Bozkırkurdu Hakkındaki Yorumlar

Kitapta kendinizden bir parça bulmanız olası bir durumdur. Yaşadığı toplumla kendi arasındaki farkları fark edenlerin okuması gereken bir kitap diye düşünüyorum. Kitapta, yaşadığı çağın ilerisinde olan kişilerin çektiği sıkıntıları ve bu insanların toplum içerisinde yaşama isteksizlikleri sebebiyle bozkırkurdu olarak adlandırılması anlatılmaktadır.

bazı bölümlerde zirveye çıkan bir yazın var fakat bazı bölümlerde sizi zorlayacak derecede sıkıcı olabilir ama mutlaka okunmalı

Hayatım 2´ye ayrılıyor. Bozkırkurdu´ndan önce ve sonra. Başka bir şey demeye gerek duymuyorum.

okudum ve açıkcası pek hoşuma gitmedi

Çok hoş ve etkiliyici bir roman.Kısaca hermann hesse.

müthiş bir kitap, çevirisi de çok iyi. bu kitabı okuduktan sonra yazarın tüm kitaplarını aldım.

Yapı Kredi Yayınları'nın bir çok kitabını beğenmişimdir. Bu da onlardan biri, bozkırkurdu insanın yaşadığı psikolojik süreci gözlemlemek ve bunu hikayeleştirmesi açısından Hermann Hesse gibi usta bir kalemden dökülmüş, iyi bir eser. Tavsiye ederim.

Demian ve Knulp gibi Bozkırkurdu'nu da muhakkak tanımak lazım. Yazarın deyişiyle yolunu şaşırıp bizim aramıza düşmüş, kentlerde ve sürü yaşamında soluğu almış olan bu bozkırkurdu pek çok şey katıyor insana. Yazarın daha önce bir kitabını okumamışsanız Demian'dan başlamanızı öneririm yine de. Yazarın bütün kitaplarının okunması gerekiyor gerçi, düşünmek, irdelemek, eleştirmek için.

Varoluşçuluğu okuyucuya anlatmak,hissettirmek pek kolay bir meziyet değildir falkat Hesse bu kitabıyla resmen (felsefe ve resim kadar) edebi alanda da ne kadar usta olduğunu gözler önüne sermiştir.

Harry... Bozkırkurdu hisseden adam. Şiddetli bir eleştiri ve kült bir eser. Edebiyatın dahilerinden Hesse'yi bu eseriyle tanıdım ve diğer eserleriyle de mest oldum.

psikolojik yönü ağır basan bir kitap, ben 10 üzerinden 6 veriyorum bu kitaba

yalnız kaçıklar için!! Hermann Hesse'nin, toplumun değer yargılarına yüzeysel yaşamına uyum sağlayamayan bir insanı anlatan bir romanıdır.

İçsel tasvirin en güzel örneklerinden biri...Okurken kendinizi bulabilirsiniz.

On yılı aşkın bir sürede şu anki haline kavuşmuş bir kitap. Hermann Hesse gibi uzun soluklu düşünme sevdalısı, yeri geldiğinde bu uğurda Hindistan'ı mesken edinen bir yazarın kaleminden çıkmış çok yoğun bir kitap aynı zamanda. Yazar, Haller'in hayata bakışını yansıtırken birçok sorunsala derinden yaklaşıyor. Çözüm arayışları uğruna zihnini derin düşüncelerle yormayı seven insanların okumaktan lezzet alacağı bir eser.

kişilik tahlilleri sevenler ve intihar psikolojisini merak edenlere tavsiye edilir, ağır bir kitap

bu kitabı bana birisi tavsiye etti ama kim? hala onu düşünüyorum.bu tarz kitaplardan bana suç ve ceza yetti, fazlasına gerek yok diyorsanız dokunmayın bulaşmayın.tabi sürekli o kafayı yaşamak isteyenler için farklı bir roman deneyimi.

Hermann Hesse'nin bütün kitaplarını gözüm kapalı tavsiye ediyorum. Bu da okunması gereken eserlerden biri.

Kitap pek bir şey katmıyor okuyucusuna!Hani intihar üzerine derin fikirler vb. iddialar bu kitapta arayıp da bulamadığım şey. Okunmasa da olur.

kitabı okuyacagım.merak ediyorummm

Narsizz ve goldmund eserinde olduğu gibi insanları parçalara ayıran yeri geldiğinde, dalga geçen, yeri geldiğinde hesap soran bir eser. İnsanın kendini tanıması ve bireysel anlamda yaşamasını bilmesi gerektiğini vurgulayan derin bir kitap. beğenmeyen arkadaşlar kendilerine daha kurgusu bol olan kitaplar alsın derim. çünkü bu tarz kitaplardan onlar anlamaz. Zaten onlar için en çok satan kitap okunabilir bir kitap mantığı var.

Tek kelime ile mükemmel !!! Çizgi ötesinde bir eser. Sarsıcı, sorgulayıcı, düşündürücü. Heri Helır'ı ( Harry Haller ) bir yerden tanıdık bulacaksınız. Ve tabi ki onun Bozkırkurtluğunu. Kendinizle özdeşleştireceksiniz öykü kahramanını. Bu çok doğal çünkü bu kitap insan hayatını anlatıyor, sizi anlatıyor. Satır aralarındaki o sarsıcı sözler tekrar tekrar okunmaya değer bence. Yaşamınızı tekrar gözden geçirmeye hazırsanız okuyun. Kitabı ilk başlarda sıkıcı bulabilirsiniz ki; bu hiç mühim değil. Okumaya devam ettikçe elinizden bırakamıyorsunuz. Hepimiz hayatımızın bir döneminde kendimize şu soruyu sormuşuzdur. "Hayatın anlamı ne?" Bu soruyu çoğunlukla hayatın anlamsızlığını keşfederek cevaplamaya çalışırız, bazen de anlamını bulduğumuzu düşünürüz. Hayatın anlamsızlığını ve anlamını ruhumuzda birarada yaşatabiliyorsak, düşüncelerimizde uyumunu sağlayıp kaosa sürüklenmeden yaşamımızı sürdürebiliyorsak; işte o zaman bir insanın kendisine sorabileceği tüm soruların yanıtlarını bulabiliriz. Hangi soru bu sorudan daha zor olabilir ki?

Roman, intihar kartı cebinde gezen burjuva düşmanı Harry'nin burjuvazinin güven ve konfor içinde yaşamak için sunduğu hazır ve yapmacık değerlere nefretini anlatarak başlıyor.
Batılı aklın en iyi ihtimalle ikiye bölebildiği benliği genç-yaşlı, zengin-fakir, ciddi-gülünç binlerce parçaya ayırıyor. Parçalar zaman ve mekanda dolaşıyor, goethe'nin, mozart'ın karşısına çıkıp tabiri caizse silkeleniyor.
Yaşamı kavradı dediğiniz bir anda nefsini hesaba çeken veya çektiren sanki karşımızda yaşamın acı gerçekliğinin farkında hakiki bir üzüntünün sahibi mutsuzluğun müptelası bir derviş var.
Sonra sürreal bir tiyatro binasından içeri girerek bütün tecrübelerini test ediyor.
Bütün bu seyri sülukunu bir kadın ve bir erkek rehber eşliğinde yapıyor. Serencamın sonunda sonsuzluğa erişebilmek için ne kadar saçma da gelse yaşayabilmek ve en sonunda gülümseyebilmenin öneminin idrakinde tekrar insanların içine ve hayata geri dönebilmek. Benliklerin birer oyun taşı olduğu satranç tahtası misali hayatta ölümsüzlüğün sırrını da paylaşarak meraklarımızı bir nebze olsun gideriyor.

Oldukça ağır bir kitap. Dolu dolu bir eser okumak istiyorsanız ve kişilik analizlerinden hoşlanırım diyorsanız mutlaka okuyun.eğer baştan sona akıcı, konulu bir hikâye arıyorum diyorsanız pek yanaşmayn...

Hermann Hesse, imgesel bir anlatım tarzı kullanıyor. Bu nedenle de, Onun eserine nüfuz edebilmek için; söz konusu eseri sonuna kadar sabırla kovalayarak bitirmek ve bitirdikten hemen sonra da üzerinde ince ince düşünmek gerekiyor. Kitap taki saklı tad, ancak o zaman yavaş yavaş ele veriyor kendini okuyucuya. Belli bir emeğin ve yaşanmışlığın ürünü olan eserler, yeterli bir düşünsel emeği de talep ediyor okurdan. Bozkırkurdu; Kitap okuma serüveninin henüz emekleme aşamasında bulunan okur nezdinde tam da bu nedenle sıkıcı ve anlamsız bulunabilecek türden bi kitap. Hermann Hesse nin Bozkırkurdu, Geothe nin Faust unu anımsattı bana. İnsanın içindeki asil ve hayvani yönlerin, İnsan ile Şeytanın mücadelesini, Nefsi Emmare ile Nefsi Levvame arasındaki o biteviye gerilimin hikayesini sezinletiyor.. Bu kitap; İnsanın Ontolojik arayış ve mücadele serüvenine, sancılı bir bilgenin içten ve şairane bir katkısı olmuş zannımca...

İntihar üzerine felsefi yorumlarını ilginç buldum.Düşünerek tekrar okunması gereken bir kitap diye düşünüyorum.

Kitaptan: "Okuyorum: 'İnsanların büyük çoğunluğu yüzmeyi öğrenmeden yüzmek istemez.' Ne anlamlı bir söz, değil mi? Yüzmek istememeleri doğal, çünkü karada yaşamak için yaratılmışlar,suda değil. Ve düşünmek istememeleri de doğal, çünkü yaşamak için yaratılmışlar, düşünmek için değil! Evet, kim düşünürse, kim düşünmeyi kendisi için temel uğraş yaparsa, bunda ileri bir noktaya ulaşabilir; ne var ki, karayla suyu değiş tokuş etmiştir böyle biri ve bir gün gelir suda boğulur."
Bazı romanlar vardır, roman hakkında konuşmak için onları okumanız gerekir. bu da o romanlardan biri. Eğer Bozkırkurdu'nu okumadıysanız roman hakkında bildiklerinizi tekrar düşünün.

çok abartıldığı için okudum ve çok abartıldığıa bizzat şahit oldum vakit kaybı beğenmedim ......

Eger bu kitabi okursaniz emin olun Hessenin diger tum kitaplarini da okumak isteyeceksiniz. Sadece son bolumdeki inanilmaz kurgu icin dahi okunmaya deger.

zorgibi görünsede sürükleyici ve şaşırtıcı bir kitap kesinlikle tavsiye ederim

Tavsiye üzerine okumuştum. Tavsiye ederim :)

içinizde egonuzu temsil eden vahşi bir kişilikle, vicdanınızı temsil eden sağduyulu ve uysal kişiliği birlikte barındırdığınızı düşünüyosanız bu kitabı mutlaka tavsiye ederim..bu kitap özellikle bizim bulunduğumuz coğrafyada çok fazla raslanabilecek bir kişilik tahlili yapıyor..modernleşme denen çağımızın ölümcül hastalığının doğu kültüründe yarattığı kişilik dönüşümü ve dolayısıyla çatışması bu kitapta kendini buluyor(benim kitabı somutlaştırmam bu şekilde)..özellikle 1975 80 doğumlu olanlara tavsiye edebilirim..çünkü doğu batı çatışmasında en çok arada kalan;gelenekleriyle, şu an empoze edilen yozlaşmış batı kültürüne karşı en çok mücadele eden nesilin 80 nesili olduğunu düşünüyorum..

Hermann Hesse'in kitapları genelde anlaşılması zor ve sıkıcıdır.Ama kitaplarını birazcık dişinizi sıkıp bitirirseniz en sonunda şöyle okuduklarınızı bir düşündüğünüzde yazarın okuyucuyu insanın özünde yaşadığı çok farklı yerlere götüdüğünü fark edeceksiniz.İşin en zor tarafı bu tip yazarların alışılmışın dışında yabani bir kimlik taşıyan insanları-belkide tamamen kendilerini-anlatması ve bunu okuyucularından anlamasını beklemesi.Zoru sevenler ve Bozkırkurdunu tanımak isteyenlere duyurulu.....

İnsan içinde pek varlık barındırır. H.H. sayısız imkan barındırır. Bozkırkurdu büyüleyici, şaşırtıcı, insanı zihnini allak bullak eden bir metin.
İnsan bir kurttur ama bu onun tavşan da olabileceği gerçeğini dışlayamaz.

Yazarın en beğendiğim kitaplarından biri oldu.

pek akıcı degildi. son derece sakinkafayla okunmalı.

Bu kitapta biraz da tutunamayan Atay, doğu-batı mengenesine sıkışmış Tanpınar, son zamanlarında Manisa'ya köyüne kaçan Atılgan var.

Okurken insanın iç dünyasında bir yolculuğa çıkmasını sağlayan, hayatı, yaşamı ve en önemlisi insanın kendisini sorgulamasını sağlayan bir kitap.

Her sene bir kere daha okunsa, başka anlamlara ulaşılabilecek bir roman...

"Zırıltı yerine gerçek musiki, eğlence yerine kıvanç, para yerine ruh, gelişigüzel etkinlikler yerine gerçek eylem, oyun yerine hakiki iştiyak arayan birine bu sevimli dünya yurt olamaz."

Hesse içindeki bozkırkurdunu anlatıyor. Akıcı bir kitap...

Yazarın Kafkavari hayal dünyası çok hoştu. Sürükleyici ve sıradışı bir kitap. Diğer kitaplarını da okumak için sabırsızlanıyorum.

Hesse’nin insanı şaşırtan,farklı dünyalara götüren muhteşem başyapıtı.

hesse nin en kapsamlı eseri, diğer kitaplarına göre okuması biraz daha zor ancak kesinlikle daha dolu yükü daha ağır, bu kitabı özümsemeniz için birazda yaş ve olgunluk açısından hazır olmanız gerekli.

Kitapta sadece kurt ve insan olmak üzere iki karakterden oluştuğunu düşünen Harry Haller (Bozkırkurdu) karakteri kitabın baş kahramanıdır. Bozkırkurdu'nda, insan karakteri varlığını gösterirken, kurt gizlenip onu izler ve aşağılar, kurt ortaya çıktığında ise insan bir köşeye çekilir ve kurdu izler, inceler ve aşağılar. Bu durum, kitapta da denildiği üzere, bir "dengesizlik" değil, bir göğüse hapsedilmiş iki ruh gibidir.

Okurken içinde birazcık bile kendinizden bir parça bulabilirseniz hayatınızın kitabı olmaya aday bir kitaptır. Kesinlikle hak ettiğinden daha az değer gören, herkesin okumadığı o muhteşem kitaplardan biridir. Ağır ağır okunup cümleler tek tek özümsenmelidir.

Ben bu kitabı sabahları gün doğmadan, saf bir sessizlik içerisinde okudum. Yalnızlığı, insanlardan uzaklaşmayı, soyutlaşmayı daha iyi yüzünüze çarpan bir kitap olmayabilir. İlk 50-60 sayfa zor, dayanmak lazım, hatta kitap başladı mı neler oluyor derken buluyorsunuz kendinizi fakat Harry kendi hikayesini anlatmaya başladığında bırakamıyorsunuz. Adeta bir Kubrick filmi!

Hermann Hesse nin Siddharta dan sonra okuduğum ikinci şahane eseri.

Üstün yetenekli bir gencin sorgulamaları, kimi zaman özeleştirileri. Okuduğum en iyi kitaplardan.

beni hermann hesse ile tanıştıran hayatımın kitabı..

Kitabı okuduktan sonra modern zamanları daha farklı bir açıdan ele alacaksınız

Herkesin okuması gereken benlik algısında dair çok güzel 1kitap...

Çok sık kendimle benzeştiği kitap... böylelerine bayılıyorum.