Toplam yorum: 3.080.622
Bu ayki yorum: 300

E-Dergi

KY-138843 Tarafından Yapılan Yorumlar

05.03.2014

Senai Demirci’nin yazı dili tıpkı TV ekranlarındaki gibi naiftir. Bir okuyucusu olarak ben hep böyle hissetmişimdir. Öldüğüm Gün eserinin öncelikle kurgusunu çok başarılı buldum. Eserin başlarında sıkılsam da sonrasında yoğun olarak kitabın içine misafir oldum diyebilirim. Belki bunda Demirci’nin seçtiği konunun insanı ister istemez etkilemesi de rol oynamıştır. Hayatın mutlak gerçeği olan “Ölüm” insanı korkutmadan bir roman içinde ancak bu kadar yumuşak işlenebilir ve mesajını okuyucuya aktarabilir. Eğer ölüm gerçeğine ait korkularınız varsa bu kitabı mutlaka okuyun. Satır aralarında gizlenmiş huzuru bulmanıza ve ölüme bakışınızı değiştireceğini göreceksiniz. Senai Demirci’ye yürekten teşekkürler...
05.03.2014

İskender Pala’nın her eserini elime aldığımda “Artık bu kez hoşuma gitmeyecek” tereddüdü yaşarım. Zira kapsamlı bir romanın kısa sürede yayına hazırlanamayacağını düşünürüm. Ama nedense Pala eserlerini bitirdiğimde tereddüdümün yerini yine Sayın Pala’ya olan hayranlığım alır. Od bir Yunus Emre romanı… Yine tarihin tozlu raflarından evinize konuk olan bir Yunus belgeseli sanki… Romanın ayrıntısına girmem doğru olmaz. Olay örgüsünü açıklamak kitap yorumu olmaz. Çünkü okuyacak kitapseverlerin hayal dünyasına hoş sürprizler bırakmaz bu tip yorumlar. Sadece şunu söyleyebilirim. Kitapla birlikte Yunus’un nasıl Yunus olduğunu hissedebiliyorsunuz. Yunus’un çaldığı kapılarda konaklıyor, yoruluyorsunuz. Yine Divan Edebiyatı tadında beyitlerle yol yorgunluğunuzu hafifletiyorsunuz. Kalemine sağlık sevgili hocam…
05.03.2014

Açıkçası Glenn Meade, türünde sevdiğim ve takip ettiğim bir yazardır. Bu sebeple 8.Gün adlı eserini alıp okurken 11 Eylül saldırılarına çok benzer bir senaryo üzerine kurgulanması kısmına pek takılmadım. Eserin yayına çıkmadan önce 11 Eylül saldırılarının yaşanması kitabı çıktığı dönemde daha da popüler hale getirdi. Zira bu saldırılardan önce yazarın neredeyse aynı kurguyu düşünüp dünyaya bildirmesi iki farklı duyguyu beraberinde getiriyor. Birincisi, azımsanmayacak bir kesimin öne sürdüğü 11 Eylül’ün aslında bir ABD kurgusu olduğunun kanıtı, ikincisi ise ABD’nin Ortadoğu politikalarında haklı olduğunun eser üzerinden vurgulanması. Ben bu siyasi düşüncelerden bağımsız olarak eseri okumaya çalıştım. ABD’nin bir ürünü pazarlama adına her yola başvurabilecek bir kapitalist düzen devi olduğunu düşünürsek, kitabın eserin önsözünde yazdığı gibi 11 Eylül saldırılarından çok önce değil belki de daha sonra kaleme alınıp piyasaya sürüldüğünü de peki ala düşünebiliriz. Glenn Meade başarılı bir yazar. Onunla tanışacaklar için bu kitap iyi bir başlangıç değil. Zira sinsice pompalanmaya çalışılan “İslam ülkeleri teröristtir” düşüncesi çok fazla sırıtıyor eserde. Bu da Müslüman’sanız, ne kadar da zorlasanız gerçek hayatta yaşanan bir olaydan soyutlanarak kitabı okumanıza müsaade etmiyor.
05.03.2014

2010 yılında okuduğum Osman Ulagay’ın “AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu” adlı eserinde yazar AKP gerçeğini ve muhalefetin itiraz argümanlarının zayıflığını analiz etmişti. Bu eserin yazıldığı günden “Türkiye Kime Kalacak” eserini kaleme aldığı güne kadar geçen zamanda yaşananları kendi düşüncelerinde bir özeleştiri yaparak da okuyucuya yine kırmadan dökmeden anlatıyor Sayın Ulagay… Eleştiri kültürünün yerleşmediği Türk siyasetinde güçlendikçe daha katılaşan, sansürcü bir yapıya giden iktidarı doğru verilerle eleştirip uyarıyor. Basının ve dolayısı ile yazılı medyanın sahiplerinin iktidar ilişkileri ve bir anlamda ticari kaygıları sebebiyle kendi iradesi ile köşe yazılarına son vermiş olan Osman Ulagay’ın tarihe not düştüğü haklı tespitlerinin okunması ve gelecek nesillere kitaplığımızda yer açarak bırakılması gerektiğine inanıyorum.
05.03.2014

Yılmaz Özdil son yıllarda en çok takip edilen köşe yazarlarından biri. Özellikle sosyal medyada yazılarının hemen her gün paylaşılma hızı ile gazete ve kitap okumayan Türk toplumunun hafızasında yer eden şanslı yazarlardan. Şahsen gazetedeki köşesinden takip ettiğim bir yazar değil kendisi. Ama bir kitapsever olarak gazetede yazdığı bu yazılarından derlenmiş eserini alıp okumama da mani değil bu durum. Eserini alıp kitaplığıma koydum. Yılmaz Özdil öncelikle basit ve insanı sıkmayan, detaya boğmayan yazı üslubu ile çok okunan bir yazar. Zira genel olarak yazılarında işlediği konularda derinlikli bir araştırma izine fazlaca rastlamanız mümkün değil. Her gün eleştirdiğimiz, ifade etmeye çalıştığımız birçok olumsuzluğu birkaç paragrafla muhatabının yüzüne vurması sanırım Türk okuyucusunu fazlası ile memnun ediyor. Eserdeki yazıların büyük çoğunluğunda Özdil’e hak vermemek mümkün değil. Ancak ben iyi bir yazarın kendisine tek bir hedef seçerek o hedefe yönelik eleştirilerden bir yazar yolu çizmesini yadırgayanlardanım. Çünkü o hedefiniz yıkıldığında hafızalarda yer etmeyen, gelecek nesillerce hatırlanmayan bir popüler kültür yazarı olarak kalabilirsiniz. Yılmaz Özdil bunun farkında ya da değil. Bu strateji ile kazandığı para az ya da çok. Bu durum tercih, arz ve talep meselesi...