Mezkûr kitâbı okumadım, okumayı da düşünmem, bunu kendime zul addederim. Kitâbın müellif(es)ini 2 Muharrem 1423 (16.03.2002) tarihli “Ceviz Kabuğu”nda –hasbe'l-kader– izleme bahtsızlığına düştüm. 4-5 saat boyunca ekran başında geçirdiğim mide grampları, kahkaha nöbetleri beni epey rahatsız etmiş idi. İlmî kıymetsizliği bir kenarda dursun, böyle insicamsız, tutarsız, baştan ayağa tenâkuzlara batmış bir hatun kişi nasıl olmuş da tez yazmış ve bu tez de kabûl "buyrulmuş"?.. hayretlere gark oldum! Lâkin bir süre sonra ekran altında beliren bir kaç satır bu hayretimi izâle etdi. Meğer bu tez A.Ü. İlâhiyât Fak.'sinde hazırlanmış! Yâni şu Fazlur Rahman nâm modernistin müridlerinin yuvalandığı tekke! Nitekim müellife hanım bu müridliğini o gece bihakkın isbât ve izhâr etmişdir. Bütün tezlerini (hâşâ) "Kur'ân'ın tarihselliği" zırvasına istinâd eden iş bu hâtun kişi müdhiş mantık ve insicâm kabızlığı çekmektedir. "Gûyâ" kaydıyla zikredip sahih olmadığını îmâ etdiği bir Hadîs-i Şerîf'i işine geldiğinde delîl olarak zikretmesi başka ne ile îzah olunabilir ki?
Hem "tarihsellik" zırvasına zâhib olmuş; Allah'ın açık buyruklarını dahî "tarihseldir, bağlamaz" yaftasıyla gâyet rahatça rafa kaldırmış biri için Hadîs-i Şerîfler sahih olsa ne olur, olmasa ne olur... bunun ne ehemmiyeti var ki? "Efendim tarihseldir... bizi bağlamaz" de, çık işin içinden! Bunların mevzû olduğunu isbât için kırk dereden su getirerek tez yazmaya ne lüzûm var? (dostlara "pazar"da arz-ı endâm endişesinden gayrı) Nitekim Hulki Bey de -gâyet haklı olarak- bu ironik ve akıllara ziyân tablo karşısında dayanamayıp sordu: "Peki bu Dîn'in neresi evrensel?"
Evet, her emri (hâşâ) tarihsel olan bir Kitâb'ın neresi evrensel? Bizim Müslüman olmamızın ne ma'nâsı var? Genel ilkelerse (zînâ etmeyin, adâletli olun, iyilik edin, kötülük yapmayın v.s...) onlar bütün dinlerde ve hatta kıytırık ideolojilerde bile bulunabilir... niye Müslüman olalım ki?!?!
Dedik ya, mantık, insicâm, akıl, îzân... hakk getire.
Bu sancılı tablo, ancak, karınlardaki "modernizm" kurdu ile îzâh olunabilir! Midesinde bu kurd olanın Kur’ân ve Sünnet/Hadîs’i hazmetmesi elbette ki beklenemez!
Ne diyelim, Cenâb-ı Hakk ıslâh buyursun!