Yıllarca yalnız kalmış, hayatı tekdüze geçmiş, sıradan gelip geçici kişilerle geçmiş Zebercet'in hikayesi anlatılır romanda. Zebercet'in ne bir annesi ne bir arkadaşı vardır. Otelden başka tek arkadaşı, uyurken odasına girdiği ve seviştiği temizlikçi kadındır. Cinselliği bile hayallerden faztazilerden yoksun yalnız ve heyecansızdır.
Bir gün Ankara treniyle gelen kadın ile hayata bakışı değişir, O kadının geri gelmesini beklerken hayatta birçok şeyi kaçırdığını farkeder. Neredeyse otelden hiç dışarıya çıkmamıştır. Otelden çıkmaya başlar, gezer, horoz dövüşlerine gider, insanlar ile konuşmaya başlar, toplum içine karışır.
Yaşadığı anlamsız hayat ve yalnızlık ile konuşmaya başlar....
Sonunda sade, tek düze yaşamından kurtulduğunda ise yanlış yollara sapar ve cinayet işler. İşlediği suç onun pek umurunda olmaz, otele polislerde dahil gelip gidenler olduğu zaman bile yakalanma endişesi duymaz.
Bütün anlamsızlıklar ve yalnızlık içinde yaşamanında anlazsız olduğunu düşünerek kendisini asar.
Mutlaka okunması gereken bir başyapıt...