Amin Maalouf tarzının dışına çıkmış biraz, sonuçta ailesi hakkında yazılmış bir kitap. O yüzden, almadan önce diğer Maalouf kitaplarındaki tadı yakalayamacağınızı peşinen bilin, şahsen ben söz konusu Maalouf ise her türlü okunur diye düşündüm, ancak kitap beni zorladı. Gene de okunabilir. En başta dediğim gibi, Amin Maalouf tarzının dışında.
Yazarın romanlarında her zaman bir serüvene katılan, bir idealin peşinden kaderine razı olacak şekilde seyahat eden, bunu yaparken de tarihin önemli kişi ya da olaylarına tanıklık eden karakterlere tüm Maalouf okurları aşinadır; bu kitapta ben bu karakter çözümlemelerinin ailesinden geldiğini anlamış bulunmaktayım. Hiçbir malvarlığı yokken Beyrut'tan Küba'ya giden büyük amca, yirmi yıllık bir sürede büyük bir servetin sahibi oluyor, o dönemin siyasetcileri ile yakın dostluklar kuruyor. Ayrıca, ailesinde sayısını kendisinin de bilmediği kuzenleri hep dağılmış durumda; kimi Küba'da, kimi A.B.D.'de, kimi Fransa'da, pek azı da ana vatanları Lübnan'da ikamet etmekte. Kendisi bile, kitapta belirttiği gibi, çoğuyla yaşlılıklarında tanışmış ve bir şeyler paylaşmış.
Kitabın, bir Türk okur olarak gururumu okşayan kısmı da, dedesinin doğacak çocuğunu erkek varsayıp, Mustafa Kemal Atatürk'e hayranlığından dolayı adının Arapça karşılığı olan 'KAMAL' ismini takmak istemesi, daha sonra da hesapta olmamasına rağmen kız çocuğuna da bu ismi vermesi.
Yazar kitabını 2000-2003 yıllarında karakterlerin yaşadığı yerleri gezip derinlemesine inceledikten sonra yazmış. Araştırmacı ruhunu bir kez daha saygıyla andırıyor okura Amin Maalouf. Ayrıca, köklerinde bir İstanbullu'nun olmasını bilmek te güzel bir şey.