, İttihat ve Terakki Partisinin başkanı olduğu için Osmanlı devletinde tek söz sahibi haline gelen Enver Paşa’yı da etkileri altına alarak sürekli savaşa girme telkinlerine tabi tuttuklarını, Enver Paşanın ise tecrübesizliğiyle bunlara alet olduğunu, İttihat ve Terakinin üst düzey kişilerinden Cemal Paşanın maceraperestliği, Talat Paşanın da muhakeme eksikliği nedeniyle Enver Paşaya destek olmaları neticesinde ve savaşa karşı olanların da büyük ölçüde merkezden uzaklaştırılarak savaş için her koşulun oluşmasının sağlandığı. Basında savaş aleyhtarı yazıların yasaklandığı, sadece savaşı teşvik eden yazıların serbest olduğu, ve kitapta görebileceğimiz daha pek çok akıl almayacak olaylarla Osmanlı Devletinin sonu olmayan bir yola itildiğini bu eserde görmek mümkün. Bu önemli olayları ve anılarını kitap haline getirerek tarihe mal ettiği için kendisini şükranla ve rahmetle anıyorum.