Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

Mutlu ADAK

Tarihçi ve tarihî coğrafyacı bir akademisyen olarak düzenli yeni çıkan kitapları takip eden ve alanındaki kitaplar hakkında kaynak bilgisi ve kritiğine sahip biri. Alanım Orta Çağ tarihidir. Özellikle yerel tarih, Beylikler Dönemi Anadolu Tarihi, Çaka Bey, Aydınoğulları, Batı Anadolu Beylikleri, Anadolu Selçukluları gibi konularda çalışmakta ve yazmakta. Okumak vazgeçilmezleri arasındadır.

Mutlu ADAK Tarafından Yapılan Yorumlar

Fransız Türkolog Edouard Chavannes’ın bu eseri Göktürkleri konu edinmiştir. Türk adını taşıyan bu ilk devlet kendinden sonraki kurulan Türk devletlerini de teşkilat yapısı ile etkilemiştir. Merhum D. Ahsen Batur’un titiz çevirisi ile okuyucuyla buluşan bu eser, alanında çok önemli çalışmalar yapan bir Türkolog tarafından kaleme alınmıştır. Fransızcadan dilimize kazandırılan bu eserin başka bir çevirmen tarafından yapılan çevirisi maalesef yer, şahıs, unvan gibi Çince kaynaklardaki alıntılardan oluşan orijinal eserdeki sözcükleri çevirirken ciddi hatalara düşmüştür. Bu nedenle Ahsen Batur tarafından bu titiz çeviri ile hem akıcılık sağlanmış hem de hatalar giderilmiştir ve büyük emek verilerek hakkıyla dilimize kazandırılmıştır. Türk tarihi için önemli Türkologların eserlerini dilimize kazandıran Selenge Yayınevi, bu alanda titiz ve bilinçli çalışmaları ile tarihçilerin ve Türk tarihine ilgi duyanların yardımına yetişen önemli bir yardımcı konumundadır.

Bu eser dört bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm Göktürklerin menşei ve kronolojik tarihini içermektedir. Burada soyağacı ve ülkelerin güzergâhları (Çin kaynaklarına göre) verilmektedir. İkinci bölümde Batı Türklerin (Göktürkler) siyasi tarihi anlatılmaktadır.

Üçüncü bölüm Batı Türk halklarına ve topraklarına ayrılmıştır. Burada Uygurlar, Sir-Tarduşlar, Şa-tolar gibi çeşitli Türk halkları ve Kaşgar, Hotan ve Fergana gibi Türk yurtları hakkında bilgiler verilmektedir. Bu kısım tarihî coğrafya açısından önemli bilgiler barındırmaktadır. Adı geçen yerlerin iklimi, fizikî coğrafyası, bitki örtüsü, hayvan türleri ve nüfusları hakkında bilgiler verilmektedir. Dördüncü bölüm Budist Hacılar başlığı taşımaktadır. Bu bölümde Türkler hakkında bilgi veren Budist rahiplerinin hayatları ve seyahatleriyle ilgili yazılar bir araya toplanmıştır. Dördüncü bölümde ise “Batı Türkleri Tarihi Üzerine Bir Deneme” başlığı altında Çin kaynaklarından yola çıkan yazar Göktürklerin kısa tarihini burada özetlemeye çalışmıştır. Son bölüm olan Beşinci Bölüm adı altında sadece kısa kronolojik bilgiler verilmektedir.

Kitap batı gözüyle Çin kaynaklarına göre yazılmıştır. Bu nedenle Çinlilerin gözüyle Türklerin hayatının aktarıldığı dikkatlerden kaçmamalıdır. Ayrıca Çince unvan ve isimler verilmesinin nedeni de budur.



Rus Türkologlardan Lev N. Gumilev'in önemli bir eseri olan bu çalışma 1960 yılında yayınlanmış bir klasik eser mahiyetindedir. Rusçadan dilimize çevrilmesini merhum Ahsen Batur titiz bir şekilde gerçekleştirmiştir. Türkçeye çevrilen eser 5 baskı yaparak tarihçiler tarafından büyük ilgi görmüştür. Özellikle, Çin kaynaklarına ve arkeolojik kazı buluntularına dayanarak Hunların tarihini aydınlatmaya çalışan bu eser, Hun Türkleri hakkında kapsamlı bilgiler vermektedir. Bazı görüşleri eskise de, bazı bilgileri yanlış olarak öne sürse de Eski Türklerin tarihine dair yaptığı çalışmalarla her zaman eserlerinin dikkate alındığı yazar Gumilev, bu eserinde de Hunlar hakkında faydalı bilgiler sunmaktadır. Etno-sosyoloji açıdan temellendirdiği yaklaşımlarla Hunların karanlık dönemleri hakkında fikirler öne sürmektedir.

Hunların kültürü, aile yapısı, boy sistemleri, kabile yaşamları, Teoman, Mete Han, Islıklı Ok, Çin Seddinin inşası, Hunların kuruluşu ve yükselişi gibi siyasi tarihi ve kültür tarihi hakkında bilgiler sunmaktadır.

Farklı bir bakış açısı ile Hun tarihine merak duyanların ve bu alanda çalışanların okuması gereken eserlerden biridir.
21.12.2022

"Epistemik değişimin ve bilgi patronajının olmadığı güç denklemleri ile bir ülkenin kalkınmasını beklemek hayaldir". (s. 99)
Bilginin ve bilginlerin patronajını ve depotranajını anlatan bu çalışma İslam Dünyasının ve Osmanlı Devletinin geri kalma nedenleri hakkında yeni bakış açıları getirerek önemli çözüm önerileri sunmaktadır. Her aydının mutlaka okuması gereken bir eser. Akıcı bir dille yazılan bu eser düşünce dünyamıza önemli katkılar sunmaktadır.
15.12.2022

Selenge Yayınevi son yıllarda biz tarihçiler için hem birinci elden kaynakların hem de yabancı dilde hazırlanan araştırmaların dilimize kazandırılmasında çok önemli çalışmalar yapmaktadır.

Selenge Yayınevi’nden çıkan son kitaplardan biri de İngiliz Orta Çağ tarihçisi Hugh Kennedy’nin.

Bu eser dört halife zamanından itibaren Emeviler ve Abbasiler devri ordu yapılanmasını, silahlarını, savaş terimlerini, taktiklerini ilk fetihlerden itibaren akıcı bir üslupla ve değerli yorumlarla anlatmaktadır. Kaynaklarına baktığımızda Taberî, Belazüri, el-Kindî, Ya’kubî, İstahrî ve el-Câhiz gibi dönemin şahitlerinin eserlerinden faydalanmıştır.

Abbasi hilafeti ile İslam ordusundaki radikal değişiklere dikkat çeken Kennedy, Halife el-Mu’tasım tarafından kurulan Sâmerra ordularına bir bölüm ayırmıştır. İslâm âleminde Türklere dair yazılan en eski eser olan el-Câhiz’den alıntılar yapan yazar zamanın en etkili askeri gücü olan Türklerden de bahsetmiştir.
İskenderiye’den Şam, Cündişapur’a ve Bağdat’a, Bağdat’tan Endülüs Kurtuba'sına ve Avrupa’ya bilimin yolculuğunu bir solukta okuyacağınız bir kitap. Elinizden bırakamayacağınız bu eser ile bilimlerin ve bilim adamlarının cazibe merkezlerinin, kütüphanelerin tarihi yolculuğunu bulacaksınız. İslam dünyasının antik bilim ve felsefe kaynaklarını nasıl kendi dillerine çevirip sonrasında yorumlayıp, tenkit ederek geliştirdiğini Hikmet Evlerinin kuruluşunu, el-Cahiz, el-Kindi, Farabi, İbn Sina, el-Razi, et-Taberi, Biruni gibi nice bilim adamlarının serüvenlerini, kağıt fabrikalarının kuruluşunu ve bilimlerin Endülüs’e ve Avrupa’ya yolculuğunu zevkle okuyacaksınız.

Çevirisini yapan Ufuk Çoksürer’in değerli katkıları ile bilim tarihi ve İslam dünyasındaki filozof ve bilim adamlarının hayatını daha yakından tanıma fırsatı bulacaksınız.

Özellikle, Endülüs’e iki bölüm ayıran yazarın değerli yorumları ile İslam Medeniyeti havzası içinde olan Endülüs’ün kendine özgü karakteri ile farklı bir İspanya kültürünün doğuşuna önemli katkılar sunduğunu, Yahudilerin ve Hristiyanların uzun bir süre İberya’da barış içerisinde yan yana yaşadıklarını görülmektedir.

Bilimin tekrar Avrupa’ya ulaşmasını anlatan bu eserin özetini, din adamı Lupitus 984 yılında bir yazısında şu şekilde vermektedir:

“Dua saatlerini bilmek, paskalyayı doğru zamanda kutlamak ve kıyamet alametleri hakkında yorumda bulunmak istiyorsanız usturlap kullanmanız elzemdir. Biz Hristiyanlar eskilerin hikmetini unuttuk; Tanrı şimdi bize Araplar aracılığıyla bu hikmeti tekrar bahşediyor.” (s. 122)

Bilime meraklı ya da bilim tarihine ilgi duyan herkesin mutlaka okuması gereken eserlerden biri...