Kırım Tatarları Hakkındaki Yorumlar

Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
zafer saraç
07.07.2023
Tatarların Kırım'ının ve Kıyımının Hikayesi
Türklerin tarih boyunca güçlü bir boy yapılanması olduğu bilinir. Hatta bu boyların hatırı sayılır genişlikte bir coğrafyaya yayılarak, yeni isimlerle kendilerini gösterdikleri de vakidir. Bazı boylar ise bir araya gelerek oluşturdukları algı paralelinden aynı isimle adlandırılırlar. Uzun süreli coğrafyaları kendilerine mesken eden bazı Türk boyları ise mezkûr bölge ile beraber anılırlar. Hatta öyle ki bu Türk toplulukları kök saldıkları ata topraklarıyla aralarındaki organik bağlar yok edilmek istense dahi bahsolunan toprağa olan rabıtalarından dolayı kimse onlara başka bir vatanı yakıştıramaz. Kırım Tatarları da böyledir. Kırım onların; onlar Kırım’ın bir parçasıdırlar.

Her ne kadar coğrafya ile ilintili bir şekilde kaderin uzak bölgelere attığı Türk toplulukları, tarihi ve kültürel bağlara istinaden dünyanın diğer ucunda dahi olsa, Türklerin birbirlerini tanıma ve bilme borcu vardır. Üstelik Kırım, Anadolu’ya uzak bir coğrafya olmayıp, Türk gölü denilebilecek Karadeniz’in kuzey yakasında konumlanır. Fakat her nedense Kırım, Türkiye’ye çok uzakmış gibi algılanır. Bunun sebebi Türk dünyasına duyarsızlıktan mı, yoksa kendi içine yönelen Anadolu insanının yapısından mı bilinmez ama Kırım’la alakalı bir literatür ülkemizde taliplerini bekler. Hatta Türk akademisinin üzerine vazife olmasına karşı Batılı bilim adamları da Kırım’a ilgi göstererek araştırmalarını bu coğrafyaya yönlendirirler.

Alan W. Fisher de Kırım Tatarları üzerinde uzmanlaşmış Amerikalı bir bilim adamı olup, ele alacağımız eseri ile Kırım literatürüne katkı sağlar. Aslında eser çok boyutlu bir çalışmanın bir parçasını içerir. Sovyetler Birliği sınırları içindeki gayrı Rus milletlerin tarihini, kültürünü ve gelişimini içeren bu çalışmanın benzerleri diğer milletler içinde yapılır. Bu seri kitapları hazırlayan editörün eserin girişinde verilen gelecek tasavvuruna göre; zamanla gayrı Rus milletlerin nüfus ağırlığıyla Rusları azınlıkta bırakacakları bir dönemin haberi verilir. Bu tasavvur gerçekleşir mi bilinmez ama eserin biraz da ideolojik kaygılarla kaleme alındığı, iki kutuplu dünyada Amerika’ya ilmi avantaj sağlama amacını güttüğü tahmin edilebilir.

Eserin ideolojik amacı dikkate alınmayacak olursa, eserde verilen bilgilerin ve bahsedilen konuların Kırım Sorunu’na dünya kamuoyunda önemli bir destek sağlayacağı şüphe götürmez. Bununla beraber yazarın konusunda iyi odaklandığı birinci ve ikinci el kaynaklar vasıtasıyla Kırım’ın tarihini ve kültürünü layıkıyla gözler önüne serdiği de dikkatlerden kaçmaz. Her ne kadar Fisher, Kırım tarihinin özetini verdiğinden bahsetse de Kırım’a ilişkin önemli bilgilerin ve bilinmeyen birçok konunun aşikâr edildiği görülür. Ayrıca Rus ve dünya kamuoyunda Kırım Tatarlarının görmezden gelindiğini, hatta yersiz yere suçlandığını vurgulayan yazar bunu tersine çevirmeyi amaç edinir. Yazarın Türk Akademisine borç olan böyle bir çabayı göstermesi ise her türlü takdiri hak eder.

Fisher, Kırım Tatarlarının tarihini anlatırken kronolojik bir düzlemde ilerler. Tatarların 13. yüzyıldan başlanarak günümüze kadar gelen tarihleri aşikâr kılınır. Bu kronolojik anlatım, Slavların ve Tatarların tarih içindeki durumunu gösterir ve hâkim Rus tezlerinin mesnetsizliğini kanıtlar. Rus bilim adamlarının görüşleri, çürütülmek için sık sık Fisher tarafından vitrine çıkarılır. Bazen duyarsızlığı bazen de bilinçli çarpıtmaları yansıtan Rus tezlerinin yansıtılması günümüzde yaşanan sorunların daha iyi anlaşılmasını sağlar. Üstelik Tatarların itibarını hedef alan yorumlara da Fisher tarafından eleştiri getirilir. Örneğin; Tatarların esir ticareti yapmasını eleştiren bilim adamlarının Orta Çağ’da sıkça görülen bu ticareti başka milletler söz konusu olunca ağızlarına almadıklarından yakınır (s.46).

Yine kronolojik tasnifle Tatar Hanlığı dönemi, Rus Çarlığı ve SSCB Dönemi olmak üzere üç ana bölümde incelenen Kırım Tatarları, her bir bölümde Rus-Tatar ilişkilerinin anlaşılması için avantaj sağlar. Tatarların makus talihine vurgu yapan anlatılardan Rus politikasının ideolojik sistem değişmesine rağmen aynı kaldığını gösterir. Sadece Rus-Tatar ilişkilerinin dökümü verilmemiş olup, Osmanlı- Tatar ilişkileri üzerinde de durulur. Osmanlı dış siyaseti için Kırım’ın öneminin ortaya koyulduğu bu kısımlarda Türk tarihi için Kırım’ın öneminin anlaşılması olasıdır.

Kullanılan kaynaklar esere bilimsel bir bakış açısı kazandırır. Örneğin verilen demografik veriler, Tatarların bölgede ne kadar etkin olduklarını kanıtlar. Aynı şekilde kaynaklar vasıtasıyla Rusya’nın emperyal nüfus politikaları, asimilasyon çabaları, soykırıma varan hedefleri vurgulanır. Tabii bu verilerden sonra Rusya ek olarak eleştirilmez. Çünkü deliller apaçık bir biçimde Kırım Tatarlarının haklılığını ortaya koyar. Hatta öyle ki eserde sunulan bilgilerin çürütülmesi bile çok güçtür. Zira Rus kaynakları tarafından doğrulatılabilen veriler de yazar tarafından ustaca sunulur.

Eserin ana ağırlığını son bölümü olan Tatar- SSCB ilişkileri kapsar; bu dönemde yaşanan İkinci Dünya Savaşı’nda adeta iki büyük güç (Almanlar- Ruslar) arasında kalan Tatarlar fillerin tepişmesindeki çimenlerin durumunu yaşarlar. Savaşın öncesinde, esnasında ve sonrasında Kırım Tatar halkının yaşadığı trajedinin anlaşılması için bu kısımlar ehemmiyet arz eder. Dünya kamuoyunun duyarsızlığına rağmen verilen Kırım Tatar halkının mücadelesinin iç dinamikleri bu bölümde daha iyi fark edilir. Ermeni lobilerinin etkisiyle Türklere isnat edilen soykırım yaftasına karşın uluslararası kamuoyunda Rusların beklenilen tepkiyi almadığını görmek ise şaşırtıcıdır.

Tabii yukarıda bahsedilenler paralelinde eserin sadece belirli konular üzerinden siyasi çıkarımlarla satırlarını uzattığı söylenemez. Tatar tarihi üzerinde etkili güçlü amiller es geçilmez. Misal Tatarların hayatında derin kırılmalara neden olan kültürel, sosyal ve ekonomik durum çözümlemelerine Fisher tarafından sık sık başvurulur. Tatarların ünlü simalarının görüşlerine, hayatlarına yer verilerek, bir milletin kendini nasıl ayakta tuttuğu anlatılır. Zaten eserde vuku bulan olayları yaşayan bir milletin fertlerinin bugün hayatta kalmasına bile olanak yoktur. Ama Kırım Tatar halkının mücadelesi günümüzde de güçlü bir şekilde devam etmektedir.

Bununla beraber eserde önemli kırılma anlarını içeren 1990 sonrası dönemden bahsedilmediğini de belirtmek lazım. Gerçi günümüzde yaşanan sorunların 1990 öncesi dönem olmaksızın anlaşılması mümkün değildir. Zaten konunun tarihi bağlamından uzaklaşmaması için gerekli olan bütün referansı sunma konusunda eserin etkin performans sergileyeceğine şüphe yok. Bir millete uygulanan kolektif suçlamalara ilişkin sürgün cezası ve toplu kıyımlara dünya kamuoyunun sessiz kalmadığının küçük bir kanıtı Fisher’in kitabıdır. Bugünün dünyasına bakıldığında benzer olumsuz politikaların uygulandığı, uluslararası hukukun çiğnendiği olaylara keşke bu şekilde kitaplarla cevap verilebilse… Örneğin; Doğu Türkistan’da yaşananlara ilişkin bu tarz kitapların olması, bazı gerçeklerin gün yüzüne çıkmasına vesile olabilir.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Kırım Tatarlarının Tarihi
Yazar Alan W. Hoover, Michigan State Üniversitesi tarih profesörlerinden. Osmanlı Tarihi, Türk halkları ve özellikle Kırım Tatarları, akademik çalışmalarının odağında olmuş.

Kırım Tatarları (The Crimean Tatars), uluslararası alanda bilinirliğe sahip bir eser. Stanford Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Hoover Enstitüsü tarafından, SSCB milletleri hakkındaki çalışmalar üzerine oluşturulan serinin ilk kitabı olarak basılmış. Yazar, eseri hazırlarken konuyla ilgili kaynak arayışında, İstanbul’daki Başbakanlık Arşivi’nden de yararlanmış. Kitapta SSCB sonrası döneme yer verilmediğini baştan not düşelim.

Alan W. Hoover, eserin yazılmasında iki amaca vurgu yapmakta: Birincisi, Kırım Tatarları hakkında yazılı bir belgenin olmayışı; İkincisi, Kırım Tatarlarının en önemli problemi olan Rusların ve birçok Batılı gözlemcinin Türk dünyasında Kırım Tatarları Birliği’nin mevcudiyetini inkâr etmesidir. Kitap, konuyu, temel olarak üç dönemde ele alıyor: Kırım Tatar Hanlığı dönemi, Çarlık dönemi ve son olarak SSCB dönemi.

“Kırım’a ilk defa on üçüncü ve on dördüncü yüzyıllarda gelen Kırım Tatarları kısa zamanda mevcut politik ve kültürel müesseselerin yerine kendilerininkini koymuşlar; on beşinci yüzyılın ortasında ilk devletlerini kurmuşlardır. Bu tarihten 1783 yılında yarımadanın Ruslar tarafından ilhakına kadar Kırım Tatarları, Giray hanedanlarının hâkimiyetinde Kırım Hanlığı denen devletlerinde yaşamışlardır.”

Kırım Hanlığı’nın Osmanlı ile ilişkileri, Osmanlıların 1475’te Kırım sahillerini fethedip Kefe Sancağı’nı oluşturmalarıyla başlayan süreç, Kırım’daki yönetimin diğer komşu ülkelerle ilişkileri, bölgedeki sosyal ve kültürel gelişmeler, ilk bölümün temel başlıkları olarak gösterilebilir.

Karlofça Anlaşması sonrası Osmanlıların bölgede zayıflaması ve Rusların güçlenmesi ile değişen dengeler, Çarlık Dönemine ayrılan ikinci bölümün başlangıcını oluşturuyor.

“Osmanlı kayıtları, 18. yüzyıl başlarında Tatar hanlarıyla olan münasebetleri anlatırken, Azak’ın düşüşünden sonra hanlıktaki şartların değiştiğinden açık bir şekilde söz etmektedir. 18. Yüzyılın ilk 35 yılında Kırım tahtına içte ve dışta tesirli bir liderlik yapamayan 11 han çıktı. Osmanlılar, eskisinden daha sık olmak üzere ve çoğu kez de kabile reislerinden birinin isteği üzerine Kırım hanlarını azletmeye başladılar. Buna karşılık hanlar Osmanlıların isteği üzerine Kafkasya’ya, İran’a ve Balkanlar’a birçok Tatar ordusu yolladılar; fakat bu seferlerden çoğu kez büyük asker ve at kayıplarıyla elleri boş olarak geri döndüler…”

18. yüzyıl ikinci yarısında, özellikle Küçük Kaynarca Anlaşması sonrasında yaşananlar, Rus istilaları ve ilhakın ardından tesis edilen idarî yapı, Tatarların bu topraklardan göç etmesi ve Rus iskanlarının artması, Kırım Tatarlarının milli uyanışı oldukça detaylı izah edilmiş.
“Tatar halkına yapılan en büyük baskı, hükümetin teşvik ettiği gitgide artan Slav iskanı yüzünden meydana geldi. Hiç şüphe yoktur ki, tâ II. Katerina’nın devrinden beri idarî makamlar Kırım’ı hem potansiyeli çok büyük ekonomik kaynak hem de yaşanacak büyüleyici bir yer olarak görmüşlerdir. Katerina, yarımada topraklarının onda birinden fazlasını gözdelerine ve sair memurlara bağışlamıştı. Bu bağışlar 500 ilâ 2000 hektarlık parseller halindeydi. En büyük bağış 20.000 hektardan büyüktü. Hükümetin Rus idaresinin ilk on yıllarında bağışladığı bu topraklar, 1783’den sonra göç etmiş olan Tatar sahiplerinden ve Han’ın özel mülkünden müsadere edilmişti…

”Üçüncü bölüm, Kırım Tatarları için çilelerin daha da katlandığı SSCB dönemine ayrılmış. İlk dünya savaşında Almanların da bölgede etkin rol oynaması, Rus iç savaşı sonrası Bolşeviklerin yönetimi yeniden ele alması, Kırım’ın Sovyetleştirilmesi konuları dikkat çekici detaylar içeriyor. Satır aralarında İkinci Dünya Savaşı ile Almanların bölgeyi işgal etmesinin ardındaki ilginç sebeplere de yer verilmiş:

“16 Temmuz 1914’deki bir siyasi toplantıda Hitler, ‘Kırım’ın bütün yabancıların sürüleceği veya tahliye edileceği saf bir Alman kolonisi olacağına’ karar verdi. Yabancıların arasına Kırım Tatarlarını da dâhil ediyordu. Hitler, Kırım’ı geleceğin Karadeniz’indeki Alman Cebel-i Tarık’ı olarak görüyordu… Almanların Kırım’a karşı ilgisine sebep olan başka düşünceler de vardı. Evvela Alman komutanlığı Türk hükümetini Mihver devletlerinin safında savaşa sokmak için yeterli baskı yapabileceğine inanıyordu. Nihayetinde Türkler uzun zamandan beri Almanların dostuydular…”

Almanların yenilmesiyle Kırım’a dönen Sovyetlerin, Tatarlar üzerinde uyguladığı baskı ve şiddet, hemen ardından başlatılan tehcir ve rehabilitasyon, sürgünde yaşananlar, dönüş hakkı için sarf edilen çabalar, eserin son kısımlarında yer verilen önemli konulardan bazıları.

Kırım Tatarları, meraklısı için değerli bilgiler sunan ve emek verilerek hazırlanmış akademik bir eser.

Faydalı bir okuma olması dileğiyle!
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Burak Çamlıtepe
07.01.2022
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Güzel bir kitap, yılına göre revize edilebilir ama gayet güzel bilgiler yer almaktadır. Kırım üzerine çalışanlar için kesinlikle tavsiye edilebilir.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Mesut Kaya
18.11.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
İleri seviye el kitabı.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
tatar
06.05.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Her kırım tatarının kütüphanesinde olması gerekir
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
kulcabay
10.01.2020
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
KIRIM TATARLARI ÜZERİNE HARİKA BİR ESER
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Elbirce
10.10.2019
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Konuya ilgili herkesin ama özellikle Tatar kökenlilerin muhakkak okuması gereken bir kitap...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
KY-302053
29.08.2019
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
BAŞLANGIÇ İÇİN İDEAL ESER.TAVSİYE EDERİM.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Berk Ulubeli
04.08.2019
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
kırım tatarları ile ilgili güzel bir kaynak başlangıç seviyesinde tavsiye ederim .
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Urukagina07
26.07.2019
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Alan Fisher'ın önemli çalışması. Kırım Tatarları hakkında genel bir bilgi niteliği taşıyan değerli bir kitap. Tavsiye ederim.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
mavi_sahin
13.04.2019
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Kırım tatarlarını anlatan güzel bir kitap. Bilgi sahibi olmak isteyenler mutlaka okusun.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Berkay Yıldırım
20.11.2017
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Talihsiz Kırım Tatarlarına genel bakış.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
hibrahimkocaa
04.04.2017
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Kırım tatarlarının tarihini anlatan bir eser fakat çoğu yerde eksik ve yanlış bilgiler aktarılmış
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
fossa 08.09.2012
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Kitap Kırım tatarları ile ilgili birçok yanlış bilgiyide içermektedir.Çıkışı 80 lerin sonu olması nedeniyle ama yanlışları giderebilecek birkaç yardımcı kitap ile birlikte okunması daha iyi olur kanaatindeyim.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (27)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
İndemez_Aqay 26.12.2011
Alan Fisher 'ın kitabı Kırım Tatar tarihine giriş için önemlidir.En baştan sona kadar Kırım Tatar tarihini inceleyen kitap Hanlığın kuruluşundan sürgünlüğe kadar bir dönemi kapsamakta. Alanlar genel hatları ile Kırım Tatar tarihine giriş yapmış olacaklardır.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (3)
Bu Yorumu Yanıtla