'Çalan telefonla uyandığımda saat gece yarısı biri geçiyor.
Sanki birisi, o acımasız bağlantı gerecini kullanarak dünyayı yok etmeye çalışıyormuş gibi şiddetli bir ses işitiliyor. İnsanlığın bir bireyi olarak bunu durdurmam gerek diye düşünüyorum; hemen yataktan kalkıp oturma odasına geçip ahizeyi kaldırıyorum.
Bir erkek alçak sesle bana bir haber veriyor; bir kadın bu dünyadan göçmüş. Sesin sahibi kadının eşi. En azından o öyle olduğunu söyledi. Karısı geçen hafta çarşamba günü canına kıymış. O da, ne olursa olsun bana bu haberi vermesi gerektiğini düşünmüş. Ne olursa olsun. Ses tonunda, duyabildiğim kadarıyla, duygudan eser yoktu. Sanki telgraf için yazılmış bir metni okuyor gibiydi. Sözcükler art arda, duraklamaksızın çıkıyordu ağzından. Sade bir duyuru. Süsten yoksun gerçeklik. Nokta.'