Nasıl ki İnsanlık Komedyası ancak Balzac’a ait olabilirse, Amin Maalouf’u, hem dünya siyasi aktörlerinin sürekli oynadıkları Ortadoğu’da doğmuş ve büyümüş olması, daha sonra da felsefenin global lideri Fransa’da 48 yıldır yaşıyor olması, hem de karışık devlet tarihlerini kritik olaylar ve düşüncelerle özetleme yeteneği, Siyaset Komedyası adlı bir projenin altına imza atmaya namzet yapıyor. Labirent de muhteşem bir özet: Japonya, Rusya, Çin ve ABD’nin yakın tarihteki dönüm noktaları, kendilerinin kurtuluşu için yaptıkları, kendi içlerindeki politik güç savaşlarının bir özeti. Aynı zamanda politik gücün kibre dönüşmesinin sonuçlarının, bir siyasi liderin/partinin kişisel duygu durumlarının nasıl felaketlere yol açabileceğinin de bir özeti. Labirent’in sonunda yer alan dünyayı bekleyen risklerden Çin ve Japonya’nın askeri hamleleri şu anda devam ediyor. Kitabın sonundaki cümle Labirent’ten çıkışın altın kuralını söylüyor: yeter ki önce yolumuzu yitirdiğimizi kabul edelim. Muhteşem.