Her sabah sevince bir sevgiyle gideriz.Sonra durur vitrinlerden çiçekleri seyrederiz;puştluklar bizi seyreder,biz çiçekleri…
Sen yokken ben sana vardım;sen varken,ben yine sana var,yine yalnız sana yar!Aşık,kahramanı ve korkağıdır sevginin…Bir gün daha üşürsem,senden!Rüzgarsa,senden…Ben aşkını severim,sen git!Sen,sende kal ve git!Sen,senin olsun!
Yalnızlığımda seni büyüttükçe kalabalıklaşacağım.Sen kendi kalabalığında hep yalnız olacaksın…
“Mutlu aşk yoktur” demiş Aragon;Camus ise adeta yanıtlıyor:”Bir şey elde edildiğinde yitirilmiştir…”
Aşklardan bozgun,sevişmekten ter,yıllardan anılar,anılardan kocaman kederler kalıyor geride…Kederlerin ötesi yalnızlık,yalnızlığın ötesi ölüm…
Aşk,bir iksir….Aslında yaşamın ideolojik anlamı…Akan ve durulan gürül gürül bir çavlan…Düş,bize hep uzak kalan;ama her yürekle sarmaş dolaş yaşanan…
Bir Kızılderili atasözü:”Geceler rüya görmek içindir;gündüzler ise,rüyaların gerçekleşemeyeceğini anlamak için” der…
Gündüzler,yaşamın katı ve hep örseleyen gerçekliğiyle düellomuzdur bizim.Geceler “düş”,gündüzler ise “yaşam” dır;”Düş ve Yaşam” ikilemi,bu yüzden hep ayrışan beraberliklerdir….
Ve biz iflah olmayız;ne düşten cayarız ne yaşamdan…
Yılmaz Odabaşı;zor koşulların,zor aşkların adamıdır.Böyle bir adamla yaşamı ve sevgiye dair ne varsa sorgulamak,kendi içinize dönüp,kendi içselliğinizle hesaplaşmak;insanın içini acıtıyor ama yapması gereken bir hesaplaşmadır.