Batı zihin kalıplarıyla anlaşılmakta zorlanılan, Doğu felsefe, din ve mistisizminin ise özünü oluşturan şeylerin olayların birliği, karşılıklı ilişkisi, insan zihni ile evren, iç dünyalarımızla dış dünya arasındaki bağlantı, kendini gösterdiği günlük hayatlarımızda hepimizin yaşadığı, yalnızca bazılarımızın farkettiği pekçok tecrübeyi Jung, anlamlı tesadüf ifadesi ve eşzamanlılık kavramıyla Batı'ya tanıtmıştır.
Tesadüfe dayalı zamanlama ve sembolik nitelikleriyle içsel psişik duygularla kavranıp anlamlandırılan olay ve karşılaşmalardır bunlar, mantıksal muhakeme, deney gözlem, tespit ve formülleri bulunmayan psişik fenomenlerdir.
Yaşantımızda ve hafızalarımızda önemli yerlere sahip benzer tecrübelerimiz birer ilahi müdahale sayılabilir. Bazen sezgisel kavrayışlarla yaratıcı çözümlemelerimize ilham kaynağı olmuş tanrısal lütuflar, bazen de rüyalarımız ya da meditasyonlar aracılığıyla yol gösterici yardımlarını sunmuşlardır.