Çok sevdim. Böylesine takıntılı, hastalıklı bir aşkı zaman zaman sinir bozucu bulmadım değil. Bir de Kemal'in Keskinler'i düzenli ziyaretlerinin anlatıldığı o sekiz yıl... İşte o kısım çok ağır ve sıkıcı geçti benim için. Ama oraya gelen kadar ve oradan sonrasında olayların hızla açılması, bir hak verip bir kızdığım karakterler, üzücü sonu beni etkiledi. Kurgulanmış tüm o karakterleri gerçek zannediyordum -olmasını dilerdim. Bu kitabı Orhan Pamuk'un kitabı olarak değil, yazarın kitabı olarak okuyunuz. Pamuk'a karşı fikriniz her ne olursa olsun; kurguladığı karakterlerin ve olay örgüsünün gerçek olduğunu zannettiyseniz, "hakikaten var mıymış bu insanlar?" diye internette aradıysanız benim gibi, bu kitabın iyi olduğunun kendi başına bir göstergesidir bence. Aşkı tasvirlerini, umutsuzluk ve derinliğini ise Selim İleri'nin "Yarın Yapayalnız" romanındaki hikâyeye çok benzettim.