Toplam yorum: 3.085.198
Bu ayki yorum: 4.883

E-Dergi

KY-138843 Tarafından Yapılan Yorumlar

18.02.2010

Hüseyin Hatemi’nin gazetede 2007 yılında kaleme aldığı güncel yazılarını okumak isteyen ey Azizan: Aman, sakin ve sessiz bir ortamda oku bu kitabı. Zira karşında dilin tüm kelimelerine hakim, paragraflar içinde parantezler açarak konuyu açan, zenginleştiren bir yazar var. Hüseyin Hatemi makalelerinin konusu ne olursa olsun yolunu sevgiye açan bir hukukçu. Bu nedenle ister sınırlarımızda yaşanan terör, ister Ortadoğu siyaseti ister ekonomi… Konu ne olursa olsun sevgiyi kaybedişimizden beri düzlüğe çıkamadığımızın altını bıkmadan usanmadan çizer Hatemi. İnsanlığın eşitlik adaletini, din ve vicdan hürriyetini kanunlar ve statükolarla kısıtlayan, hor gören tüm oluşumlara karşı uyarma görevini layığı ile üstlenir yazar. Beni kitap boyunca “Azizan” hitabının dışında bir şey sıkmadı. Yer yer makalelerinde karşıt görüş ile kendi görüşünü sohbet ettiren üslubunu da oldukça beğendim. Kitap hacmi ve boyutları biraz büyük. Bu nedenle okuyucunun gözünü korkutabilir. İçerdiği yazılar gazetede yayınlanmış köşe yazıları olduğundan her gün 1–2 köşe yazısı okuyarak aynı anda başka bir kitap ile beraberde takip edilebilir düşüncesindeyim.
03.01.2010

Polisiye Gerilim türünü bana sevdiren yazardır Grange. Bu son çıkan eserini de tereddütsüz satın aldım. Soluksuz okudum diyemem. Hatta bugüne kadar okuduğum Grange kitaplarından elimde en uzun süre kalan eserinin Koloni olduğunu söylemem gerekiyor. Kitap kötü değil. Grange hayranlarını tatmin edeceğini söyleyebilirim. Ama bir şeyler eksik. İfade etmek çok zor belki ama Grange sanırım bu türde bizi bir guru yaptı. Nedense bölüm sonlarında acaba ne olacak diye çok merak içinde kalmadım Koloni’yi okurken. Seçilen konu Grange ustaya yaraşır tarzda bir orijinalliğe sahip. Ama heyecan dozu biraz eksik. İki polisin araştırdığı cinayetlerin finali daha adrenalin dozu yüksek tarzda olabilirdi mesela. Her şeye rağmen Grange benim için önemli bir yazar ve eserlerini tereddütsüz takip etmeye devam edeceğim. Koloni’yi Grange sıralamamda Kızıl Nehirler-Kurtlar İmparatorluğu-Siyah Kan-Koloni-Leyleklerin Uçuşu-Taş Meclisi şeklinde yaparak yorumumu noktalıyorum.
09.12.2009

Atatürk hakkında yazılmış onlarca eserin içinde, 15 yıl Atatürk’ün yakınında bulunarak onun dönemine ait gelişmelere bizzat şahit olmuş Atay’ın eserini ayrı bir yere koyma konusunda tereddütlüyüm. Şuna inanıyorum. Eğer Atatürk bugün yaşasa idi Falih Rıfkı Atay’a dönüp bir zamanlar söylediği “Beyler, beni övme sözlerini bırakınız…” ifadesini yinelerdi. Bizzat hükümet gazetecisi sıfatını taşıyan Falih Rıfkı Atay’ın her konuyu objektif değerlendirmiş olabileceğini düşünmüyorum. Bu durum kendini çok açık hissettiriyor kitap boyunca. Atatürk’ün ilahlaştırılmasına karşıyım. Hepte karşı olacağım. Hepimiz için kutsal olan Kurtuluş mücadelesini anlatan kitaplar özünde çok değerli eserlerdir. Bu noktada bir sıkıntı yok. Ama bu mücadele anlatılırken Anadolu’da Mustafa Kemal önderliğinde başlayan milli mücadele öncesi dönem Atay’ın anlattığı gibi bir Ortaçağ karanlığı olamaz. Tarih hiçbir dönemde ışık hızı ile gelişmez. Her gelişme bir sürecin sonucudur. Bu süreç sonunda toplumlar kendi kahramanlarını oluştururlar. Tarihi bu şekilde değerlendirmeyenin tarihçiliğine itibar etmem. Milli mücadelenin ilk yıllarında Yunus Nadi, Halide Edip Adıvar gibi aydınların kurtuluşun tek çaresini ABD’nin altında bir manda yönetimi olarak görmesi ve bunu dilekçeler hazırlayarak beyan etmelerine dair bilgiyi ilk kez bu eserden öğrendim. Kitap kapaklarına iliştirilen “Her Türk vatandaşının okuması gereken kitap” notlarını sevmiyorum. Atatürk’ü çok sevenler ile hiç sevmeyenler bu ülkede samimiyet ve insaf dairesinde buluşursa Atatürk’ü hepimiz daha iyi anlayacağız.
25.11.2009

Yakın geçmişin en önemli nitelikli dolandırıcılığı, daha doğru ifade ile hırsızlığı olan Egebank skandalına dair bir not bu eser. Bir bankanın siyasetçi, iş adamı ve bürokrat üçgeninde yasal boşluklar kullanılarak içinin nasıl boşaltılacağı, hepimizin nasıl ahmak yerine konulacağına dair Yahya Demirel’in başrolünde bir Türkiye gerçeği. Tarihe düşülen önemli bir not olan özverili çalışmada dönemin suç ortaklarını ifşa ettiği için öncelikle yazarı sonra yayınevini tebrik ediyor, gelecek nesillerin bu kitabı her dönem okumasını, içimizdeki dolandırıcıların isimlerini her dönem akılda tutmalarını temenni ediyorum
31.10.2009

Kitap kesinlikle Sayın Vakkasoğlu’nun fikri dünyasında sevdiği insanları övme, sevmediklerini yerme ana fikrinden doğmuş. Araştırma ve en önemlisi objektiflikten uzak, neyi hedeflediği belli olmayan, kaçamak, ucuz bir kitap. Ucuz kelimesini bir kitap için belki de ilk kez kullanıyorum. Sebeplerini sıralamakta üstüme vazife. Onlarca hataları ve saçmalıkları yüzünden ülkeyi felakete sürükleyen Enver ve Talat paşa gibi şahsiyetler hayatlarının son demlerinde sanırım 2.Abdülhamit’e hak verdikleri için Vakkasoğlu tarafından ülkeyi hazin olarak terk edenler sınıfına dahil edilmiş ve neredeyse büyük İslam neferleri statüsüne sokulmuş. Sultan Vahdettin’in İngiliz gemisi ile kendi iradesi ile ülkeyi terk etmesi (kaçması) es geçilerek, kendisinin hazineden tek kuruş almaması büyük bir erdem gibi gösterilmiş. Sırf Said-i Nursi, hakkında olumlu fikirler beyan etmiş diye Prens Sabahattin yakın geçmişin en önemli şahsiyeti oluvermiş Vakkasoğlu’nun süzgecinde… Refik Halit Karay sırf Atatürk inkılâplarına karşı olduğu için yine aynı süzgeçten geçerek hazinler sınıfına girivermiş. Kitapla hiçbir alakası olmamasına rağmen bu bölümde Karay’ın “Deli” adlı piyesinin metninin kitaba eklenmesi bile bir saçmalık bana kalırsa. Bu piyes ile ne amaçlamış Vakkasoğlu anlamak mümkün değil. Gerçi anlaşılıyor da samimiyetsizliğin boyutu çok sinir bozucu oluyor. Namık Kemal’in anlatıldığı bölümde kendi inandığı doğruyu okuyucuya dayatmak için Necip Fazıl’dan alıntılar yapan Vakkasoğlu aynı Necip Fazıl’ın onlarca konferansta Namık Kemal için “zevksiz, tahsil noksanı” sıfatları ile bir sahte kahraman sınıfına soktuğu gerçeğini görmezden gelmiş. Hatta aynı Necip Fazıl, Namık Kemal’in “vatan şairi” sıfatı ile de dalga geçmiştir geçmişte. Yıllarca vatan toprakları dışında yaşamış Cem Sultan 1,5 sayfada anlatılmış. Ne anlatılmış, neden kitaba konulmuş anlayan bana da anlatsın derim. Kitabın ismi ile içeriğinin hiçbir ilgisi yok. Samimiyet yok. Ne olursa olsun; eğer siz İngiliz gemisi ile kendi iradesi ile ülkeyi terk eden Vahdettin’i “vatan haini” sınıfına sokmuyorsanız -ki bana göre de vatan haini değil kendisi- yine ülkeyi kendi arzuları ile terk eden komünistleri de vatan haini ilan edemezsiniz. Said-i Nursi ile iyi geçinenler, onun fikirlerini benimseyenlere bir methiye bu kitap. Birçok eserini severek okuduğum yazarın adaletli hazırlamadığı art niyetli bu neşriyatı, okuduğum son kitabıdır bugünden itibaren…
Son Gezdikleriniz
Süper İyi Günler Selanik, Kahpe Selanik Damla Kehribar - Ateş Kehribarı Süzme Renk (DK01) Sen On Yedi Yaşımsın Leyla İle Mecnun Derin Devlet Oldu Devlet Destan ve Hükümdar & Türk Destanlarında Devlet ve Yönetim Kitap Şeklinde Yaldızlı Ahşap Kutu - Kufi Nebevi Varisler 83 / Mevlana Halid el-Bağdadı Ezop Masalları Mesnevi Hikayeleri Yeni Gelen