Toplam yorum: 3.090.134
Bu ayki yorum: 732

E-Dergi

Peemee Tarafından Yapılan Yorumlar

03.03.2007

Evet Kazaklarla Ruslar arasındaki yaşam, anlayış, dünya görüşünü, hayata bakış açısını tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Bence okunması gereken güzel bir yapıt. Tolstoy'un anlatımıyla roman daha zevkli bir hale geliyor. Ayrıca duygusallıktan uzak hayatın gerçeklerini ön plana çıkarıyor. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen romanın etkisini hala hissediyorum.
23.02.2007

okurken fazla keyif almadığım ve bilgi bakımından da zayıf bir kitap olarak görüyorum. kitap misilleme anlayışının bir ürünü olarak ele alınmış ve misilleme anlayışı üzerine oturuyor. kitaptaki bilgilerin yanlış veya doğru olduğunu sorgulamaktan öte, entelektüel bilgi birikiminin esere yansımadığını ama yine de bu tür kitaplar arasında değerlendirildiğinde vakit geçirmek ve haz almak için okunabileceğini düşünüyorum.

bunun dışında kitapta nerelerin alişan satılmış'a nerelerin metin turhan'a ait olduğunu kestiremiyoruz. kitap alıntılara yapılan yorumlardan oluşmuş. bilinmedik hiç bir şey yok. örneğin hakkı öznur'un iki ciltilik derin sol kitabını okuyanlar bu kitabı okuduklarında aradaki farkı çok iyi göreceklerdir. gerek bilgi birikimi bakımından gerek ele alış bakımından tabiki kıyaslamamız mümkün değildir.

alişan satılmış'ın eserde siyasal kimliğini bir kenara bırakamadığını görüyoruz. devamlı savunma psikolojisi içerisinde kendisi. tamam suçlamalar göz önünde bulundurulduğunda bunu da haklı bir neden olarak değerlendirebiliriz. bu bağlamda kimsenin tarafsız olamayacağını ve bu iddianın tebessüm uyandırmaktan öte gidemeyeceğini de belirtmek isterim.

kitapta sol'un derin unsurları tarihsel anlmada cumhuriyetten bu yana elealınmış. hasan ali yücel, abidin dino, sabahattin ali, mahir çayan, doğu perinçek, ufuk uras, oral çalışlar vb. kişilerin derin ilişkilerini ele alırken solda da derin unsurların bulunduğunu ve bunun hiçbir zaman göz ardı edilmemesi gerektiğini görüyoruz. çünkü soğuk savaş dönemine bakarsak o dönem içerisinde nüfuz alanları oluşturma gayreti içerisinde olan iki süper gücün çeşitli ülkelerde çeşitli örügtlenme biçimleriyle karşımıza çıktığını görüyoruz. çok klasik olacak ama yine de aldo moro'nun öldürülmesi örneğini verebiliriz. 'kızıl tugaylar'ın italya içindeki örgütlenmesinin arkasında cia-p2-vatikan üçgeninin yer alması çok düşündürücü olsa gerek. onun için süper nato, gladio tipi örgütlenme biçimlerinin türkiye üzerindeki ynasımasında sağ unsurlar olduğu gibi sol unsurlar da vardır. burada ayrım yapmamız gereken nokta sol'un mu galadio'ya sızdığı yoksa gladio'nun mu sola sızdığıdır. yorumlar kişiye ve düşüncelere göre değişebilir.
ben yine de uğur mumcu gibi düşünüyorum : 'bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz.'
13.02.2007

mahir kaynak'ın yaklaşım tarzını hiç beğenmedim. kitaptaki kısa ama öğretici yazılar bazen hep aynı olayların etrafında dönmüş. hiç yeni bir şey öğrenmedim ama yaklaşım tarzından farklı bir görüş açısı yakalasım. örneğin kendisi ab ile abd'yi uluslararası sistemde iki ayrı güç olarak görüyor. ben buna kesinlikle katılmıyor. emperyal politikaları arasında fark olsa da ikisi de batının içinde değerlendirilmesi gerekir. kendisi de kitapta bunu belirtiyor zaten. ab ile abd farklı görüşler dile getirse de aralarında gizli bir 'consensus' olduğu gerçek. ikisi de emperyalist. biri işgalle bu amaca ulaşırken diğeri genişleyerek ulaşıyor. abd'nin türkiye'nin ab'ye girmesini desteklemesini bu durumda açıklayamayız.
örneğin kaynak hoca, demiş ki ırak'ın toprak bütünlüğünü savunmak anlamsızdır. bir başka yerde türkiye abd'nin ve nato'nun himayesinden çıkarsa ab'ye girer demektedir. ama kitapta balık, geyik ve köpekle yapılan sohbetleri çok beğendim. insanı çok düşündürüyor. kendisinin istihbarat kökenli olması bazı bilgilere ulaşmayı kolaylaştırmış.
örneğin asala'nın eylemlerini dışişlerinde bir tasfiye sorunu olarak değerlendiriyor. ermeni devletinin kurulmayacağını, suriye'nin hatay'da gözü olmadığı gibi inciler de bulabilirsiniz.
28.01.2007

bu kitapta siyasi türkçülüğün en önemli isimlerinden yusuf akçura'nın türkçülüğün tarihsel gelişiminde rol oynayan düşünürleri ele almıştır. şinasi'den, ziya paşa'ya, ahmet vefik paşa'dan şemseddin sami'ye, tunalı hilmiden mehmet emin yudakul'a,ismail gaspıralı'dan hamdullah suphi'ye kadar birçok önemli ismin katkıları ele alınmıştır. ilk önce dil alanında başlayan türkçülüğün tarih,etnoloji ve filoloji alanlarında da etkisini göstermesi ileride siyasi türkçülüğün temellerini hazırlamıştır. bunun dışında kitapta dış türkler ele alınmış bu bölgelerin coğrafyası, tarihi kısa olarak anlatılmıştır. kafkasya'da azerbaycan'da kazan'da batı trakya'da yaşayan türkleri demografik ve coğrafi açıdan inceleyen akçuraoğlu türkçülüğün gelişmesinde çok emek sarfetmiştir. ismail gaspıralı, mehmet emin yurdakul,ahmet ağaoğlu ve hamdullah suphi'ye ayrı bir önem veren akçuraoğlu türkiye cumhuriyetinin kurulması ile sonrasında ortaya çıkan inkılapları türkçülüğün en bariz göstergesi olduğunu ifade etmektedir. yine de akçura kazan türklerinden olduğu çarlık rusyasının etkisi altında kaldığını düşünüyorum, daha doğrusu rus kültüründen geldiği ve yurtdışında eğitim gördüğü için diğer bölgelerden yetişen aydınlara göre kendini daha bir belli ediyor.
24.01.2007

atsız beğ'in yazdığı bu iki ciltlik roman türk tarihinde yazılmış en iyi romanardan biri değil, en iyi romandır.
80 yıldır beklenen kitapları okuyan insanlar bu iki ciltilik romanı daha önceden görmüş olsalardı 80 sene beklemeye gerek kalmazdı. bu romanın da sonu çok duygusal bitiyor ama bu defa aşk ağırlıklı bir roman olmuş. belki bunu demek yanlış olur ama aşk-sevgi öğesi ilk cilde göre burda daha ağır basıyor.alp urungu ve ay katun'un gerçek sevgisini görün ve bugün içinde bulunduğumuz durumu kıyaslayın.