O-sav-, onemli zira zirvedeki butun egitim kurallarini kullaniyor, demek onun ehemmiyetini ifadeyi kucultmus olur gibi geliyor bana... essiz medeniyet irfanimiz incelenirse gorulur ki, formal egitim cok yaygin degilken vs vs iken dahi, guzel ve makbul soz ve davranislari halk icinde inceleyin az biraz gorursunuz ki, gider bir hadise, ayete vs. dayanir. hadis oldugu bilinmez belki ama, medeniyet ebrumuzun zamki o'dur... tipki, alemin fahri oldugu gibi... guzel buldugumuz, iyi dedigimiz insanlarin davranislarini vs. incelerseniz de bu boyledir... bazilari fitraten yapar gibidir kaynagini henuz bilmiyordur, bazilari ise bile isteye hayatina naksetme gayretindedir... anadolu mayasi ve kadim istanbul irfani, neden oyle bilgece ve kesfedilmemis hazine degerindedir?!...
ayrica lutfen inanciniz ne olursa olsun bu kitabi edinip okuyunuz, kosulsuz ve onyargisiz olarak... cunki bir egitimci olarak, gerekirse o davranislarin ve uygunlugunun/ne kadar olmasi gereken oldugunun hepsi en uygun ve onerilen egitim uzmanlari/ ilimler/ kuramlar vs. ile de temellendirilebilir kanaatindeyim, fakat buna su asamada luzum gormuyorum...
en usta anaokulu ogretmeni, en usta murebbi (en usta ogretmen-egitimci, iletisimci vd.) kim idi diye sorulsa bana derim ki, Hz. Muhammed... onun egitimcisi kimdi diye sorulursa da cevabin asikar oldugu muhakkak!...
bu kitabi muhakkak okumali herkesler... ozellikle de yetiskinler...
yani o ve cocuklar!
ve her bir ornek... bir kismini biliyoruz ama hepsini bir arada okumak mest ediyor insani iyice ve cocuklar neden bugun -bu cagda böyle'nin de guzelce cevabi bu kitap... ve neden o cagda oyleymis...
biz mesud olmak ihtiyaci hissettiğimiz anlarda okuyoruz ki kâh tebessüm edebilelim ve kâh gönlümüzün rikkati ziyadeleşsin yeniden ve yeniden...
kitaptan bir örnek:
sayfa: 22
Sizleri seviyorum
peygamberimiz, cocuklara olan duygularini sik sik ifade ederdi:
"sizleri seviyorum!"
o merhamet deryasi bununla da yetinmez ve eklerdi:
"vallahi sizi cok seviyorum!"
peygamberimiz yemin ederdi cocuklara, onlari sevdigine dair. cocuklari sevmeyen yok gibidir. onlari herkes sever.
fakat bu cok sevilen varliklar, cogu zaman sevildiklerine, ya da cok sevildiklerine inanamazlar.
cocuklara sik sik soylememiz gereken sevgi sozcuklerini soylemeyi hep ihmal ederiz nedense. "cocugumuzdur zaten, seviyoruz!" diye dusunuruz.
halbuki cocuklarin en cok inanmadiklari konu, sevildikleri konusudur. ya da sevildiklerini tam ve yeterince hissetmemeleridir.
peygamberimizin yaptigi en onemli davranis, cocuklarin bu psikolojisine uygun hareket etmektir.
cocuklarin sevgiye ne kadar muhtac olduklarini ve sevildiklerini duymaya ihtiyac hissettiklerini, bu konudaki suphelerinin o sihirli iki kelimeyle giderilmesi gerektigini vurguluyordu peygamberimiz.
o, allahin sevgilisi, kucuklerin ihtiyac hissetikleri sevgiyi, bol bol dagitiyordu onlara... "vallahi sizi cok seviyorum!"
o sevgili, medine sokaklarinda gordugu cocuklarin ellerini tutup, diyordu:
"sizi cok seviyorum!"
pesinden de yemin ile ilave ediyordu:
"vallahi sizi cok seviyorum!" (ibrahim canan, kutub-i sitte, I, s.378)