E-Dergi

KEMİK KUTUSU
Kathy Reichs

Sonradan tarihi eser kaçakçılığı da yaptığı anlaşılacak olan antikacılıkla iştigal eden bir Yahudi başından kurşunlanarak öldürülmüştür.Kahramanımız Temperance Brennan’ın eline gizemli bir kişi tarafından bir fotoğoraf tutuşturulmuş ve ölüm nedeninin fotoğraftaki nesne olduğu söylenmiştir.
Bir iskeletin fotoğrafıdır söz konusu olan ve 1960’ların başında İsrail’de antik bir yerleşim biriminden çıkarılıp ortadan kaybolmuştur iskelet.Brennan’ın araştırmaları onu bir tarikat manastırına yönlendirir.Gerçekten iskelet manastırı yöneten rahip tarafından saklanmaktadır,ilerleyen günlerde Brennan rahibin kuşkulu biçimde yaşamını yitirdiğini öğrenecektir.
Brennan,sevgilisi dedektif Ryan ve arkeolog arkadaşları Jack ile birlikte,İsrail’e uçarlar,iskeletin gizemini araştırmak ve ölümleri aydınlatmak için.İsrail’de,fanatik Yahudiler,kızgın Filistinliler,ihtiraslı ve yeteneksiz İsrailli arkeologlarla birlikte tam bir karmaşa beklemektedir onları.İskelet gerçekten İsa’nın iskeleti midir,Katolik nasları tehlikede midir?
O denli yoğun kullanılmış ki diyaloglar,tam bir kakafoniye dönüşmüş anlatı.Yoruyor insanı.Aynı yazarın Pazartesi Cinayetleri de sıradaydı,bakalım ne zaman cesaret edebileceğim onu okumaya.

ŞAİR
Michael Connelly

Gazeteci Jack Mc Evoy, ikiz kardeşi polis dedektifi Sean’ın intihar ettiğini haber aldığında inanmakta güçlük çeker.Sean, intihar edecek adam değildir.Jack’ın araştırmaları Sean’ın intihar etmediğini,öldürüldüğünü ortaya çıkarırken,Sean ile benzer psikolojiyi paylaşırken –sorumlu oldukları cinayetleri aydınlatmakta güçlük çekip,takıntı haline getiren-intihar ettiğine inanılan dedektiflerin de aslında cinayetlere kurban gittikleri anlaşılacaktır.İntihar ettiklerine inanılan dedektiflerin bıraktığı sanılan ve onların o andaki ruh durumlarının yansıttığına inanılan notlar, aslında Edgar Alan Poe’nin şiirlerinden pasajlar içermektedir.
Jack,bir yandan kardeşinin başına gelenleri aydınlatmak amacıyla,diğer yandan gazeteciliğinden gelen dürtülerle peşine düşer katilin.Çocukluğunda tacize uğramış,geçimini; küçük çocukların mahrem fotoğraflarını çekip,bu fotoğrafları pazarlayarak sağlayan bu arada cinayet işlemekten de çekinmeyen bir katil,dedektif cinayetlerinin faili olabilir mi?Peki,ya o değilse?
Okumaya başladığınızda elinizden bırakamıyacağınız bir kitap

MEDUSA DARBESİ
Robet Ludlum

Vietnam’da özel bir timde görevliyken zekası ve gözüpekliğiyle bir efsane haline gelmiş olan Jason Bourne,savaş sonrasıda CİA’nin verdiği görevleri başarıyla yerine getirdikten sonra bir üniversitede çalışmakta ve sevdiği kadınla dingin bir yaşam sürmektedir.Yeni kimliği David Webb’dir
Ancak,Uzak Doğu’da bir takım cinayetler işlenmekte ve cinayetleri işleyen kişi/kişiler Jason Bourne imzasını kullanmaktadır.Bu imzayı kullanan kişiyi bulmak ve onun ardındak beyine ulaşmak isteyen CİA,gerçek Jason Bourne’nin tekrar göreve dönmesini istemektedir.
David Webb,karısının kaçırılması ile tekrar Bourne kimliğine bürünecektir.Ama,gerçek hedef kim/kimlerdir?
Bunu da okuduktan sonra artık Robert Ludlum okumamaya karar verdim.Karikatür kimlikler,kişiliklerle dolu bir kitap.İyi de bu kitabı polisiye/gerilim kategorisine sokmak ;polisiye/gerilim yazarlarına hakaret etmek değil mi?

LEMPRİERE’İN SÖZLÜĞÜ
Lawrence Norfolk
XVIII.yy. İngiltere’sindeyiz.Sürek avına çıkmış Vikont’un köpeklerinin babasını parçalamasına tanık olmuştur genç John Lempriere.Lempriere,babasının ortalıktan kaldırılmış evraklarını gözden geçirirken,150 yıl kadar önce atalarının taraf olduğu bir anlaşma içeren evrakla karşılaşır.
Evrakta Lempriere’lerin Doğu Hint şirketinde 1/9 oranında pay sahibi olduğu yazılıdır ve Doğu Hint Şirketi,Hindistan’a giden ticaret yollarını kullanma tekeline sahip bir gemicilik ve ticaret tekelidir.
Genç Lempriere’nin salt babası değil,üst kuşak ataları da faili meçhul,kuşkulu cinayetlere kurban gitmişlerdir ve genç adam babasının ölümün araştırırken aile geçmişini de soruşturmaktadır aslında.Bu arada bir mitoloji sözlüğü de hazırlamaya başlayan Lempriere,yazdığı mitolojik öykülerle kesişen cinayetlerle karşılaşmaya başlar.Birileri Lempriere’nin Doğu Hint şirketi ile ilgili araştırmaları nedeniyle ilişki kurduğu kişileri mitolojik ölümlerle onurlandırmaktadır.
Dönem İngiltere’sinin sosyal ve siyasal yaşamından kesitler ile Fransız Devrimi’ne göndermeler de içeren ilgi çekici bir kitap elimdeki.Norfolk okumaya devam edeceğim.

4’ÜN KURALI
Ian Caldwell&Dustin Thomason
Princeton Üniversitesinde öğrenimlerini sürdürmekte olan iki arkadaş,500 yıllık gizemli bir metin olan Hypnerotomachia Poliphili’nin gizlerini çözmek için Profesörleriyle birlikte çaba göstermektedirler.Hypnerotomachia Poliphili’nin içerdiği anlamsız görülen öykülerinin ve yapısının ardındaki şifrelerin çözülmesi zaman alacaktır.
İkiliden Tom’un babasının uzun yıllar önce aynı kitabın gizleriyle uğraşması ile ölümü arasında bir ilişki olabilir mi?Ya,hala sürmekte olan cinayetlere ne demeli?
İkili,tüm zamanlarını hasrettikleri kitabın şifresini çözüp,neredeyse unuttukları özel yaşamlarını bir düzene sokabilecekler mi?
Kitabın içerdiği sırlar,popülist Dominiken diktatör Savoranola önderliğinde gerçekleştirilen insan ve kültür kıyımına ilişkin olabilir mi?Ya,o kıyımda yok edildiği sanılan erken Rönesans dönemimin paha biçilmez sanat eserlerine ilişkinse bu gizemli kitap.
4’ün Kuralı,sanıyorum çevirisi gerçekleştirildikten epey sonra, Dan Brown rüzgarından yararlanmak amacıyla basıldı ve satışlar da yayınevinin amacına ulaştığını gösteriyor.Keşke içeriği de satışları denli başarılı olabilseydi.