Hayatın kimilerine keder dolu bir sınav yüklediği dünyada, yaşanılan her güzelliğin arkasındaki anlamı görebilmek belki de Kemal Sayar gibi psikiyatristlerin öncelikli görevi. Bu anlamı karınca kararınca kitabın ilk bölümünde okuyucusu ile paylaşıyor yazar. 5 ana bölümden oluşan eserde altını daha kalın çizgilerle çizdiğim satırları ve bu satırların yer aldığı başlıkları paylaşmak istiyorum.
“Eğer dindarlık ahlakın bekçiliğini yapmak değil de, sadece kimi ihale ve makamlara kolay ulaşmanın kartı haline geldiyse, Türkiye’de dindar adamında bir günahı vardır…” dediği “Dindarın Günahı”
“Koca bir ülke, adeta, herkes birbirinin suçunu bildiği için kimsenin konuşmadığı bir suç şebekesi…” dediği “Önce Ahlak”
“İdeolojik itiş kakış arasında birkaç nesil heba oluyor. Türk ailesi için alarm zilleri çalıyor. Babalar zaten çoktandır iş gezisinde…” dediği “Babam İş Gezisinde”
Bir anne babaya çocuk eğitiminde düşen görevleri özetlediği “Korkuyorum Anne” Çocuklarımızın bencil olmasına sebep olduğumuz yanlışlarımızı hatırlatan “Hormonlu Çocuklar” ve çıkış yolu gösterdiği “Organik Çocuklar” Ruh ve sinir hastalıkları hastanesi koridorlarında sizi hüzünle dolaştıran “Hayat Teselli Bulmaktır” Fakiri kültürsüzleştirip insan yerine koymadığımız ve yok saydığımız “Görünmez Duvarlar” ile “Asansörde Birden İsa”
“Türkiye’de aklı başında gibi görünen pek çok insan, demokratik bir ülkede nefret suçu sayılabilecek söylemlerde bulunuyor. Nefret konuşmasını çoğaltıyor. Sokaktaki vatandaşın ‘kara donlu, kıllı’ veya ‘göbeğini kaşıyan adam’ olarak aşağılandığı, hikâyesinin ve dolayısı ile yaptığı seçimin önemsizleştirildiği ayırımcı yaklaşımlar gazete köşelerinden üstümüze püskürtülüyor” diyerek topluma düşman olanların ülkede bir hoşgörü iklimine vesile olmaktan ziyade kamplara bölüp nefreti daha da körüklemek dışında bir şey yapmadıklarını anlattığı “Nefret” yazıları çok önemli.
Her kitabın bir anlamı var diyerek bu anlamlı çalışmayı kitapseverlere tavsiye ederim.