Çok ciddi entelektüel bir arkadaşım bu kitap yazarına atıf yaparak "Ama o öyle söylemiyor" demişti. Yani tarihi roman sanki bilimsel tarih kitabı olmuş. Özellikle bu roman için Cemaleddin Efgani'nin İstanbul'da esir tutulduğundan ve İstanbul'da ıstırap içinde yaşadığından söz ediliyor: Semerkand tarihini çok iyi bilen İlber Ortaylı aynen "Onu kim dediyse halt etmiş: Efgani kendi isteğiyle İstanbul'a gelmiş; emrine bir konak, hizmetçiler, ve para verilmiş; kendi isteğiyle gitmiş, giderken de yol harçlığı unutulmamıştır" dedi. Merak eden sorabilir. Kitapta çok örnek var: ancak şunu bilelim Amin Maalouf Osmanlı'dan ve İslam'dan nefret ediyor ve bu nefreti sonucu hiç yüzü kızarmadan tarihi ve bizim tarihimizi tahrif ediyor..