Güçlü bir hikaye üzerine oturtulmuş, arafta kalmışlığın kitabı bu. Kitabın bunca başarılı olmasının sebebi bence Maalouf'un kendi hikayesini kitabımızın baş karakteri Adam üzerinden anlattığını düşünüyorum. Lübnan'da doğmuş Hristiyan bir Arap, iç savaştan önce Fransa'ya gidip yaşamaya başlıyor, bir şekilde doğduğu topraklara geliyor ve hayat döngüsünü en başa getiriyor tekrar. Hazır başlamışken konuyu da özetleyeyim. Adam, Paris'te yaşamını sürdürürken bir gece çok eski bir arkadaşından ölüm döşeğinde olduğuna dair bir telefon alır ve o arkadaşına veda etmek için doğduğu ülkeye, Orta Doğu'ya bir seyahat planlar. Bu seyahat yalnızca arkadaşına ve doğduğu topraklara değil, geçmişine de olacaktır. Evet, biraz kitap arkası yazısı gibi oldu ama bence güzel özetledim.