Bir başyapıt! Muhteşem bir eser...
Nazım'ı, şiirini, bilen bilir zaten. Ama bu kitap, bir şiir kitabı olmaktan öte, muhteşem bir halk destanı. Tam da Nazım'a yakışır şekilde, onun muhteşem dili ve müthiş gözlemleriyle. Yazan Nazım olunca, kahramanlarımızın prensler prensesler değil, memuru işçisi köylüsüyle, kadını erkeği genci yaşlısıyla, aramızdan birileri olduğunu belirtmeye gerek var mı?
Bu şiir-destan-roman arası eseri okurken, aynı zamanda bir film izler gibi oluyorsunuz. Usta'nın gözlemleri o kadar güçlü, o kadar net ki; sanki bir yönetmen çevikliğiyle, kamerasını bir trenin içindeki sohbetten trenin geçtiği kasabada yaşananlara, oradan bir damda alıcıya takılmış yaralı inleyen bir kuşa ve alt katta, yaralı kuştan habersiz radyosunun yine bozulmasına hayıflanan bir adama çevirebiliyor hızla. Daha neler neler..
Tam anlamıyla, "Memleketimden İnsan Manzaraları", tam anlamıyla "Nazım"...