Toplam yorum: 3.084.879
Bu ayki yorum: 4.564

E-Dergi

m.hikmet Tarafından Yapılan Yorumlar

26.09.2011

Bu kitabı okumak, bir miktar altını elde etmek için metrekarelerce genişlikteki kumsalı elekten geçirmeye benziyor. Genel bir basitliğin içinde zihninizi çarpan buluşlar karşınıza çıkarıyor. Kısacası kitap, bir okka şeker için bir çuval keçiboynuzu yemeyi göze alabilenlere göre.
24.09.2011

Ömrünü kitapların arasında geçirenler çoğu zaman gündelik hayatın ritmini duyamazlar. Hâl-i hazırda olup bitenlere ilişkin söyleyecek sözleri olmaz pek. Genel durum böyledir. Ama istisnanın insanı nereden kuşatacağı belli olmuyor. Yokluğunda Düşülmüş Notlar'la M. İsalamoğlu bize böyle bir istisna kapısı açıyor. O kapıdan içeri girenlere de kendisinin bir "ibnü'l-vakt" olduğunu kanıtlıyor.
24.09.2011

Ancak otuzlu yaşlarda hakkıyla okunabilecek bir eserin otuz yaşında yazılmış olması hayret verici. Muhteşem bilgi işçiliğinin yanında hayat ve maksat odaklı bir okumayla ele alınan iman meseleleri... Bilgi ve fikir muazzam bir kıvamda imtizaç ediyor. Ama herkese tavsiye edilebilecek bir kitap değil. 'İman'ın akıl ve tefekkür ile bağını koparıp onu anlamsız ve eylemsiz hissedişe, kuru kuruya sahiplenmeye, 'kutsalıma dokundurtmam' diyerek kutsalı kendi zihnine hapsetme çabasına indirgeyenler kendilerin(den)i bu eser(i)den sakınmalı.
24.09.2011

Ayetlerin taşınacak bilgileri değil yaşanacak ölçüleri içerdiğini gösteren bir kitap. Mealde seçilen yol, Allah'ın insanı inşa projesine tercümanlık ediyor. Değerli yazar âdeta hayatı hakikate, hakikati de hayata söyletmiş. Bu muhavereden her insan tekinin, sedece kendi olduğu için, duyması gereken şeyler var. "Kur'an" ın 'okunan' kadar aynı zamanda insanı 'okuyan' bir hitap demek olduğunu kavramak için yararlanılması elzem olan çalışmalardan biri. Bütün arayış ehline tavsiye ederim.
24.09.2011

Ben bu kitabı okuyunca Sokrates'in her şeyden önce bir ahlâk insanı olduğuna kani oldum. Bu yönüyle onun filozofluğu konusunda ciddi kuşku duyuyorum. Filozofluğun ön şartı veya alâmet-i farikası ahlâksızlık değil elbet; bunu kastetmiyorum. Ancak temelde filozofların düşünce sistemlerini bir hayat tarzı olarak yansıtma konusunda kendilerini paraladıkları söylenemez. Her soru, yeni bir soruya ne kadar iyi "öncül" lük ediyorsa o kadar değerli. Cevaplara ve onların gereğine sıra gelmiyor bir türlü. Oysa bu kitapta bizzat ağzından aktarılan konuşmalarında görüyoruz ki Sokrates'te yalnızca sorular ve cevaplar var. Yani bir netlik, bir kendi içinde bütünlüğe ermişlik ve bunu gayet erdemli kılan bir ahlâk/mizaç...Peki bu kesinliğin, hayatı elinin tersiyle ittiren bu erdemin kaynağı ne, onun büyüleyici aklı mı yalnızca?.. Bilemiyorum.