İskenderiye’den Şam, Cündişapur’a ve Bağdat’a, Bağdat’tan Endülüs Kurtuba'sına ve Avrupa’ya bilimin yolculuğunu bir solukta okuyacağınız bir kitap. Elinizden bırakamayacağınız bu eser ile bilimlerin ve bilim adamlarının cazibe merkezlerinin, kütüphanelerin tarihi yolculuğunu bulacaksınız. İslam dünyasının antik bilim ve felsefe kaynaklarını nasıl kendi dillerine çevirip sonrasında yorumlayıp, tenkit ederek geliştirdiğini Hikmet Evlerinin kuruluşunu, el-Cahiz, el-Kindi, Farabi, İbn Sina, el-Razi, et-Taberi, Biruni gibi nice bilim adamlarının serüvenlerini, kağıt fabrikalarının kuruluşunu ve bilimlerin Endülüs’e ve Avrupa’ya yolculuğunu zevkle okuyacaksınız.
Çevirisini yapan Ufuk Çoksürer’in değerli katkıları ile bilim tarihi ve İslam dünyasındaki filozof ve bilim adamlarının hayatını daha yakından tanıma fırsatı bulacaksınız.
Özellikle, Endülüs’e iki bölüm ayıran yazarın değerli yorumları ile İslam Medeniyeti havzası içinde olan Endülüs’ün kendine özgü karakteri ile farklı bir İspanya kültürünün doğuşuna önemli katkılar sunduğunu, Yahudilerin ve Hristiyanların uzun bir süre İberya’da barış içerisinde yan yana yaşadıklarını görülmektedir.
Bilimin tekrar Avrupa’ya ulaşmasını anlatan bu eserin özetini, din adamı Lupitus 984 yılında bir yazısında şu şekilde vermektedir:
“Dua saatlerini bilmek, paskalyayı doğru zamanda kutlamak ve kıyamet alametleri hakkında yorumda bulunmak istiyorsanız usturlap kullanmanız elzemdir. Biz Hristiyanlar eskilerin hikmetini unuttuk; Tanrı şimdi bize Araplar aracılığıyla bu hikmeti tekrar bahşediyor.” (s. 122)
Bilime meraklı ya da bilim tarihine ilgi duyan herkesin mutlaka okuması gereken eserlerden biri...