Kitabı dört günde bitirdim. Özellikle soğuk havalara bıraktım ve sindirerek okumaya çalıştım ki, çok az da olsa o kahraman şehitlerimizin ve tarihimize acı bir trajedi olarak düşen bu olayın okuyucuya vereceği hisleri duyumsayabilmek istedim. Kitabı okurken, her yapılan hatada ve kişisel ihtiraslar uğruna düşülen yanlışlarda dehşete düşüyor ve bu kadarı da fazla artık diyorsunuz, ......, ama Enver Paşa'nın "Ruslar çekiliyor yine, saldıralım" sözleri ve akıl ve tecrübeden yoksun hayalleri hiç kesilmiyor. Elbette bir kitapla Enver Paşa ve Hafız Hakkı Paşa hakkında %100 net yargılara varmak mümkün olamaz ama bunlar çok kısa bir sürede hakettiğinden çok daha fazlasına (Sultanla evlenen Enver Paşa bir anda Genelkurmay Başkanı olmuştu) kavuşan ve bunu sindirebilecek akıl, karakter ve beceriden yoksun bir kişinin ve dahi bu kişinin ihtirasları uğruna adeta "kumar masasında kart dağıtır gibi alayları, tümenleri, kolorduları ve 3. Ordu'yu" yok etmesi gerçeğinin göze batmasına rağmen inkar etmemize de olanak sağlamaz diye düşünüyorum! Ayrıca Hafız Hakkı Paşa'nın da başına buyruk tavırları, söz/emir dinlemez eylem planları, aslında ordumuzun ne kadar başsız ve gerçekte komutansız olduğunu göstermesi hususunda da fazlasıyla ibretlik!! Ayrıca hala Enver Paşa'yı (Allah taksiratını bağışlasın) hala savunma eğilimindeki arkadaşlara da son kez şunu hatırlatmak isterim: Sarıkamış Manevra Savaşı başlamadan önceki 3. Ordu komutanı "Hasan İzzet Paşa", sürekli olarak bu harekatın yapılamayacağını (malum kış ve askeri teçhizat eksiklieri, vb. nedenlerden dolayı), yapılmaması gerektiğini rapor etmesi üzerine Enver Paşa tarafından emekliye ayırılmıştı. Bu kitabı okuduktan sonra şu yorumu yapmamak da imkansız: Allah'a şükürler olsun ki, Kurtuluş Savaşı'nda başımızda ATATÜRK varmış!...