Kamusal Alanda Başörtülüler Hakkındaki Yorumlar

barbarosoğlu ile söyleşiler. konu hakkında çok farklı ve makul yaklaşımları var. sosyolog olması itibariylemidir yoksa basiret meselesi midir bilemem ama farklı bir yerden baktığı ve bakamkla kalmayıp çözüme dair önemli ip uçları verdiği kesin.

Fatma k. Barbarosoğlu kitabın bir yerinde şöyle bir tesbit yapar:
(syf 88)
"Hayatın başladığı yerde hidayet romanları biter" çünkü romanın devam etmesi için tüm o med-cezir hallerinin yazılması lazım. Popüler roman örgüsü buna müsait değildir. Mesela aşk romanlarında da kadın- erkek kavuştuğu zaman roman biter. Yani romanlar kadının saçının tek teline kurban olunduğu dönemi anlatır da aynı kadın eş olduğunda, saçının bir. teli çorbadan çıktığında ne olduğunu anlatmaz."

çok gerçekçi tesbitler ve göremeyip ıskaladığımız bir çok detay için bu kitap okunmalı.
Sevgili Nazife Şişman güzel sorular sormuş ve aynı güzellikte cevaplar almış. ikisini de saygıyla selamlıyorum

açıkçası fatma k.barbarasoğlu'nun bu konuda ciddi bir bilgi birikimine sahip olduğunu gördüğüm bir kitap oldu. gayet akla mantığa uygun açıklamaları var. olayları gerek tarihsel, gerek sosyolojik çeşitli şekilerde değerlendiriyor.

kitapta başörütü; kamusal alan, moda, hidayet romanları, kadın hakları bağlamında değerlendiriliyor.

sonuç itibariyle şahsen ufkumu genişletici bir kitap oldu. fikirlere katıldım-katılmadım o ayrı.ama farklı bir bakış açısı ile tanıştım.
bu arada nazife şişman'ın, söylemden edemeyeceğim, bazı soruları çok uzun. bana o soruyu sorsa mesela sadece son söylediği cümledeki soru işaretli kısma cevap verebilirdim. çünkü sorunun başını unutmuş olurdum.

Nazife Şişman haımefendi bu eseri ile aslında başörtü meselesine ve kamusal alanda başörtü yasağının uygulamasına ve bunun çözümlerine çok farklı bir bakış açısı getirmiş. Üstelik hanımefendinin tavsiyeleri ve çözüme yönelik söyledikleri dikkate alındığında sanki şimdiye dek hiç bu anlamda düşünmediğimizi de farketmemiz olası gibi görünüyor. Ne büyük bir teessürdür ki ülkemizde böyle bir sorun vardır ve bu sorunun adı ne komiktir ki kamusal alanda başörtüsü takılması sorunudur. Ben özellikle bu kitabı hem başörtü mağduru hanımların, hem konu ile ilgilenenlerin, hem özgürlükçülerin okumasını istediğim gibi bir de bu zulmün yanında olanların okumasını özellikle isterim doğrusu.

Öcüleştirilmiş bir kimliğin
varlığını kabul etmek pahasına." Türkiye'nin Türkiye olabilmesi için, her siyasi
görüşün kendine ait, kendini ifade edebileceği projelerinin olması lazım. Toplumsal
hayat bir etkileşim meydanıdır. Farklı dünya tasavvurları ifade hürriyeti
bulunduğunda, her tasavvurun en iyi yanlarının yeni bir bütün oluşturma ihtimali çıkar ortaya.

Fatma Karabıyık Barbarosoğlu ile başartülülerin geçmişten günümüze sosyolojik açıdan incelendiği kitap gayet ufuk açıcı... Başörtü problemine daha geniş bir perspektiften ve sosyolog gözüyle bakmak kişiye yeni kapılar aralayabiliyor. çok güzel bir çalışma...