Kitapta ülkemizdeki bazı linç örneklerini okurken kanınız donacak; ancak yazarın amacı zaten bu: “Linç denen barbarlığın olağanüstü dehşetine dikkat çekmek.” Eğer ülkemizde yerleşik linç kültürüne yönelik “hafıza kaybı”nız varsa, kitabı okumanız yaşanan şiddet olaylarını hatırlamanızda faydalı olacaktır; bir daha unutmamak için, utanmak için, düşünmek için, at gözlüğünü çıkarmak için…
Nazi Almanyası ile ilgili kıyaslamaları okurken de kitabın tamamında da emin olacağınız en önemli tespitlerden biri şu oluyor: “Şiddet, daha çok şiddet, iktidarsızlık korkusunun ilacıdır.”
Linç kültürü gelişmiş olmakla doğrudan bağlantılıdır, buradaki korelasyonu kurmakta kimse zorlanmaz sanırım; çünkü “Linç ve linç tehdidi, hukuksal düzeyde suç olmaktan öte, medeniyet kaybıdır.”.
Yakın tarihi merak eden, linçin sistematiğiyle ilgili güzel bir sosyolojik araştırma-inceleme kitabı okumak isteyen herkese bu kitabı tavsiye ediyorum.