Rahmetli Ahmet Kabaklı'nın 89 yılında kaleme aldığı rejimle hesaplaşma türünden bir kitap. İslami yönü ağır basan Kabaklı, cumhuriyet rejimine karşı durmuyor gibi gözükürken alttan alta da cumhuriyet karşıtı düşüncelerini dile getiriyor.
Hilafetin kaldırılması konusunda baştan sona kadar bir sitem var kitapta. Halifeliğin ilga edilmesinden büyük üzüntü duymakta. Onun dışında Gazi'ye karşı düşünceleri tarafsız gözükmekle beraber bazı kısımlar muğlak bırakılmış, top taca atılmış. Bu noktada bizim Abdurrahman Dilipak'a başvurmamız gerektiğini söylüyor. Bunları da belgeleriyle gösterebilseydi çok sevinecektim.
Ahmet Kabaklı'nın tarih bölücüğü konusunda kitabın başında belirttiği şeyler doğru olmakla beraber eksiklik de arz ediyor. Selçuklu-Osmanlı Ve Cumhuriyetin bir bütün olduğunu, bu devletelerin kuruluş aşamasındaki manevi ve milli ruhun İslam-Türk ruhunu temsil ettiğini vurguluyor. Birinci Meclisin her bakımdan demokratik ve milli-manevi bir nitelik gösterdiğine de dikkat çekiyor. Ancak Kabaklının Selçuklu-Osmanlı-Cumhuriyet üçlemesini mantıksız buluyorum. Türk tarihi bir bütündür ve Atatürk gibi tarihe bir bütün olarak bakmak gereklidir. Selçuklu ve Osmanlı gibi ümmet toplumlarını temel alarak tarihe bakmak da bir bakıma bölücük sayılabilir Kabaklı'nın kendi deyimiyle. Aslında bunu da yadırgamamk gerekiyor.Ahmet Kabaklı Müslümanlığı Türklüğünün önüne geçmiş, bu apaçık ortada. Halifeliğin kaldırılmasından sonra meydana gelen tepkileri göstermek adına Müslüman Kardeşler'in yazdığı kitabı temel almış, Abdurrahman Dilipak neredeyse kitabın temelini oluşturuyor, sık sık alıntılar mevcut.
Kemalizmi yereceğim derken cumhuriyetin değerlerine karşı cephe alan Kabaklı'nın çok yerinde tespitleri var,ancak tutarsızlıkları da var. Ait olduğu camianın çatısı altında bunları dile getirmesi de ayrı bir konu.
Tek parti diktatöryası konusunda sunulan yolsuzluklar ise pek fazla belgelere dayanmıyor. Burada da Yakup Kadri'nin Ankarasını okumamız tavsiye ediliyor. Yolsuzlukların olduğu bir gerçektir ancak bu başlığın kısa kalması pek yerinde olmamış.
Manevi Mimarlar,İslam'ın Kılıcı,Bedrin Arslanları,Asımın Nesli gibi başlıklar içeren bu kitapta üzerinde en çok durulan konu hilafetin kaldırılması. Ümmet toplumundan ulus-devlete geçiş aşamasında yer alan bütün inkılapları ise Züğürt Devrimleri olarak görüyor. Bu bakış açısı da yanlıştır. Batı karşıtlığı konusunda Kabaklı'ya diyecek sözümüz yok fakat din yerine ulusalcılık getirilmeye çalışılıyor gibi düşünceleri doğru bulmuyorum. Değinildiği türden uygulamalar vardır ve birkaç kişinin dinde reform adı altında böyle düşünceleri olabilir ama din olduğu gibi durmaktadır. Şu da bir gerçektir ki 1924-49 arasında din adamlarının yetiştirilmesi engellenmiştir ve dine karşı bir baskı söz konusudur. Bunu Atatürk çevresinde yer alan dalkavuklara bağlamak daha yerinde olur. Çünkü Atatürkçülük şeklinde bir fikir sistemini bize ideoloji diye sunanların zihniyeti Atatürk'ün çevresindeki insanlardan,İsmet İnönü'den beslenmektedir.
Okunması ve eleştirilmesi gereken bir kitap...