Toplam yorum: 3.085.015
Bu ayki yorum: 4.700

E-Dergi

Peemee Tarafından Yapılan Yorumlar

02.04.2007

Bu kitap Kavgam ile birlikte okunduğunda çok anlamlı olacaktır. Açıkçası ben Kavgam’ı okuduktan sonra bu eseri okudum. Walter Langer son derece bilimsel bir şekilde yazmış kitabı. Hitler hakkındaki iddiaların bazılarının abartı olabileceğine dikkat çekmiş. Hitlerin eşcinsel olmasından tutun da psikolojik durumuna kadar bir çok şey buluyorsunuz. Tavır ve hareketlerini çok iyi analiz etmiş. Üstelik kitap 43 yılında bitirilmiş. Örneğin yazar kitabın sonunda Hitlerin yaşamının nasıl biteceğine dair olasılıkları yazmış ve bunlar arasında intihar edeceği de geçiyor. Yani ucuz bir eser değil. Zaten Kavgam’dan birçok alıntı var. Çünkü ruh dünyasını anlamak için bunlara da başvurmak zorunda. Hitler’in ailesine özellikle çok önem verilmiş. Ben de okuduğumda çok şaşırtıcı bilgilere rastlamıştım. Kısacası çok iyi bir kitap.
02.04.2007

Bu kitap sosyalizme yeni başlayanlar için tüm önemli noktaları açıklıyor. En basitinden sosyalizm-komünizm arasındaki farktan tutun da özel mülkiyet alanındaki birçok soruya açıklık getiriyor. Ayrıca sınıf savaşımı, tekel, artı-değer, emperyalizmin savaşla ilgisi, devlet gibi konular yer alıyor. Çok iyi bir kitap.
02.04.2007

Yine Hulki Cevizoğlu’nun yapmış olduğu programlardan birinin kitap haline getirilmiş şekli. Programda Demirtaş Ceyhun ve Turgay Tüfekçioğlu var. Programdaki tartışma vasatın altında geçmiş. Bir Attila İlhan ile yapılan programa yapıyorum bir de buna. Arada çok büyük farklar var. Bir kere Demirtaş Ceyhun Bey, ben tarihçi değilim edebiyatçıyım, ben sosyolog değilim edebiyatçıyım diyor. İddialarında köşeye sıkıştığında edebiyatçı kimliğini vurguluyor. Kendisi bazı şeylerin tartışılması gerektiğini söylüyor ve kitabı da o yüzden yazdığını söylüyor. Kendisi uzman olmadığı konularda tespitler yapmış ve hiçbir tutarlılığı yok. Ben programı iyi ki izlememişim diyorum. Çünkü saatlerce göçebe kavramının tanımı yapılamıyor. Yani Sn Ceyhun yapıyor ama ‘ben onu demek istemedim’ diyor. Üstelik ‘onu demek istememiştim’ dediği şeyi kitabında belirtmemiş, kitabını okumadan gelmiş, nerede ne yazdığını bilmiyor, Hulki Bey daha iyi okumuş ondan daha iyi biliyor neyin nerde olduğunu.

Programa katkıda bulunmak için katılan Prof.Kafalı’nın tespitleri çok yerindeydi ve açıklamalarıyla tatmin olduğum tek kişiydi. Türkolog İsmail Doğan da tatmin edici açıklamalar yapmadı ve olayı Demirtaş Beyin Almanya’daki oğluna getirdi.

Şimdi teorik anlamda tartışma tam anlamıyla başarısızlığa uğramış olmasına rağmen Ceyhun’un tezleri çürümüştür. Kitabını yazmaktaki amacına ulaştığını da söyleyebiliriz. Türklerin şu anda bile göçebe olduğunu vurguluyor ve bunlar tutarsız iddialar. Kazım Mirşan’ın dediğine göre Türkler 16.000 yıllık bir geçmişe sahip ve Tarih Türklerde başlar bana göre de. Kendisi çok önemli tespitler yapmış. Latin kültürünün altında da Türk kültürünün olduğunu söylüyor. Değerli araştırmacı Kazım Mirşan’ı bir yana bırakırsak, Türkleri oryantalist bakış açısıyla aşağılamak isteyenlerin iddialarına da değinmek istiyorum. Türkler Batı’ya banyo yapmayı tuvalet yapmayı temizliği öğretmişlerdir. Medeniyeti öğretmişlerdir. Avrupa coğrafyasında kent devletler varken Türkistan’da son derce çağdaş şehirler inşa edilmiştir. Esik Kurganı’ndan çıkan ALTIN ADAM bile başlı başına bir mühendislik harikasıdır, teknolojinin adıdır. Türklerin içinde göçebe unsurlar olmuştur, bunu inkar etmiyoruz ama sırf Türkleri aşağılamak adına ter kokulu, bıyıklı, pis gibi ithamların yapılması art niyetli zihniyetlerin ürünüdür. Kitabı vasat bulmama rağmen beğendim diyebilirim. Hiç yoktan bazı şeyler üzerinde tekrar düşünebildik.
02.04.2007

Bu kitap gerçekten şahane bir kitap. Tarih bilgilerimizi yeniden gözden geçirmek için okunması gerekiyor. İsmet Paşa’yı bilmeyenler bu kitabı okumalı ve İsmet İnönü’nün gerçek düşüncelerini ve anlayışını anlamalılar.
Kitap cumhuriyetten Anıtkabir’in inşa edilmesine kadar İnönü’nün yaptıklarını sorgulamış.Bunlar gün yüzünde olan şeyler. Herkes açıp okuyunca görecektir ki İsmet İnönü’nün Atatürkçülük ile uzaktan yakından alakası yoktur. En basitinden size bazı noktaları göstermek istiyorum
-Atatürk’ün Harf İnkılabı’na karşı çıkıyor
-Askerlik alanında başarılı bir komutan değil, İnönü Savaşlarında saldırı emri Atatürk’ün telgrafları ile mümkün olabilmiştir
-Kazım Karabekir’e yazdığı mektupta mandadan başka çözüm yolu olmadığını vurguluyor
-Atatürk ölünce 1 gün sonra kendisini cumhurbaşkanı seçtirtiyor
-Atatürk’ümüzün cenazesine katılmıyor
-Gazi ölünce paralara resmini bastırıyor, Atatürk portresi iniyor İnönü portresi geliyor(15 sene kalıyor bunlar maalesef)
-Anıtkabir’e kısıtlı ödenek verilerek yapımı geciktiriliyor(menderes zamanında 3 yılda bitirilecektir), Tabi Atatürk’ün naşı 15 sene boyunca Etnografya Müzesinde kuru bir tahtanın üzerinde bekliyor
-İsmet İnönü Ata’nın son günlerinde bile ziyaretine gitmiyor
-Atatürk ile aynı sofradayken ona demediğini bırakmıyor, en basit örneği şudur “bu memleket daha ne zamanda kadar sarhoş sofralarından yönetilecek” cevabını da vereyim de haksızlık olmasın “ seni oraya getirenin bir sarhoş olduğunu unutma
-Anadolu Briç Kulübü’ndeki olaylar zaten ayrı bir şekilde incelenmeli
-Atatürk’ün en yakın arkadaşlarını tasfiye ederek ona büyük bir saygısızlık yapıyor(şükrü kaya ve Tevfik Rüştü Aras en basit örneği) Kazım Karabekir’e, Salih Bozok’a, Kılıç Ali’ye daha birçok şeyler yapıyor, örneğin bazılarını milletvekili seçtirtmiyor
-Bu yıllarda kısacası bir İnönücülük akımı ortay çıkmış, halk rejimden soğutulmuştur
-İnönü cumhurbaşkanı olunca Atatürk’ün büstünü bodruma koymuş, yıllarca tozda beklemiş. Bunu Celal Bayar kızı sayesinde öğreniyor. Çankaya’nın bahçesinde gezerken Atatürk büstü olmadığını görüyor ve hemen Bayar araştırma başlatıyor bodrumda küflenmiş bir şekilde büstü buluyorlar.

İşte bugün İslami kesimin Atatürk’e karşı çıkmasının altında bir anlamda İnönü’nün yapmış olduğu hatalar yatmaktadır. Bu kitap mutlaka okunmalı. Üstelik İnönü’yü baş tacı yapanlar okusun da gerçekleri biraz olsun görebilsin.
19.03.2007

dünyadaki dönüşümün insanlar üzerindeki etkisini irdeleyen can dündar yine güzel konulara değinmiş. dündar bu yazılarında bize aslında şunu öğretiyor: basit gibi gözüken bazı olguları irdeleyebilmeyi. üslubunun özgün olması da olaylara ayrı bir boyut katıyor. türkiye'de dündar kadar kalemini iyi oynatan yazar yok bence.