Evet Oğuz Atay ,Türk Edebiyat dünyasında hayattayken pek değeri anlaşılamamış bir yazarımız.Daha doğrusu bir düşünür.Tehlikeli oyunlar Türk Edebiyatında pek denenmemiş bir tarz.Kişinin kendi kafasında yarattığı dünya (sahne) ve kişiler(oyuncular).Roman tekniğinin tiyatroya dönüşmüş hali.Açıkçası bunu söylemeden geçemeyeceğim.Tıpkı Tutunamayanlar'daki karamsar hava var Tehlikeli Oyunlar'da da.Ama Tutunamayanlar bir başkaydı.Atay'ın kahramanlarının isimlerindeki seçimleri hayli ilginç ve çarpıcı.Baş kişimiz Hikmet.Adının tam aksine bir karakter.Yani ismiyle müsemma değil .Tabi diğer kahramanları da öyle.Sevgi,Hikmeti'in karısı,Sevgisizlik içinde ,mutsuz bir ailede yetişmiş,sessiz,sakin hastalıklı gibi bir karakter.Oysa sevgi kelimesi denildiğinde tam tersi bir durum sözkonusu.Bilge ise aklı bilgiyi aklı temsil etmesi lazım gelen kişi ise aynı durumda.Bilge lik ile ilgisi yok.Atay hayatın kavramlarla olan zıtlıtklarını çok başarılı bir şekilde veriyor.Romanda Hayattaki yalnızlık ve bunun birey üzerindeki etkileri çok başarılı bir şekilde ifade edilmiş.Adeta o yalnızlığı,çelişkiyi okur da yaşıyor kahramanımız Hikmet ile birlikte.Bir de kişilik kargaşası var.Olaylar karşısında verdiğimiz farklı tepkileri farklı kişiymiş gibi değerlendirmemiz.Hikmet I ,HikmetII ,HikmetV gibi.bir sürü Hikmet,yani karakter var aslında içimizde.Özellikle evlilik hayatının buhranlarının anlatıldığı bölümle o kadar güzel yazılmış ki insan adeta kahramanlarımız Hikmet ve Sevgi'nin yanında gibi hissediyor kendini.Mutsuz bir evlilik,sonuçta müthiş bir yalnızlık.Sevgi'den beklediklerini göremeyen Hikmet, Bilge'ye yönelir,En büyük hazinemiz aklımızdır der.Fakat orada da aradağı mutluluğu bulamaz kahramanımız.Bir başka nokta ise,Hastanelerimizde yaşananları mizahi bir şekilde işleyen bçlümler gerçekten beni şaşırttı.Böylesine müthiş bir gözlem gücü ve bunu esprili bir şekilde ifade etme yeteneği mükemmel OĞUZ ATAY'ın. Hastanelerde doktorların kendilerini erişilmeyecek bir varlık gibi görmeleri,hemşirelerin bile yanlarına yaklaşılamaması vb..Kitapta yine Tutunamayanlarda karşımıza çıkan İSA mitosu var.Fakat bu sefer artık İSA ve ona yakın olanlar netleşiyor. DUL KADIN -Hz.Meryem,HİKMET-İsa,ALBAY-tanrı Kutsal üçgen tamamlanıyor.Yazar Hz.İsa'yı kendiyle aynı trajediyi yaşadıığı için için seçmiş bana göre.Çünkü İSA son yemekle sona doğru yaklaşır,Yahuda'nın ve diğer yardımcılarının ihanetine uğrar.Hİkmet te son yemekten sonra sona doğru yaklaşır.Kitap için son bölümde Albay'ın gazeteye yazdığı mektup oldukça önemli ,hayatı karışık hale getiren aslında önemsizmş gibi görünen fakat insanın hayatını zor,içinden çıkılmaz bir hale getiren toplumsal aksaklıklar anlatılıyor.İnsanların her şeyi merak edip olur olmaz dedikodu yapmaları,kanalizasyonu tamamlanmamış yerlerin asfalt çalışmalarının yapılması,Batılı gazetelerin aleyhimizde bir şeylelr yazmaları,Batıyı tam manasıyla sindirerek kavrayamamız,(mütercim Arif'le sınırlı kalır batıyı özümseme işi)...MÜkemmel bir kitap mutlaka okunması gerekir