Hacı Bektaş-ı Veli Hakkındaki Yorumlar

İzzet Eroğlu
03.07.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Hacı Bektaş-ı Veli’nin hayatının anlatıldığı eser maalesef detaylı bir çalışmanın ürünü olduğu izleniminden ziyade ısmarlama bir eser olduğu izlenimi uyandırmaktadır. Tarihî şahsiyetlerin üzerinde gereği gibi çalışma yapılmadan tüketilmesi ne yazık ki çok acı bir durum. Yunus Emre’nin anlatıldığı Bin Ben Vardır Bende Benden İçeri adlı eser yazar maharetini ortaya koymuşken bu eserde Hacı Bektaş-ı Veli’nin hayatının ele alınışı sathi ve yüzeysel kalmıştır. Detaylı bir tarihî araştırma neticesinde daha geniş kapsamlı ve doyurucu bir eserin hazırlanması mümkündür. Zaten eserin ilk sayfalarında belirtilen eserin Makalat, Vilayetname ve Tarih Boyunca Bektaşilik eserleri üzerine kurulu olduğu bilgisi de kaynakların sınırlı olduğunun itirafı niteliğindedir. Eserde anlatılan dönemin sosyo, kültürel ve ekonomik yapısı hakkında genel geçer bilgilerin ötesinde yeni bir şey ortaya konamamıştır. Bunun yanı sıra eserde görülen yazım yanlışları da özensizliğin alametlerindedir.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
KARABALIK04 21.12.2013
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Okuduğum diğer kitapları daha güzeldi Aradığım tadı bulamadım
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
tek34 11.11.2013
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Emine Işınsu gerçekten Türkiye'deki ender yazarlardan bir tanesi... Bu eserini okur iken daha önce okuduğum "Bir Ben Vardır Bende Benden İçeri" isimli eserinde Yunus Emre'nin buğday almaya gittiği ve o süre zarfında geçen olayları "Hacı Bektaş- ı Veli" isimli eserinin belli bir noktasında içine aktarması bir anda ben yoksa yanlış kitabımı aldım(?) izlenimi verdirmesi ve bu şekilde içeri hiç bozmadan aktarılmış olması meni fazlasıyla memnun etti.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (21)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
sardunya35 30.04.2012
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Akıcı, sade, sürükleyici anlatımla roman tadında Hacı Bektaş Veli`yi tanımak...Hacı Bektaş Veli`nin hayatı 50 yaşında önceki hayatıda anlatıl mış omalıydı. Böylece Hacı Bektaş Veli`nin eğitimi de anlatılarak daha detaylı bir eser olurdu.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
eryılmaz
21.02.2021
Hacı Bektaş-ı Velî’nin Mürşit olmasıyla başlayan hayatının anlatıldığı, sosyal yaşam ve dini konularda tasavvuf öğreticiliğinin ön aldığı, çağdaşları bulunan Ahi Evran, Taptık Emre, Yunus Emre, Mevlana, Sarı Saltuk ile Ahmet Yesevi’nin de düşünce ve hayatlarından kesitler sunulan güzel bir eser.
Her ne kadar biyografik bir roman olarak okunsa da Bektaşilik öğretilerinin de öne çıktığını görüyoruz. Aksaray 21.02.2021
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
muftuihsan 20.12.2012
Edebiyatımıza Tanzimat’tan sonra Avrupa’nın etkisiyle girmiş olan edebî bir tür olan roman esas itibariyle kurguya dayanır. Yazar, hayal gücüne dayanarak kafasında bir takım olaylar kurgular ve anlatmak istediği temaları birbirini takip eden olaylar zinciri içinde anlatır. (s.5) Romanlar içerinde biyografik olanlar dikkat çeker. Genel olarak bu tür romanlar, esas itibariyle tarihî bilgilere dayanmakla beraber, kuru tarihî ve kronolojik bilgiyi sıralamak yerine, o kişiyi roman üslubuyla, olayların akışı içerisinde bir kahraman olarak ele almakta ve onu gözümüzün önünde yaşayan bir kişi olarak sunmaktadır. (s.6) Elinizdeki bu romanın amacı Hacı Bektaş-ı Veli’nin şahsiyetini ve misyonunu, roman üslubuyla daha iyi bir şekilde yansıtmaktır. Eser de zaman zaman tarihî kronolojiye uymayan hususlar görülebilmektedir. (s.7)
Romanda ağırlıklı olarak işlenen ve sıkça tekrarlanan konuların başında kendisine sorulan sorulara cevap ve sohbetlerinden alıntılar dikkati çekiyor. Gönül nedir, iman nedir, kibir için ne söylersiniz? gibi sorularla okuyucuya birçok bilgi aktarılması yönüyle başarılı bir çalışma olarak gördüm. Ancak; Hacı Bektaş-ı Veli’nin müridleriyle satranç oynaması ve onlara öğretmesi de bugünün tarikat anlayışı içerisinde görülmesi oldukça zor bir örnek. Ayrıca Hacı Bektaş-ı Veli’nin yabancı kadınlarla olan daha rahat ve daha serbest davranışının da dikkate değer bir konu olduğunu görüyoruz. Kitabıyla bizleri Hacı Bektaş-ı Veli ile buluşturan Kıymetli Emine Işınsu Hanımefendiye teşekkür eder, hayırlı çalışmalar dilerim. Kitabı yeni bir baskı ile bize kazandıranTürkiye Diyanet Vakfına da ayrıca şükranlarımı sunuyorum.

Kitaptan alıntılar şöyle:
Bil ki, kötü söylemek kötüyü, iyi söylemek iyiyi çağırır. (s.24)
Bir kişinin senden sakladığını sormak, o konuda ısrar etmek, ne bize, ne de herhangi bir insana yakışır. (s.42)
Hazret-i insan olabilmek!
Sevmeyi bilmek, sevebilmek Yüce Allah’ın kullarına bir armağanıdır, bu armağanın kıymetini bilmek gerek. (s.57)
Topraktan yaratıldık, o halde topraktan gelmenin sorumluluğunu da üzerimize almalıyız. Neden? Çünkü toprak; teslimiyet, rıza ve tevazuu, alçak gönüllülüğü temsil eder. Toprak daimî vericidir, lakin bizim de onun ihtiyaçlarını karşılamamız, ona tıpkı bir canlıya yardım eder gibi yardım etmemiz gerekir, çünkü o canlıdır; ilkbaharda doğar, yazları verir ve kışın ölür! O halde gerektiğinde sulamak, gerektiğinde gübrelemek, gerektiğinde nadasa bırakmak lazımdır. (s.109)
Güzellik detaylarda gizlidir. (s.147)
Gönüllerinizde insanlara karşı asla yargılama ve suçlama olmayacak. Karşınızdakileri anlamaya çalışın, siz, siz olmaktan çıkın; ‘o’, ‘şu’, ‘bu’ olun. Her şeyi onun, bunun, şunun gözleri ve gönülleriyle görün, anlayın. İşte o zaman yargılamanın, suçlamanın ne kadar anlamsız, gönlünüze nasıl bir yük olduğunu fark edeceksiniz. Sizlerden beklediğimiz hafif, ak-pak gönüllerdir. Yüklerin altında iki büklüm olmuşi kararmış gönüller değil! (s.154)
Aşk dedikleri, Allah Teala’nın Kendi ateşidir ki, bütün alemi tutup durur. O ateşin ocağı da erenlerin gönlüdür. Aşk gönle hareket getirir, yakar da yakar. Buna muhabbet ateşi denir. (s.165)
İnsanları hemen sevemeseniz bile onlara karşı hoşgörülü olun; bir arif kişi şöyle der: ‘Eğer Yüce Yaratan insana, özgürlük içinde hata yapa yapa, öğrenerek tekamül etme hakkını tanımışsa, bize ne oluyor da çevremize bu hakkı çok görüyoruz?’ (s.172)

Hacı Bektaş-ı Veli ile ilgili şu bilgiyi de aktarmak isterim:
Hacı Bektâş-ı Velî'nin nasıl bir sûfî kimliği temsil ettiği, hangi tarikat çevresine dahil olduğu, kendi adını verdiği yeni bir tarikat kurup kurmadığı, Bektaşîliğin onunla ilgisi gibi sorulara gelince, önce eş-Şekâ'iku'n-nu’mâniyye hariç yukarıda sayılan kaynakların hiçbirinin onu klasik anlamda Sünnî bir sûfî olarak görmediği özellikle vurgulanmalıdır. Kendini Hacı Bektâş-ı Velî'ye bağlayan Bektaşîliğin ve Alevîliğin gayri Sünnî yapısı da bunun en kuvvetli delilidir. Bektaşîliğin önceleri Sünnî bir tarikat olduğunu, fakat Balım Sultan tarafından bugün bilinen hüviyetine sokulduğunu ileri süren tezin ilmî ve tarihî hiçbir temeli yoktur. Hacı Bektâş-ı Velî'nin Sünnî bir mutasavvıf olduğunu ileri sürenler onun nasıl bir sosyal tabanın mensubu bulunduğunu, bu tabanın sosyokültürel ve dinî yapısının karakteristiklerini hiç hesaba katmadan genellikle ona izafe edilen Makâlât adlı esere dayanırlar. Bugüne kadar değişik araştırmacılar tarafından birkaç defa yayımlanmış olup tasavvufa yeni intisap eden müridler için basit seviyede bir el kitabı niteliğini taşıyan bu eserin muhteva kritiği yapılmamıştır. Makâlât üzerinde en kapsamlı çalışmayı gerçekleştiren Esat Coşan bir tasavvuf edebiyatçısı gözüyle eserin yalnız muhteva tasvirini yapmış, tarihî tenkidine girişmemiştir. Halbuki klasik tasavvuf edebiyatında Makâlât ve Varidat adlarını taşıyan benzeri eserlerin hemen hepsi daha sonraları anonim derleyiciler tarafından kitap haline getirilmiştir. Nitekim Makâlât'ta da, bu tür bir eser olduğunu açıkça gösteren ibareler vardır (s 14, 35). Dolayısıyla bu eserlerin asıllarından uzaklaşmaları ihtimali çok yüksektir. Hacı Bektâş-ı Velî'ye izafe edilen diğer eserler gibi Makâlât'ın da onun kaleminden çıkmış olduğu tarihen ispat edilmemiştir. Ayrıca Hacı Bektâş-ı Velî Konumundaki konar göçer bir Türkmen sûfîsinin bu tarz eserler yazıp yazamayacağı tartışılabilir. Öte yandan bu çevrelerdeki tasavvuf geleneğinin yazılı eserlerden çok sözlü geleneğe dayandığı bilinmektedir. (İslam Ansiklopedisi, 14/457)

Konuyu Bektaş Veliye ait şu sözlerle bitirelim:
Marifet, nefsi silmek değil, bilmektir.
Okunacak en büyük kitap insandır.
Özünü Bilirsen Özürden Kurtulursun.
Allah ile Gönül Arasında Perde Yoktur.
Dikkat Et, Lokma Seni Yemesin, Sen Lokmayı Ye!
İman Bir Hazine, Iblis Bir Hırsız, Akıl Ise Hazinedardır. Hazinedar Giderse Hırsız Hazineyi Çalar.
İnsanın Cemâli Sözünün Güzelliğidir. İlim Beşikte Başlar, Mezarda Biter.
İncinsen De Incitme
Oturduğun yeri pak et, kazandığın lokmayı hak et.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
kitapcaner 16.01.2012
Kitap dil olarak sade bir dil.Yazarın üslubu ve cümleleri bağlayış tarzı biraz alışageldiğimiz romanlardan farklı.Kitap Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerinin tekkesini kurmasıyla başlıyor.Sürekleyici bir roman.Emine Işınsu'nun kalemine sağlık...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla