Finaliyle beni paradokslara sürükleyen, günlerce Aristo modunda hayatı sorgulatan kitaptır.
(Son bölümden alıntı)
"Kızlarımızın durumları nasıl?" diye sordu Hasan.
"Çok konuşuyor, çok çalışıyor, çok gülüyorlar... ve çok ağlıyorlar. Ama az düşünüyorlar."
"En iyisi. Aksi takdirde bir hapishanede oturduklarının farkına varabilirlerdi. Gerçi onun da bir zararı yok. Kadınlar haremlere ve hapishanelere alışkınlar. Onları ömürleri boyunca dört duvar arasına kapamak çok kolay.
Kendilerini tutsak olarak hissetmedikleri müddetçe tutsak değildirler. Öyle insanlar vardır ki, koskoca dünya bile onlar için bir hapishaneden başka bir şey değildir.
Çünkü onlar, kainatın sonsuz boşluğunu görmektedirler, milyonlarca yıldızı ve evreni seyretmektedirler ama bunların kendilerine ebediyen yasaklandığını bildikleri için, idrak ettikleri şey onları düşünülebilecek en büyük köleler haline getirmektedir: Zamanın ve mekanın köleleri.."
Yazılanlar ne kadar doğru bilinmez ancak bu kitapla dünya çapında Hasan Sabbah'ın müridlerinin sayısında patlama yaşanmıştır, o kesin :)
Muhakkak okuyun, ama anlayarak okuyun.