İsyan'ın ikinci cildi de en az ilki kadar dikkat çekici, yine genel bir tarih toparlaması diyebileceğimiz bir Cami-üt Tevarih, Küçük'le içli dışlı olduğumuz söyleşilerin yer aldığı bir Müdahale ve çözümlemelerini sonuçlandırdığı bir Dil-Tarih-Coğrafya bölümleri var. Rıza Nur'un üstü örtülen gizli tarihinden yola çıkıyor, hem Nur'u hem de başkalarını gün ışığına çıkarıyor. Buradan bir İsmet Paşa Tarihi ve Musul'un alınması hakkında vasiyetleri öğreniyoruz. Ayrıca dinin nasıl kullanıldığını ve tarikatların judaikleştiğini de yine Küçük'ten öğreniyoruz. Bu bağlamda devletin zor durumlarda rasyonaliteden saparak sufizme meylettiğini de görüyor ve Nâzım'ın Şeyh Bedrettin Destanı'nın Yunus Emre ve Necip Fazıl popülaritesine eşzamanlı olarak ortaya çıktığını anlıyoruz. Hasan Ali Yücel'in ise bir mevlevi tarikatının üyesi İbrani bir aileden geldiğini öğrenerek de tabloyu yerli yerine oturtuyoruz. Buna karşın Cumhuriyet'in Büyük Kurucuları'nın siyonizme aman vermediğini de 1925-26 tasfiyelerinde görüyoruz. Küçük, Kemal Paşa üzerine damgalanmak istenen siyonist sıfatını da bertaraf ediyor. Eski Maliye Nazırı Cavit'in ve Dr. Nâzım'ın siyonist olmaları dolayısıyla tasfiyeleri de bunu kanıtlıyor.