Teknolojinin insan yaşamını sarıp sarmaladığı günlerde kendimize nasıl vakit ayırabiliriz? Gündelik hayatımızda bir parça olsun sıkılmak için etrafımızdaki tüm dikkat dağıtıcıları nasıl savuşturabiliriz ve bunu neden yapmalıyız gibi sorulara yanıt arıyorsanız Sıkıntıdan Parladım kitabını okumalısınız.
Kitabın yazarı Manoush Zomorodi, yoğun tempolu yaşamını ve ebeveynliği sorguladığı bir dönemde karşısına çıkan podcast işiyle (Note to Self) biraz olsun özgürleşerek dinleyicileriyle birlikte interaktif bir projeye adım atıyor. “Sıkıntıdan Parladım” bu projenin adı aslında.
Kitabın içeriğinde, bu projenin uygulanmasından geri dönüşlerine kadar bilgi ediniyorsunuz. Ayrıca kitap, teknolojik bağımlılıkları irdeleyerek neden onlardan uzaklaşmamız ve biraz olsun sıkılmamız gerektiği konusunda bizi ikna ediyor. Yalnızca bunlar değil, kitabın içinde meraklısı için epey hap bilgi var aslında. İlgilenenler için biraz daha detaylı bahsedelim.
Sosyal medya araçlarının, telefon ve diğer dijital cihazların hayatımızdaki yeri ve etkilerine dair araştırmalar bakımından epey kapsamlı bilgiler içermekte. Değindiği bilimsel araştırmalar tatmin edici ve anlaşılması kolay.
Mesajlaşma ya da fotoğraf çekme isteğinin altında yatan sebepleri ele alıyor. Oyunlara ve uygulamalara değiniyor. Hükümetlerin üretkenlik ve rahatsız edilmeme konularındaki çalışma ve uygulamalarını aktarıyor. Dijital devlerin patronlarının bu konuda neler yaptıklarından bahsediyor. Hangi meditasyon biçiminin yaratıcılığı daha çok desteklediğini yine yapılan araştırmalara dayanarak aktarıyor.
Sıkıntıdan Parladım, insanın sıkılabilmesi için ihtiyacı olan şeyleri listeliyor aslında. Dijital detoks arayışı olanlara farkındalık vadeden görevler ve çözümler sunmakta.
Özetle, fark etmenin her şeyin özü ve öz disiplinin de her şeyin çözümü olduğunu aktaran, bilgilendirici ve eğlenceli denebilecek bir kitap.