Kitap Batı'da eğlence/ciddi ikilemini konu alıyor. Bunu yaparken de her bölüm farklı bir sanat/eğlence dalını masaya yatırıyor. Müzik, opera, resim, edebiyat, Tv, radyo, şiir... Sonra o dalda sanatına konu olarak haz ve eğlenceyi almış sanatçı önemli bir sanatçıyla, sanatını ciddiyete, acıya, ahlaka, yüce ve aşkın olana vakfetmeyi kıyaslıyor. Yetmiyor, bir de Uzakdoğunun yaşam, sanat ve din felsefesindeki bütünleşme, fanilikle barışık olma halinin şiir, resim ve oyun tezahürlerinden bahsediyor ki, okuyucu farklı bir varlık kabulünden nasıl farklı bir eğlence, sanat, oyun çıkmış, görsün. Kant, Heidigger, Wagner, Nietzche, Kafka... Son bölümde de günümüzün eğlence anlayışına kısa ama öz bir eleştirisi var: totaliterleşiyor. Byung Chul-Han'ın en sevdiğim kitabı değil. Ama yine hayata dair bambaşka pencere açarak, daha önce aklıma bile gelmeyen bir konuda ne kadar kafa yorulduğunu görmemi sağlayarak beni şaşırttı.