okurken fazla keyif almadığım ve bilgi bakımından da zayıf bir kitap olarak görüyorum. kitap misilleme anlayışının bir ürünü olarak ele alınmış ve misilleme anlayışı üzerine oturuyor. kitaptaki bilgilerin yanlış veya doğru olduğunu sorgulamaktan öte, entelektüel bilgi birikiminin esere yansımadığını ama yine de bu tür kitaplar arasında değerlendirildiğinde vakit geçirmek ve haz almak için okunabileceğini düşünüyorum.
bunun dışında kitapta nerelerin alişan satılmış'a nerelerin metin turhan'a ait olduğunu kestiremiyoruz. kitap alıntılara yapılan yorumlardan oluşmuş. bilinmedik hiç bir şey yok. örneğin hakkı öznur'un iki ciltilik derin sol kitabını okuyanlar bu kitabı okuduklarında aradaki farkı çok iyi göreceklerdir. gerek bilgi birikimi bakımından gerek ele alış bakımından tabiki kıyaslamamız mümkün değildir.
alişan satılmış'ın eserde siyasal kimliğini bir kenara bırakamadığını görüyoruz. devamlı savunma psikolojisi içerisinde kendisi. tamam suçlamalar göz önünde bulundurulduğunda bunu da haklı bir neden olarak değerlendirebiliriz. bu bağlamda kimsenin tarafsız olamayacağını ve bu iddianın tebessüm uyandırmaktan öte gidemeyeceğini de belirtmek isterim.
kitapta sol'un derin unsurları tarihsel anlmada cumhuriyetten bu yana elealınmış. hasan ali yücel, abidin dino, sabahattin ali, mahir çayan, doğu perinçek, ufuk uras, oral çalışlar vb. kişilerin derin ilişkilerini ele alırken solda da derin unsurların bulunduğunu ve bunun hiçbir zaman göz ardı edilmemesi gerektiğini görüyoruz. çünkü soğuk savaş dönemine bakarsak o dönem içerisinde nüfuz alanları oluşturma gayreti içerisinde olan iki süper gücün çeşitli ülkelerde çeşitli örügtlenme biçimleriyle karşımıza çıktığını görüyoruz. çok klasik olacak ama yine de aldo moro'nun öldürülmesi örneğini verebiliriz. 'kızıl tugaylar'ın italya içindeki örgütlenmesinin arkasında cia-p2-vatikan üçgeninin yer alması çok düşündürücü olsa gerek. onun için süper nato, gladio tipi örgütlenme biçimlerinin türkiye üzerindeki ynasımasında sağ unsurlar olduğu gibi sol unsurlar da vardır. burada ayrım yapmamız gereken nokta sol'un mu galadio'ya sızdığı yoksa gladio'nun mu sola sızdığıdır. yorumlar kişiye ve düşüncelere göre değişebilir.
ben yine de uğur mumcu gibi düşünüyorum : 'bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz.'