Toplam yorum: 3.078.222
Bu ayki yorum: 5.100

E-Dergi

İzzet Eroğlu

1980'de doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Aynı Üniversitede doktora çalışmasına devam etmektedir. Anayasa hukuku ve özellikle parlamento hukuku ve insan hakları alanında çeşitli makeleleri ve "İnsan Haklarının Parlamenter Denetimi" adlı bir kitabı bulunmaktadır. Biri (Suistimalci Anayasacılık) bağımsız, diğeri (Otoriter Anayasacılık) birlikte olmak üzere iki eseri TÜrkçeye tercüme etmiştir. Hukuk-edebiyat ilişkisi, tarihî romanlar ve hukuk tarihini edebi eserler üzerinden okumak gibi okumaya dair ilgili alanları bulunmaktadır.

İzzet Eroğlu Tarafından Yapılan Yorumlar

28.01.2022

Eserde üç farklı dönemi yaşayan Cemil Paşa’nın özellikle tıp eğitimi başta olmak üzere eğitim ve öğretim hayatı, mesleki yaşamı ve İstanbul Belediye Başkanlığı ve Nafia Nazırlığını içeren siyasi yaşamına dair hatıralar yer almaktadır. Cemil Paşa’nın tıbba ve cerrahiye katkısı ve yaptığı çalışmalar, ülkemizde tıpta gelinen seviyenin anlaşılması bakımından son derece önemlidir. II. Abdülhamit’in otoriter rejiminde sansürün ulaştığı boyut hakkında eserde birebir örnekler sunulmuştur. Cemil Paşa cerrahlığının yanı süre İstanbul Belediye Başkanlığı süresince yaptığı faaliyetlerle de dikkati çekmektedir. Paşa’nın yeni keşfedilen röntgen ışınlarını dünyada ilk defa 1897 Yunan Harbi’nde yaralanan askerler üzerinde uygulaması ve çeşitli tıbbi aletler icat etmesi ve modern cerrahlığı ülkemizde kurması tıp alanındaki önemli başarılarındandır. Eseri, başta hekim ve yerel yöneticiler olmak üzere tarihe ilgili duyanlara tavsiye ederim.
25.01.2022

Hüseyin Cahit’in çocukluğundan II. Meşrutiyet’in ilk yıllarına kadar anılarını içeren eserde dönemin sosyal, siyasi, edebi ve kültürel ortamına dair önemli veriler yer almaktadır. Yazarın eğitim hayatı ve gazeteciliğe başlaması, II. Abdülhamit döneminin amansız sansürü ve Servet-i Fünun Edebiyatı ile ilgili birinci elden bilgiler son derece dikkat çekicidir. Yazarın Tevfik Fikret, Mehmet Rauf ve Halit Ziya ile ilişkileri anıları daha çekici hâle getirmektedir.
Sansürün vardığı boyut hayalleri aşan noktalara ulaşmıştır II. Abdülhamit döneminde. Tahtakurusu kelimesi “tahtın kurusun”; “halletmek” kelimesi tahttan indirmek ve “burun” kelimesi Abdülhamit’in burnuyla alay edildiği anlamında anlaşıldığından bu kelimeler sansüre tabidir ve yazarın şu cümlesi sansürün nasıl bir şey olduğunu göstermektedir:
“Ama ben İzlanda Balıkçısı’nı çevirirken coğrafyayla ilgili burun sözü geldikçe ‘karaların denizlere doğru ilerlemiş bölümleri’ diye yazıyordum.” (s. 121)
22.01.2022

Genelin, şekillerin ve kalıpların bulunduğu dünyada insana dair bir şeylerin yer aldığı ve bir bakıma kaçınılmaz olarak insanî tarafı da olan hatıralar konusu ve yakın tarihimizden günümüze yazarın dikkatini çeken bazı hatıratlar eserde ele alınmıştır. Yazar tüm öznelliğine rağmen hayatı daha iyi aksettirdiğinden hareketle hatıraların okunmasını değerli buluyor. Yaşanmışlığın, hüznün, ıstırapların ve sevinçlerin yer aldığı hatıratların öznelliği sebebiyle tarih biliminde bunlara ihtiyatla yaklaşılsa da satır aralarını merak edenler açısından hatıratlar önemli veriler sunmaktadır. Genel geçer bir bilgiden ziyade kafanızı kurcalayan, zihninizi allak bullak eden bir meselede ummadığınız bir verinin karşınıza çıkması her zaman mümkündür. Genelde insanların ahir ömründe yazdığı hatıratları, yaşanmış hayatlardan hareketle nasıl ve ne için yaşanmasına dair cevaplar bulmak için okunabilir.
20.01.2022

Eserde matbaa ve telgrafın insan hayatında meydana getirdiği değişiklikler ele alındıktan sonra televizyonun ABD’deki uygulamasından hareketle insan yaşamını nasıl etkilediği mukayeseli bir şekilde ele alınmıştır. Eser distopya örneklerinin en başarılarından George Orwell’ın 1984 ve Hayvan Çiftliği ve Aldaus Huxley’in Cesur Yeni Dünya adlı eserlerindeki öngörüleri değerlendirerek televizyon bağlamında Huxley’in kehanetinin gerçekleştiğini ve bunun Orwell’ın kehanetinden daha tehlikeli ve ürkütücü olduğunu ortaya koymuştur. Beynin fonksiyonlarının iğdiş edildiği televizyon kültürünün eğlence olduğundan hareketle hayat = eğlence denkleminin verili düzen bakımından pek sorgulanmasa da gerçek bir sorun olduğuna dikkat çekilmektedir. Eğlenceyi hedefleyen ve insanı ve insanlığı bilmediğimiz bir yöne sevk eden televizyon ve benzeri araçların niteliğinin anlaşılması bakımından eser, ziyadesiyle açık ve anlaşılır tercümesiyle okunmayı hak etmektedir.
15.01.2022

İttihat ve Terakki Cemiyeti üyesi olan ancak sıra dışı bir şahsiyete sahip Hüseyin Kâzım Kadri’nin hayatı ve eserleri hakkında bilgi verildikten sonra yazarın Meşrutiyet’yen Cumhuriyet’e uzanan ve Osmanlı Devleti’nin siyasi bakımdan en tartışmalı dönemine ışık tutan hatıraları eserde yer almaktadır. Sıra dışı kişiliğiyle olayların önemli bir kısmının daha iyi anlaşılmasını sağlayan Hüseyin Kâzım hazırladığı dört ciltlik Büyük Türk Lügati ile de takdiri hak etmektedir. Misak-i Millî metnini kaleme alan yazar tarihin karanlık dehlizlerindeki bazı konuları açıklığa kavuşturmaktadır.
Eserin dilinde sadeleştirme yapılmadığından kullanılan kelime ve ibarelerin önemli bir kısmı günlük kullanımdaki kelime ve ibarelerden olmadığından Osmanlıcaya aşina olmayanların sözlük kullanmadan okumakta zorlanacağı bir eserdir. Kelime ve ibareler için eserin sonuna bir lügatçe eklense daha isabetli olurdu.