Yazarın kitabın başlığında da dediği gibi, müslümanlık ve Ortadoğu medeniyeti yüzyıllar boyu zenginliğin, entellektüelliğin sembolüyken ve Avrupa’dan doğuya refah seviyesini yükseltmek isteyen insanların sürekli göç ettiği bir konumdan nasıl yoksulluğun, sefaletin ve cehaletin simgesi konumuna gelmiştir? Bunda şüphesiz ki batıya tamamen sırtını dönmüş, oradan alınabilecek herhangi bir uygarlık olmadığına inanan ve sonuç olarak modern dünyanın gerekliliklerinden uzaklaşan Osmanlı’nın payı büyüktür.
17.yüzyıl sonrası Avrupa’da yaşanan çarpıcı gelişmeler, hemen akabinde savaş meydanlarında alınan mağlubiyetler sonucunda Osmanlı maalesef gerçekle acı bir şekilde karşı karşıya kalmış, sonraki dönemlerde yapılan reformlar bile medeniyetler beşiğinin Avrupa’nın en az yüz yıl gerisinde kalmasının önüne geçememiştir. İçerik olarak dolu fakat tarih kitabı kıvamında olduğu için bazı bölümler okuyucuya sıkıcı gelmekte ancak tarih severler için güzel bir kaynak niteliğindedir.