Kalender’in “Sular Üstünde Gökler Altında” Yolculuğu
15. yüzyıl sonunda dünya yeni gelişmelere gebe bir dönem yaşamaktadır. O dönemde, 2. Bayezid Osmanlı tahtındadır. Ticari, askeri ve siyasi bakımdan ülkesinde parlak günler yaşanmaktadır. Batı Avrupa’da ise sekiz asırdır süren İslam varlığı, İspanya’nın güneyine sıkışmış durumdadır. Gırnata Sultanlığı’nın yıkılmasıyla da sonlanmış olur (Ocak 1492). İspanya coğrafyasında Müslümanlar ve Yahudiler, ölmek, din değiştirmek ya da göç etmek seçenekleri arasında bir tercihte bulunmak durumundadır. “Sular Üstünde Gökler Altında” tam da bu tarihlere paralel olarak kurgulanmış bir roman.
Keşif arzusuyla yanan denizci bir gencin, Kalender’in, önce Karadeniz’de, sonra Kolomb’un rotasında yaptığı seyahatin etrafında inşa edilen 345 sayfalık bu kitap, okurlarını akıcı bir maceraya sürüklüyor.
Kaan Murat Yanık, okuru farklı coğrafyalarda gezdirmeyi seven bir yazar. Bir önceki eseri Dünyasızlar’ın konusu, İstanbul, Bakü ve Leningrad şehirlerinde geçiyordu (2020). İstanbul, yeni eserinde, yine çıkış noktası. Roman, payitahttan Kırım’a, İspanya Kastilya’ya, Güney Amerika’ya ve oradan Kazablanka’ya uzanıyor. Yazar, eserin oluşma sürecini şöyle ifade ediyor:
“Benim için bir denizcinin gözünü karartıp kimsenin gitmeye cesaret edemediği karanlık okyanusları aşma cesareti göstermesi ve işbu tehlikeli sefer esnasında onlarca badire atlatması her zaman çekici bir mevzuydu. Yıllar içinde bu konuyu kurgusal bir düzlemde işleme fikri, zihnimi tavaf edip durdu. Kolomb’un yanında karanlık sulara açılmak! Heyecan vericiydi. Bu bağlamda birtakım geziler yapmak suretiyle işe koyuldum. Bilhassa Kolomb’un izinde İtalya ve İspanya’da epey zaman geçirdim. Kolomb’a ve coğrafi keşiflere dair edindiğim her bilgi biraz daha pekleştirdi aklımdakileri. Sonuç olarak Kalender isimli kahramanımı oluşturup onu türlü yetilerle donattım ve onun vasıtasıyla Kolomb’un yanı başına Santa Maria’nın güvertesine kondum. Gerisi kendiliğinden aktı…”
Denizciler arasında nam salmış, kendisine saygı duyulan eski bir kaptan olan İsa Efendi, hayatının olgunluk çağlarındadır. Kendisi, erdemli yaşamaya çalıştığı kadar oğlu Kalender’in de iyi yetişmesine gayret etmektedir. Kalender, kâşif ruhlu ve çok bilgili bir gençtir, fakat bir o kadar da tecrübesizdir. İsa Efendi’nin denizcilik hayatı geride kalmış olsa da Kalender’i denizlerde emanet edebileceği güvenilir dostları vardır. Bu dostlardan biri de Cristoforo Colombo’dur. Kalender’in yolu, bu dostluk sayesinde Kolomb ile kesişir ve birlikte mavi ufuklara yelken açarlar.
“Şuurumun hücrelerinde zincir altında tuttuğum asalak vehimler, derin elemler ve karanlık fikirler, zincirleri kırıp hücuma mecal bulamasınlar diye zihin kovanımı türlü meşguliyetlerle dolduruyorum. Okuyorum, hesaplıyorum, çözüyorum, gözlemliyorum. Kaptan ile hazırlamaya başladığımız deniz haritalarını, seyir tutanaklarını ve yıldız denklemlerini aynı zamanda usuma dövüyorum. Sırtımı basan irinli sivilceler, muhtemelen rakamların, şekillerin ve cümlelerin yükünün tezahürü... (s. 172)”
“Bu eşsiz maceranın ortasında bazen kendimi unutuyorum. Mucizevi manzaralara, şeker kokulu esintilere, billurdan yağmurlara, hareli kanatların çırpınışına ve masal sahifeleri misali çevrilen hayatların efsununa kapılıp gitmek hasta ruhuma iyi geliyor... (s. 228)”
Eser, tarihi kurgu romanlarına tutkulu olanlar için Mart 2023’ün güzel bir hediyesi oldu.
Roman hakkında yazarla yapılmış bir (edebiyat haber) röportajını ilgilisi için not düşelim: bit.ly/3n7hu28
İyi Okumalar!