Toplam yorum: 3.078.222
Bu ayki yorum: 5.100

E-Dergi

tenda mjoraşi bozo Tarafından Yapılan Yorumlar

08.06.2006

İnsanın zaman denilen yeryüzünün en ağır yükünü tek başına omuzlaması en zor olanıdır.Bunun için insanın her çabasının altında,yalnız kalmaktan kaçış vardır.Yalnız kalmaya dayanabilmenin tek çaresi,insanın kendi içinde ikinci bir kendini yaratmasıdır.Bunu başaran,yalnızlığı yenmiştir.Kendi içinde kendini yaratmak bir üst biçimdir,belli bir birikim gerektirir.Bu bir anlamda Freud’un ” üst-ben ”i, Nietzsche’nin Tanrı’nın boşluğunu dolduran ”üst insanı”dır.Bu bir diğer anlamda,kendi kendine yeterliliktir.Bir bireyselliktir.
Böyle bir durumda,başka bir ifadeyle insanlığın on binlerce yılda,imbiklerden süzerek biriktirdiği ortak değerler demek olan,insanın kendi vicdanından hep bir kaçışı vardır.Topluluk içinde yaşarken insanlar,hep toplumun kendilerine verdiği rolü oynarlar.Her oyun gibi,bu oyun da doyumsuz zevk verir.Hiç kimsenin gerçek kimliklerine dönmek hoşlarına gitmez.Kendi kendisiyle baş başa kalan,düşünce ve davranışlarını sorgulayan biri için rol bitmiştir.Bir davanın bütün unsurlarını tek başına temsil etmek,yerine göre davacı,yerine göre davalı,bazen savcı,bazen avukat,bazen tanık olmak bütün bunlardan sonra bir yargıya varmak ve bütün bunları rolsüz ve yalansız yapmak zorunda bırakan bir vicdanın hakimliği…Böyle bir hesaplaşmadan bazılarının ruhsal dengelerini bozarak çıkmalarını yadırgamamak gerekir.


Alışkanlıklarından kurtulmak,iyi ya da kötü, yararlı ya da zararlı olsun zor bir şeydi.Alışkanlıkları bir bağımlılık haline dönüştürmek,insana özgü gibi görünüyor.Bunun nedeni,sonunu önceden bildiği bir dünyadan hep kaçmak istemesi gibi geliyor.Kaçınılmaz bir sonu önceden biliyor olmak,beyninin onun başına sardığı en büyük talihsizlik olmalı.Gerçekten bakıldığında, çok zor bırakılan bağımlılık uyuşturucu olarak gösteriliyor.Ama sigarayı,alkolü bırakmak,kumardan vazgeçmek,oburluğun önüne geçmek,hatta tatlı,acı ve belli cins yemek ve beslenme alışkanlıkları bazen uyuşturucudan farksız sonuçlar doğurabiliyor.
Birde üst yapıda olan bağımlılıklar var.Gelenek ve görenekler,örf ve adetler,dinsel inançlar hatta ideolojiler,öyle betonlaşmış beyinler yaratıyor ki bunların saplantılarından kurtulmak uyuşturucudan kurtulmaktan daha zor.Günümüzde canlı örnekleri yanında tarih bunların sayısız örnekleriyle doluydu.Bugün bize saçma gelen düşünceler uğruna,milyonlarca insan gözünü kırpmadan ölüme koşmuştu.Bugün uğrunda öldüğümüz vatan millet,sınır,din,ideoloji kavramları da bir zaman gelip saçma görülebilecekti.
İnsan öyle garip bir yaratık ki her türlü saçma davranışa bir gerekçe bulmak zorundadır.Bunu yapamadığı zaman,ona hiçbir zaman huzur yoktur.Bir hırsızın,bir katilin,bir orospunun kendince gerekçeleri vardır.İnsanların bu temel özelliği,düşünce ve inançları için de geçerlidir.Kafasındaki sorulara çareler bulamadığı zaman ya da bulacak bir kapasitesi olmadığı zaman,yaptıklarını eleştiremeyeceği kadar erişilmez bir güce işi havale ederek rahatlayacaktır.
HÜSEYİN YAVUZ




Hüseyin Yavuz;hapse atılarak elinden alınan özgürlüğünü, düşünerek yarattığı dünya da dilediğince yaşıyordu.Düşüncelerinden oluşan bu dünya onu demir parmaklıkların arkasına atan zihniyetin inadına; alabildiğe genişti.
Hüseyin Yavuz;hapishane de yaşadıklarını ve kendisinin yaratmış olduğu dünyayı bu kitabında bizlerle paylaşıyor.Okumanızı tavsiye ederim.
08.06.2006

Yılmaz Odabaşı;birçok şairin aşk üzerine yazdığı en güzel şiirlerini bu kitapta toplamış okumanızı tavsiye ederim ve sizler için kitaptaki bir şiiri yazdım.Beğenmeniz dileğiyle..

SEVDALIYA KUYUMCU ÖĞÜTLERİ

En güzel uğraş bizim ki
Ustamız gür sesli yalvaç Davut
Dağ taş söylermiş onunla
Demir erir
Zincir zırh olurmuş avucunda.

İnsan evcil sevdalara kapılmamalı
Ben baş eğip kadere küseni sevmem
Sevdin mi gücün yetmeli sevdaya
Umutlu olmalı umut ağır yüktür
Sevdası yüreğini yarmalı çarparken
Kıskançlık yastığa birlikte baş koymalı.


Bizim ustamızın sevdası da ünlü
Yalvaç Davut’u bütün ozanlar bilir
Onun kadar ünlüdür umut taşı opal
Panzehir taşı deriz biz.


Yılan ağzından çıkmış derler inanma
Aslı bildiğin çakmak taşı
Umut gibidir ama bin rengi vardır
Deniz vurur gibi vurur ışıltısı kiminin
Ay ışığı gibi türkü söyler kimi
Kiminin ortasında kan görünür
Yemen taşı derler gelinler.

Bak bu taşı sevmem saat gibidir
Sevgilin akşamı renginde bilir
Pahalıdır amatist deriz
Geceyi birlikte yaşamalı sevgililer
Gün batımıyla ayrılmamalı.

Biz sevdayı madenlerden tanırız.
Sevdayla dağları delen de bizden
Paslanmaz bir yürekle sev de
Demir bir yüzük ver sevdiğine istersen

SENNUR SEZER





06.06.2006

Hayatta ki en büyük zevklerimden bir tanesi;kitapçının raflarında, kitapların arasında kaybolmak.Yine böyle bir günde elime bir kitap geçti üzerinde Dengbejlerim yazıyordu ve çok merak ettim dengbej nedir? Biraz kitaba göz attım, Kürt kültürüne ait söz sanatıdır ve bu insanlar Kürtlerin Homerosudur deniyordu.Eğer farklı kültürlere ilgi duyuyorum diyorsanız bu kitabı okumanızı tavsiye ederim ayrıca Mehmed Uzun Kürt Edebiyatının güçlü kalemlerinden bir tanesidir.Bu kitaptan sonra Abdalın Bir Günü'nü okursanız bu sanatı daha iyi anlarsınız.
06.06.2006

Maeve Bichy'nin okuduğum ilk kitabıdır ve çok beğenip diğer iki kitabını da aldım anladığım kadarıyla yazarımız hikayeleri kendi hayatından kurguluyor.Kitaplarının ortak özelliği; kahramanlarının ortak olmasıdır, sadece konu değişiyor.Geri Döneceksin de evli bir kadının başka bir erkeğe aşık olup kocasını,çocuklarını ve hayatını hiçe sayıp onun peşinden gitmesi,diğerinde kocasını ve çocuklarını çok seven bir kadın öyle ki bütün hayatını onlara adıyor ve bir gün kocası onu terkediyor,diğerinde evli bir erkek ve onu çok seven bir kadın o kadar çok seviyor ki onun metresi olmayı yani ikinci kadın olmayı kabulleniyor.Maeve Binchy kitaplarında anlatım çok akıcı sizi kitaba bağlıyor ama yazar sanki kendini tekrarlıyor bu da sizi sıkıyor.Maeve Binchy kitapları film haline getirilecek kitaplardan..
06.06.2006

Yalnız Kadınlar Sokağı; günümüz kadınının kalabalıklar içindeki yalnızlığından bahsediyor.Kadınların genetik yapısında mı var? bilmiyorum nedense bizlere birileri "siz kendi ayaklarınız üzerinizde duramazsınız mutlaka bir erkeğin himayesine girmelisiniz" demiş biz de abartmışız tam bir teslimiyetle hayatımızın eksenine bu insanı yerleştirmişiz ve onun etrafında döneriz öyle ki bir gün gelir o insan bizi bırakıp gittiğinde sudan çıkmış balık gibi çırpınıp dururuz ve yaşam bizim için biter.Romanımızın kahramanı da tam böyle bir kadın hayatı kocası ve çocukları öyle ki kendisini unutmuş ve eşi onu bir gün onu terkettiğinde hayatını nasıl devam ettirmesi gerektiiğini bilemiyordu ama pes etmedi ve yaşamayı öğrendi.Hikaye bildik bir hikaye kahramanları bize hiç yabancı değil anlatım akıcı insanı sıkmıyor film tadında bir kitap; okumanızı tavsiye ederim.