Toplam yorum: 3.080.123
Bu ayki yorum: 7.001

E-Dergi

emre yılmaz Tarafından Yapılan Yorumlar

18.02.2003

İlkokuldaki tarih kitaplarından “vatanı İngilizlere satan son padişah Vahdettin” olarak tanıdığımız Osmanlı’nın son hükümdarı Sultan Vahideddin Han’ın tarafsız bir şekilde incelenmiş hayatını öğreniyoruz bu kitaptan.

Osmanlı’nın Sultanı hakkında yazılmış kitaplar genelde taraflıdır. Yazarlar ya Sultan Vahideddin’i göklere çıkartıp Cumhuriyet’i kuranları küçültmeye çalışırlar, ya da insafsızca Sultan Vahideddin’i her türlü iftiraya, hakarete layık görürler. Bu 2. sınıftaki yazarlar çoğunluğu oluştururlar. Murat Bardakçı ise bu 2 sınıfa da dahil olmamış, o gerçek tarihçiliğin ne olduğunu bu kitapta göstermiş, tarafsız ve belgelere dayanan bir çalışma yapmış.

Benim düşünceme göre Sultan Vahideddin Han Osmanlı’nın son sultanı olarak bir dürüstlük, namus ve onur timsalidir. Öyle onuruna düşkündür bir insandır ki;

Ülkeyi terk ederken 3 bin lira nakit para, sünnet düğününde verilmiş armağanlar, babası Sultan Abdülmecid'ten hatıra kalmış altın dolmakalem, ağızlığı ve tespihinden başka bir şey almamıştır yanına. Merasim kıyafetiyle birlikte kullanmak üzere elinin altında tuttuğu mücevher kutusunu hizmetlilerin uyarılarına rağmen makbuz alarak Hazine'ye noksansız iade etmiştir, Yurtdışından gelmiş hediyeleri Hazine'ye yollayıp "Bunlar oturduğum makamdan dolayı ve temsil ettiğim millete gönderilmiş şeyler” demiştir. Sonra da San Remo’da borç içinde ölmüştür. Tabutuna bile haciz geldiği için 1 ay geç defnedilebilmiştir.

Atatürk Sultan Vahideddin'in öldüğü haberini Adana'da aldığı zaman "Çok namuslu bir adam öldü. İsteseydi Topkapı'nın bütün cevahirini yanında götürebilirdi” demiştir.

İşte bu gerçekler anlatılıyor bu kitapta !

18.02.2003

Mustafa Armağan “İlber Ortaylı ile Tarihin Sınırlarına Yolculuk” kitabında yaptığı gibi yine Prof. Dr. İlber Ortaylı ile yapılan konuşmaları bir araya getirmiş. Bu sefer Taha Akyol’un CNN Türk’te “Eğrisi Doğrusu” programında İlber Hoca ile birlikte yaptığı 7 ayrı konuşma kağıda dökülmüş.

Taha Akyol amatör olarak tarihle ilgileniyor ve kendisini İlber Ortaylı’nın bir öğrencisi olarak tanımlıyor. İlber Hoca ile konuşan da Taha Bey gibi tarihe hakim bir kişi olunca zevkle okunan bir kitap ortaya çıkmış.

İlber Hoca eşi bulunmaz bir Osmanlı tarihçisi. Sadece İstanbul ve Ankara değil İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya, Rusya dahil birçok arşivde çalışmış, diğer tarihçilerden çok daha derin bir bilgisi var ve “mukayeseli tarih”i çok iyi yapıyor. Bu kitapta da yine redd-i mirasçıların ders alacakları bölümler mevcut, şöyle diyor İlber Hoca;

“İmparatorluk genç Cumhuriyet’e parlementerizm, siyasi parti ve basın gibi kurumları gelenek olarak bıraktı. Cumhuriyetin tabipleri fen adamları, hukukçu, tarihçi ve dilcileri son devrin aydın kadrolarından çıktı. Cumhuriyet ilk anda eğitim sistemini, üniversiteyi, yönetim örgütünü, maliye sistemini imparatorluktan miras aldı. Cumhuriyet’in devrimcileri bir Orta Çağ toplumu ile değil, son asrını modernleşme sancıları ile geçiren bir imparatorluğun kalıntısı bir toplumla yola çıktılar”

Ayrıca İlber Hoca’nın Sultan Vahideddin ve Osmanlı hanedanı hakkındaki yerinde tespitlerini bu kitapta bulabilirsiniz. Murat Bardakçı’nın Şahbaba kitabı için tamamlayıcı bir bölüm niteliği taşıyor.
18.02.2003

Bu kitabı sipariş ederken Diyanet’in “Atatürk ve Din” konusuyla ilgili bir çalışması olduğunu zannetmiştim ama 1998 yılında TDV Kadın Kolları’nın düzenlediği bir panelin kitaplaştırılmış haliymiş. Yine de hayal kırıklığına uğramadım. Panel katılımcıları Prof. Dr. Yekta Güngör Özden, Yrd. Doç. Dr. Ahmet Gürtaş ve Nevval Sevindi. Konuşmacılar Atatürk’ün İslam’a bakışını gerek söz gerekse eylemlerinden örnekler vererek çok güzel bir şekilde ifade etmişler. Atatürk yabancı bir gazetecinin sorusuna bakın nasıl cevap veriyor;

“Türk Milleti, daha dindar olmalıdır; yani, bütün sadeliğiyle dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikaten nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum. Şuura muhalif, terakkiye mani hiçbirşey ihtiva etmiyor.”

“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur.”

Atatürk’ün İslam’a bakışını inceleyen ve kendisinin İslam’a hiçbir zaman karşı olmayan aksine İslam’dan ve Hz. Muhammed’den övgüyle bahseden bir insan olduğunu ortaya koyan eserler son zamanlarda çıkmaya başladı. Bu kitabı okuyanlara şunları da tavsiye ederim;

Atatürk’ün İnanç Dünyası/ Hüseyin Bahar
Atatürk ve Din / Sadi Borak
Atatürk ve Din Eğitimi/ Ahmet Gürtaş
Din, Toplum ve Atatürk/ Ercüment Demirer
Atatürk ve Din/ Cenk Koray
17.02.2003

Mustafa Armağan, Prof. Dr. İlber Ortaylı ile çeşitli dergi ve gazetelerde yapılan söyleşileri kitap haline getirmiş ve çok da iyi etmiş. İlber Ortaylı gerçek bir tarihçi ve gerçek bir aydın. Kitabın her sayfasında sizi engin bilgisiyle tarihin sınırlarında dolaştırıyor. O sadece bir tarihçi değil, güncel konularda da fevkalade bilgi sahibi. “Avrupa Birliği ve Türkiye” isimli söyleşide AB ilişkileri üzerine çok doğru tespitleri var. Ama İlber Bey’in kitabından alınacak en büyük ders redd-i mirasçılığın mantıksızlığı, gereksizliği ve imkansızlığı. Redd-i mirasçılara adeta bir tokat niteliği taşıyor bu kitap. Ayrıca Osmanlı’ya atılan iftiralara İlber Bey’in verdiği cevapları da bu kitapta bulabilirsiniz.
16.02.2003

1944 olaylarından günümüze hayatta kalan bildiğim kadarıyla tek kişidir Reha Oğuz Türkkan. “Kızılderililer ve Türkler” kitabını ararken bu kitabı buldum. Bu konuda okuduğum ilk kitaptır. Açıkçası Ord. Prof. Dr. Reha Oğuz Türkkan imzasını görmeseydim belki de ilgilenmeyecektim. Önce şaşırdım çünkü kendisini sadece tarihçi kimliğiyle tanıyordum. Ama kitabı okuyunca anladım ki Reha Bey’in psikolog, futurolog, ekolog kimlikleri de varmış, Çok Hızlı Okuma sistemini 1980’lerde Türkiye’ye ilk getiren kendisiymiş ve başkanı bulunduğu Türk 2000 Vakfı’nda bu konuda dersler veriliyormuş.

Kitabın 2. Baskı’sına Reha Bey San Fransisco’da son katıldığı konferanslarda öğrendiği teknikleri de eklemiş. Bu kitabı okursanız en yeni tekniklerle bu işe başlayacağınızdan şüpheniz olmasın. Zaten Mustafa Ruşen gibi diğer kitap yazarları da Reha Bey’in öğrencileriymiş.

Kelime sayıp, dakika tutup bu tekniklerle ne kadar gelişme gösterdiğimi ölçmedim çünkü ölçme işini sıkıcı buluyorum ve kitaba göre de bu hız değişiyor. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, okuma hızımda hemen bir artış farkettim, anlama düzeyim ise yükseldi ( hoca hızlı okumanın anlama düzeyini genel kanının aksine arttırdığını çok güzel açıklamış). Eskiden 1 kitabı 4 günde bitirirken artık 1 günde bitirebiliyorum ve hızlı okuyunca daha çok zevk alıyorum.

Hiç çekinmeden tavsiye edebileceğim bir kitap !