Kitaptaki temel maddeleri ele alacak olursak: Mele , Mütref , Bel’am-i Ba’ur , Samiri , Ferisiler , Şirk Dini , Mürcie …
Kitap temelde, kötülüğün, dünya ilk kurulduğundan beri iyiliğin karşısında olduğu eski kıta kültürlerinin (Ahura Mazda – Ehriman gibi) hak dinlere karşı verdiği mücadeleden söz ediliyor.
Ancak Şeriati’nin şu görüşlerine katılmak imkansız: (sayfa: 54) Şia, Ehli Sünnet’in hakim olduğu orta zamanlarda hakim görüşe karşı gururlu bir mücadele verdi. (Çok yazık); Şia, emperyalizme karşı (yani küffar) Ehli Sünnet’ten daha fazla mücadele verdi. (Oysa Şeraiti ye “öldürülmemiş olsaydı” sormak gerekir, sözgelimi: Osmanlı en çok hangi milletler ile harp etti? Osmanlı yüzünü her batıdaki küffara yönelttiğinde ona arkadan kim ihanet etti? En önemlisi: Eğer bir Müslüman, içinde Kafir düşmanlığından daha fazla Ehli Sünnet düşmanlığı taşıyorsa bu iman ile ne derece bağdaşır?)
Ve’l netice: Şeraiti nin yazdığı bu kitapta da geçtiği üzere, tarihte dinsiz ve dindar savaşı yaşanmamıştır, Fir’avn ve diğer musibetlerin de inandıkları çoktanrılı / meşum dinleri vardı. İnandıkları dinlerin getirileri ile kasalarını dolduran kafirler, Hak dinin sömürü düzenlerini engelleyeceğini biliyorlardı. Ama onlara en güzel cevabı Allah CC, Kur’an ı Azim’üşşan ile verdi, Leküm diniküm ve liye din. Teşekkürler.
Not: Ehli Sünnet itikadına bağlı arkadaşlar kitabı okurken dikkatli olsunlar.