Toplam yorum: 3.075.924
Bu ayki yorum: 2.800

E-Dergi

KY-138843 Tarafından Yapılan Yorumlar

18.10.2018

İskender Pala’nın moda tabir ile eksen kaymasına şahit olduğum bir eser oldu benim için. Yazarın o aşk ile harmanlanmış mistik yolculuğa çıkaran birbirinden güzel romanlarındaki hava gitmiş, yerine sanki büyük bir okuyucu kitlesi olmasından sebep devlet tarafından yazdırılmış, propaganda yüklü, gişe için yazılan ve sonrasında da filmi çekilen basit bir ABD aksiyon filmi senaryosunu andıran tarzda bir roman gelmiş. Gerçekten hiç ama hiç keyif almadım. Bu tarzda yazan çok iyi yazarları okumuş biri olarak zihnimde o tatlar varken Pala’nın bu tarza yönelmesi, kurgunun eğreti durması, 522 sayfa olmasına rağmen halının altına süpürülen aksiyonsuz sayfalar… Mutlaka elimize alıp okuduğumuz birçok kitap belirli bir propaganda amacı taşır. Alıp okuduğumuz batılı yazarlarda peki ala bunu yapar. Neden bizde yapmayalım? Onlar Müslümanları ve Ortadoğu’yu yalan yanlış değerlendirip kitapları ile evlerimize konuk oluyorsa bizde aynısını neden yapmayalım? Bu amaçlı gibi...
14.04.2014

Taha Akyol’un özellikle yakın tarih ile ilgili araştırmalarını takip eden bir okuyucusuyum. Ülkemizi son 20 yıldır her geçen yıl bir önceki yıla göre daha fazla meşgul eden Ermeni soykırımı iddialarına yönelik eserlerin kaleme alınmasını da ayrıca önemsiyorum. Bu anlamda araştırmalarına ve samimiyetine güvendiğim Taha Akyol’un bu eserini de tereddütsüz aldım ve kitaplığıma koydum. Eser ağırlıklı olarak ülkemizin doğal refleksinden öte acının ortak bir acı olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Zira ne Ermeni’lerin ne de bizim, geçmişte yaşanan sorunları ve hataları hiç yokmuş gibi inkâr etmemizin hiçbirimize bir faydası yok. Kitap ile birlikte verilen içeriğe ait belgesel CD’sini de gözlerimiz yorulur derseniz izleyebilme imkânına da sahipsiniz. 1915 yılı ve öncesinde yaşananlar hepimizin ortak acısıdır. Bunun altını çizerek kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.
14.04.2014

Ali Şeriati özellikle Şia mezhebi ve İran İslam tarihi konusunda önemsediğim bir merhum akademisyen. Zamanında ortaya koyduğu fikirler nedeniyle suikasta uğramış, yaşadığı toplumun tam olarak kendisini anlayamadığı bir değer... Bu girizgâhtan sonra “Kendisi Olmayan İnsan” eseri için bir yorum getirmek benim için gerçekten çok zor. Zira dilinden ya da çevirisinden mi kaynaklandığını bilemediğim, okurken ciddi anlamda çok sıkıldığım, geneli adına konuşmam gerekirse pek de bir şey anlamadığım bir eser olarak arşivime not düşmem gerek. Eseri okuduktan sonra keyif alanlar benim gibi keyif almayanlara da anlatsın isterim...
14.04.2014

Hacim olarak daha önce okuduğum Dan Brown eserlerinden bir farkı olmayan Cehennem adı eserde yazarın geçmişte okuduğum kitaplarında aldığım tadı yakaladığımı söyleyemem. Yazar çok okunan yazarlar listesinde daima üst sıralarda kendine yer bulduğu için Cehennem eserinin konusunun İstanbul’a uzanması nedeniyle ülkemizde popüler olduğunu iddia etmek de yersiz olur. Eserin başlangıç bölümlerindeki heyecan ve merak hissi bir süre sonra yerini durağan ve ardını çok da merak etmediğim bir kurguya bıraktı. Dan Brown gibi yazarların bizleri, çok etkileyen eserler yazdıktan sonra yeni kitaplarında zor beğenen bir hale soktuğunu da düşünebiliriz. Eseri kısa sürede okumadığım içinde beklediğim tadı almamış olabilirim. Bu gibi hızlı tüketim romanlarını hızlıca okuyup tüketmek aldığınız tadı etkiliyor kanısındayım. Nihayetinde bir klasik değiller. Ve hiçbir zamanda olamayacaklar. Robert Langdon ile yer yer bir sanat tarihi gezisi ile İstanbul’da son bulacak bir gizemin peşinden gitmek isteyenlere yine de tavsiye edebilirim.
05.03.2014

Susana Tamaro’nun benim için sürpriz olan bir deneme eseri Var Olan Ada… İnsanın içini ısıtan romanların sahibinin, toplumu ilgilendiren konular hakkında not ettiklerini merak edenler için okunabilir bir eser. Tamaro, aslında genel olarak kendi ülkesi olan İtalya ve İtalyan toplumundaki yozlaşmayı tarihe not etse de hemen her ülkedeki ortak yozlaşmayı buluyorsunuz eserde. Hani hep kendi ülkemizi ve toplumumuzu eleştirirken bize has bir sorun olarak zihnimize işlediklerimizin, aslında dünyanın her yerinde bulunan sancılarla aynı olduğunu görüyorsunuz. Tamaro’nun, okurken misafir olmak istediğim doğa ile iç içe evinden çıkan satırları okunmaya değer bulduğumu belirtmeliyim.