Ne kadar cahilmişim ki Murathan Mungan'ı tanımıyormuşum. Çıktığı zaman bir arkadaşımdan ödünç alarak "Üç Aynalı Kırk Oda"yı okumak şansına ulaştım. Ne yazarı tanıyordum ne de tercihini biliyordum. Kitap bittiğinde yaşanmadan, gözlemlenmeden yazılamayacak temalar olduğunu arkadaşıma söyledim ve bana yazarımızın eğilimini söyledi. Şaşırmadım, aldığım bu bilgi yazarın değerini ve edebi yönünü asla azaltmadı. Bence iyi sanatı vasat kişilerin yapması biraz zor. Bir yerde bir şekilde normal dediğimizin üstünde olacaksınız. "Yüksek Topluklar"ı elime aynı şevkle aldım. Orada neler bulmadım ki. Her şeyden önce, kendi çocukluğumu bana hemen her satırda hatırlattı. Bu ne gözlem gücü dedirtti. Ardından her fırsatta bir başka kadın tipini anlattı ki, Tuğde'nin "Kim bu amca?" sorusuna maruz kalan kadın tipini okurken çok güldüm. Kitap yalnızca sonlardan az önce, o da az bir miktar tempo yitirdi, ama bu benim kitabı, edebiyatı seviyorum diyen herkese, canı gönülden tavsiye etmeme engel olamayacak. Edebiyat yaptığını iddia edenlerin vasıfsız kitaplarını okuyarak zaman harcayacağınıza bir Murathan Mungan okuyun, halen okumadıysanız tercihiniz "Yüksek Topuklar" olabilir.