Toplam yorum: 3.082.320
Bu ayki yorum: 2.000

E-Dergi

Necmi Çoban Tarafından Yapılan Yorumlar

01.10.2003

Yüksek Topuklar Murathan MUNGAN'ın büyük hacimdeki bir kitabı. İçinde geçen hikaye toru topu beş günü içeriyor ama kitap beşyüz küsür sayfa. Tabii kalınlığına bakıp da kitaptan kaçmak olmaz; her kitap ayrı bir dünyadır diyerek kitaba başladım. Yazar kahraman olarak kendine karşı cinsten birini, Nermin, seçmiş. Nermin ketum, içten pazarlıklı, kuruntulu ve iç karartıcı bir tip olarak karşımıza çıkıyor. Gerçi bazı kötü özelliklerini kitapta ilerledikçe keşfediyorsunuz. Böylesi karamsar bir insanın da mutlu olması beklenemeyeceği için de genç kızımızın hayatı tam bir trajedi. Tabii bu trajediye katkıda bulunması için ona bir de arkadaşının kızı, Tuğde, yardımcı oluyor. Tuğde ise tek kelime ile 'fırlama' diyebileceğimiz, 5 yaşında olmasına rağmen karakter ve davranış biçimi olarak tam bir kadın olan bir kız çocuğu. Onun da Nermin'den kötü kalır tarafı yok; hatta daha ileri bir seviyede ve 'fesat' denilmesi hiç de zor olmayacak yapıda bir çocuk. Bu muhteşem! ikilinin beş günü ile aslında yazar hayat ve hayatla ilgili birçok konuda kendi fikirlerini anlatma zemini bulmuş. Tabii zemini bulmuşken kullanmamak olmaz diyerek dallandırdığı çeşitli konular ile çok değişik uçlara gidip gelen yazar önceleri ilgi uyandıran kitabı konuları uzattığı için sıkmaya başlıyor. Bir de bazı dayatma ve tekrarları var ki onlar da insanı bezdirme noktasına getiriyor. Sonuçta elinize alıp da çok uzun süreli okuma şansınız her bölümü için olmuyor. Bu arada kitaba haksızlık da etmek istemem. Yer yer haklı söylemlerde yok değil. Sonuna gelindiğinde aslında başından da belli olan bir durum ile karşılaşmanız size yabancı gelmiyor. Doğal olarak okuyucuda şu soru da akılda kalıyor : Gerçekten Tuğde gibi kız çocukları var mı? Arkadan ise tabii ki hemen yanıt geliyor : Evet ama bu kadar abartılısı olamaz!
01.09.2003

Servet-i Fünun edebiyatçılarımızdan olan Halid Ziya UŞAKLIGİL yazdığı romanlar dışında kaleme aldığı anıları ile de ön plana çıkan bir yazarımız. Bir Acı Hikaye'de ele alınan konu ise hayata erken veda eden yazarın oğlu Halil Vedad'ın hayat hikayesi. Aslında yazar bu satırları oğlunun ölümü üzerine duyduğu derin acısını paylaşma isteği olarak yorumluyor. İlk başta bu eseri bastırma gibi bir düşüncesi de olmayan yazar daha sonra çevresi ve yakın akrabalarının sürekli ısrarları ile sonunda bu kitabın basılmasına karar vermiş. Önsözünde yazarın da belirttiği gibi kitapta edebi sanat kaygısı hiç güdülmemiş. Zaten baskısı düşünülmediği için de yazar buna gerek görmemiş. Ama diğer yönden konuyu ele alacak olursak kitap muhteva itibari ile okunmaya değer kaliteli bir eser. Özellikle ebeveynler için çocuklarını nasıl yetiştirmeleri konusunda faydalı bilgiler ihtiva etmesi çok güzel. Bu arada bir babanın oğulları için kendisini ne kadar hırpaladığını da bir güzel gözlemleme imkanına sahip olabiliyorsunuz. O kadar emek ve sıkıntı ile yetiştirilen çocuğunuzun işlerinin bazı fesat kişilerce kötüye sevkedilmesi ve bunun karşılığında günden güne moral olarak eriyen, tükenen evladınız... Kitap tam da bu konu ile dopdolu. Sonunda okuyucu da yazar gibi yazık oldu değerli bir vatan evladına diyor ama bu kırık düzenin sonu maalesef bu. İntihar ile sona eren bu genç yaşamın başından sonuna kadar çile ve mutlulukları babası tarafından ilk bölümde kaleme alınmış. İkinci bölümde ise evladının acı kaybı üzerine kalem oynatan yazarın bu kısa yazılarına yer verilmiş. Kısaca özetleyecek olursak evlat acısını işleyen değerli bir eser.
27.08.2003

Türk edebiyatının romancılık alanındaki büyük isimlerinin başında gelen Hüseyin Rahmi GÜRPINAR'dan aşkı irdeleyen bir çalışma : Son Arzu. diğer türleri dışarıda bırakırsak 54 tane roman yazan bu büyük edebiyat adamımızı okumamak büyük ayıp olur. Kitaba geri dönersek ana konu aşk olarak işleniyor. Destekleyici konular ise kuşak çatışması, bağlılık ve ihanet, toyluk ve yaşlılık, vs. Kitap bu bakımdan yazarın bu konular ile ilgili görüşlerini sunduğu bir eser olarak da ele alınabilir. Dikkati çeken diğer bir unsur da kitaptaki genç erkeklerin ikili isimlere sahip olmaları. Rıdvan Sabih, Necdet Eşref gibi tüm erkekler iki isimli. Yazarın kendisinin de iki isme sahip olması bunda etken sebep olabilir. Dikkat çeken diğer bir husus ise yazarın argoyu kullanmadaki becerisi. Okurken sanki Sadri Alışık Turist Ömer olarak karşınızda beliriyor. Bu da yazarın İstanbul ahalisin ne kaadr güzel gözlemlediğini ortaya koyuyor. Sonuçta Nuriyezdan ile Rıdvan Sabih'in aşklarını! ele alan kitap ilginç bir gerçeğin ortaya çıkması ile son buluyor. Yazarın sanki gençleri uyarmak, aşkta daha dikkatli olunmasını istemek gibi bir çabası da kitabın sayfalarına gömülü olarak karşınıza çıkıyor. Eski İstanbul'un gençlik aşklarını merak edenlerdenseniz okumnızı salık veririm.
27.08.2003

Tanzimat Edebiyatı'nın güçlü kalemlerinden Halid Ziya UŞAKLIGİL'in ikinci hikaye kitabı olan Solgun Demet on yedi tane öyküden oluşuyor. İlk öykü olan Solgun Demet aynı zamanda kitaba da adını vermiş. İkinci öykü olan Mösyö Kanguro'yu Mehmet Rauf'a ithaf eden yazarın bu öyküsüyle Victor Hugo'nun Notredam'ın Kamburu romanını baz aldığı görülüyor. Hayat-ı Şikeste ve Sevda-yı Girizan öykülerinde hayatımızdaki tesadüflerin öneminden bahseden yazar Sade Bir Şey'de ise hırsın ne kadar zararlı olduğunu anlatıyor. Kırık Oyuncak ise adeta sakınan göze çöp batar misali bir hikayeyi anlatıyor. Bu hikayedeki olayın gerçek, o bebeğin de yazarın oğlu olduğunu akılda tutarak okumalı bu öyküyü. Beyaz Şemsiye'de tesadüf ile başlayan ve sonu trajedi olan bir hikaye işlenmiş. İzdivac-ı Müteyemmen'de ise yazar trajikomik bir konu ile çoluk çocuk sahibi olmayı işlemiş. Uçurumun Kenarında hikayesinde insanların geçici heveslerinin nasıl tehlikeli olabileceği yazar tarafından gözler önüne serilmiş. Mahalleye Mevkuf ise insanlarımızın birilerini kullanmaya olan merakını işlemiş. Bir Demet Çiçek ise yazarın yine trajik bir öyküsü. Veremden muztarip iki küçük kardeşin hazin öyküsü yazar gibi okuyucuyu da üzüyor. Rakstan Avdet ise bir genç kızın rüyasını anlatıyor. Penceremin Hikayesi yazarın penceresinden gördüklerini anlatması ile başlıyor. Pencereden gözlemlediği yeni evli mutlu bir çiftin felakete dönüşen hayatı yine okuyucuyu kederlendiriyor. Mektup Parçası gelin-kaynana çatışması bakımından numunelik bir öykü. Çöl Kızı ise dantel dantel sıla hasretinin örüldüğü bir hikaye. Son Çocuklar yine hüznün işlendiği bir öykü. Arka arkaya dört çocukları vefat eden anne-babanın avunma yolu bulmaları konu olarak işlenmiş. Birinci Perde ise iyi ve kötü insanlar arasındaki mantalite farkını öne çıkaran bir hikaye olarak karşımıza çıkıyor. Genel bir değerlendirme yapacak olursak hüznün, trajedinin yoğun olarak işlendiği bir kitap Solgun Demet. Zaten kitap için seçilen isim de bunu vurguluyor. Yine de önemli mesajlar içeren öyküler okumaya değer.
27.08.2003

Devrinin renkli simalarından Ahmed RASİM'in savaş muhabirliği yaptığı Balkan Savaşı yıllarına ait bir eser. Yazarın her zamanki neşeli ve akıcı üslubu, savaşı yazıyor olmasına rağmen, kendisinden hiçbir şey kaybetmeyerek devam ediyor. İstanbul'dan başlayan yolculuğu boyunca başına gelenler, yazarın keskin gözlem gücü ile birleşerek kaleminden satırlara yansımış. Okuması insanı hiç de yormayan bu eser devrindeki olaylara ışık tutması bakımından da belge niteliği taşımakta. Özellikle yakın tarihimize ilgi duyanlara hararetle tavsiye ederim.