Türk Edebiyatının unutulmaz yazarlarından birisi olan Peyami Safa’nın “Matmazel Noraliya’nın Koltuğu” adlı eserinde konu, Ferit adlı bir kişinin iç dünyasında yaşadığı buhranlar üzerine kurulmuştur. Romanda Ferit anlatıcı merkez rolünde. Giriş çok sıkıcı ve psikolojik tahlillerle okuyucuyu yoruyor. Ferit dinsiz ve olaylara şüphe ile yaklaşan bir karaktere sahip. Tıp eğitimi alırken felsefe ile ilgilenmeye başlar. Ruhunda müthiş bir huzursuzluk yaşamaktadır ve çaresini ilaçlarda aramaktadır. Günün birinde bir tatlıcıda yaşadığı bir buhran anında ilaçlarını kullanır, bu sırada sakallı bir ihtiyar O’na Allah’ın adını anmasını, bu şekilde huzur bulacağını söyler. Bu tavsiye üzerine Ferit Allah’ı anar ve gerçekten huzur bulur. Ancak bunun tamamen bir tesadüf olduğuna, ilaçların etkisinin çabuk gerçekleştiğine inanır. O’na göre her şey akıl ve mantıkla açıklanabilir. Bir gün Matmazel Noraliya adında bir kadının Büyükada’daki evine gider ve orada onun ruhu ile temasa geçer. Yaşadığı olaylar Ferit’i Allah’a yaklaştırır ve ruhu nihayet huzura kavuşur. Yazar, kendi dünya görüşünü okuyucusuna verirken maddeci bilimin yetersizliğini dile getirerek; ruha ve mistik dünya görüşüne dikkat çekiyor. Diğer eserlerinde de olduğu gibi doğu-batı çatışması ve doğu anlayışının kazanması bu eserde de ana tema olarak karşımıza çıkıyor. Peyami Safa, batının maddeci anlayışına karşılık, doğunun Allah ile bütünleşerek insan ruhunda huzuru aramasını psikolojik bir roman ile okuyucuya sunuyor. Sıkıcı bir roman gibi görünse de bu türlerden hoşlananlar için zevkle okunabilecek bir eser.