Toplam yorum: 3.078.622
Bu ayki yorum: 5.500

E-Dergi

sadbar Tarafından Yapılan Yorumlar

14.03.2006

Bütün hayatı, en sıradan, en basit gibi görünen bir olay, an ya da şey etrafında anlatabilme kudretinde bir yazar. Ve O’nun, yeri başka öykülerle hiçbir şekilde doldurulamayacak nitelik ve derinlikteki aşk öyküleri. Duyan, düşünen ve yaşayışın içinde kendiliğinden içkin olan felsefeyi okuruna yaşatan öyküler... Bu öykülerden her birinin odağında aşkın doğasını sorgulayan, onu içindeki haliyle arayan, aşkın ruhunda bir şekilde sürüp gittiği kadınlar var. Yaşamasız, yalnız ve yenik olmak, hepsini birleştiren nokta.
13.03.2006

Refah ile darbe niçin özdeşleşti? Refah Türkiye’de hangi dengeleri değiştirdi? Yazara göre devlet partisi CHP ve devamcısı “merkez” partilerinin ülkenin siyasî ve iktisadî yönetiminde yol açtıkları verimsizlik ve yıkımı ancak Refah telafi edebilir. Bu bakımdan Refahyol, sadece DYP’nin mecbur kaldığı bir tercih değildi. Refah Partisi, Türkiye’nin de mahkûm olduğu bir seçenektir...
13.03.2006

İslam düşüncesi, tasavvuf, felsefe ve kelam ekolleri diye anılan üçlü bir yapı üzerinde oturmaktadır. Bu akımlar arasındaki ilişkiler, bazen çeşitli sosyal ve siyasal nedenlerin de katkısıyla olumsuz görünümler kazanmış olsa bile, özellikle entelektüel düzeyde konular ve yöntemler arasında büyük ilişkiler ve yakınlıklar kendini gösterir. Bu anlamda her üç ekolün birbirleri için gerek yöntem ve gerekse malzeme sunmada ön açıcı ve besleyici bir işleve sahip olduğunu gözlemlemek mümkündür. Bu ekollerin ilişkilerinin nefis örnekleri, mensupları arasındaki diyaloglarda kendini gösterir. Bu bağlamda entelektüel tasavvufun en yetkin simalarından birisi olan Sadreddin Konevî ile İbn Sina’nın başını çektiği İslam felsefe geleneğinin İşrakî tarzının temsilcisi Tûsî arasındaki mektuplaşmalardan oluşan bu eser, tasavvuf ve felsefe arasındaki ilişkileri ve özellikle bir sufinin felsefeyi nasıl tasavvur ettiğini, bilim ve düşünce ahlakının kusursuz örneğini teşkil eden bir üslupla ele almaktadır
13.03.2006

Seni sevmek dü âlemde saâdet yâ Rasûlallah
Ona vuslat da sendendir bu âdet yâ Rasûlallah
Seni sevmekle eşyayı yarattı Kadir-u Hallak
Bu sırra ermeye senden şefâat yâ Rasûlallah
Buna şâhid ve bürhandır hitabı Rabbimin “levlâk”
Senin şanın dü kevneyne seyâdet yâ Rasûlallah
Dedi Allah “Habibim, rahmeten li’l-âlemînsin sen”
Bu rahmetten kime olmaz meserret yâ Rasûlallah
Harîm-i “kabe kavseyne” eren yoktur cüdâ senden
Ulüvv-i kadrine eyler şehâdet yâ Rasûlallah
Sana derse “Habîbim” bir şerîki olmayan Allah
Habîb olman bize eşsiz keramet yâ Rasûlallah
Gönül ister ki hubbun bahrine dalsın fenâ bulsun
Kerem et âh n’olur artık, murâd et yâ Rasûlallah
13.03.2006

Öcüleştirilmiş bir kimliğin
varlığını kabul etmek pahasına." Türkiye'nin Türkiye olabilmesi için, her siyasi
görüşün kendine ait, kendini ifade edebileceği projelerinin olması lazım. Toplumsal
hayat bir etkileşim meydanıdır. Farklı dünya tasavvurları ifade hürriyeti
bulunduğunda, her tasavvurun en iyi yanlarının yeni bir bütün oluşturma ihtimali çıkar ortaya.