Toplam yorum: 3.253.599
Bu ayki yorum: 5.625
E-Dergi
busrayrdkl Tarafından Yapılan Yorumlar
İncelemesini yapmanın zor olduğunu söylemeliyim.. Sebebi şu ki; kitabı beğenenler kadar beğenmeyenler de var.
Ben kendi adıma beğendim açıkçası, "Gönülçelen" olarak ilk okuduğumda da beğenmiştim, sonra bir arkadaşım o kadar haklı bir eleştiri yapmıştı ki - hiçbir şey anlatmayan havadan bir kitap demişti en sonunda- tekrar okumak istedim ve yine beğendim :D
Karakterimizin adı; Holden Caulfield. Yanlış hatırlamıyorsam 16 yaşlarında falandır. Ergenliğinin zirvesinde ki her genç gibi agresif bir çocuğumuzdu. En büyük özelliği ki hala aklımdadır, sürekli lanetler okuyan bir çocuktu. Her şeye "lanet olasıca" diye başlayan bir karakter düşünün, sinir bozucu, geçimsiz... Ailesi zengin olduğu için, bütün zengin ailelerde olduğu gibi Holden da yatılı bir okula gönderilir ama Holden'in kovulduğu beşinci yatılı okuldur ve her şey bu hikaye üzerine kuruludur.
Bence ergen bir gencin iç sesini dillendirmesi bakımından önemli bir kitap.
Okuyunuz, okutunuz efendim.
Harry Potter ve Sırlar Odası, ne demeliyim bilmiyorum.
Öncelikle tek oturuşta okudum. Kitap kalınca görünüyor ancak o kadar akıcı yazılmış ki, başından kalkmadan okuyabiliyorsunuz.
Tabi filmde olmayan karelerle de karşılaşınca daha bir sarılıyorsunuz kitaba. Merakla okunuyor olması, akıcı olması, heyecan içermesi çocukların bu kitabı neden bu kadar beğendiğini ve Harry Potter'ı bu kadar çok sevdiğini açıklıyor zaten. Fantastik dünyaya hiç değinmiyorum çünkü pek bildiğim bir kategori değil..
Kardeşime doğum günü hediyesi olarak aldığım seriyi okumaya devam edeceğim gibi duruyor.
okuyunuz, okutunuz efendim..
Bir Cemil Meriç girdabı daha..
Bu kitabı da diğer kitapları gibi, sizi önüne katan ve hangi sahile vuracağı belli olmayan büyük bir girdap. Cemil Meriç kitaplarında o kadar çok şeyden bahsediyor ki, nerelere gittiğinizi nerelerde kaybolduğunuzu bilemiyorsunuz.
Detaylı anlatım, doyurucu içerik, merak duygusunu çoşturan akıcılık..
Cemil Meriç bakış açısıyla dünyaya bakmak, dünyayı onun gözlerinden okumak çok anlamlı.
Bu kitabını da çok beğenerek, merakla, zevkle okudum. Mutlaka okumalısınız dediğim kitaplardan.
George Orwell'ın uzun süre tesirinden çıkamadığım kitabı. Geleceği düşünerek yazdığı eseri -distopyası-, her an yaşayabiliriz hissi vererek bizi bir şeylere hazırlıyor gibi kendisini okutur. Sanki birileri sizi izliyormuş gibi hareket etmenize, sık sık etrafınızı gözlemlemenize ve başınıza olur da bir iş gelirse neler yapmanız gerektiğine kadar sizi içine alan bir düşünce dünyasına sürükler ve orada bırakır.
İlk okuduğum zamanda da sonradan okuduğum zamanda da "ya başımıza gelirse" düşüncesinden çıkamadığımı hatırlıyorum. Gerçekten her örgüsüyle etkileyici, akıcı anlatımıyla sürükleyici, kat ve kat arttırdığı merak duygusuyla heyecanlandırıcı bir etkisi var.
okuyunuz, okutunuz efendim.
Küçük zeze ile çok erken tanıştım ben. İlkokul sıralarında öğretmenimin vasıtasıyla tanıştığımı hatırlıyorum. O zamanlarda benim de büyük bir incir ağacım vardı. Evimizi taşımamızla beraber ayrıldığım incir ağacımı hayalimde yanıbaşıma getirirdim. Kocaman dallarına hayallerimde tırmanırdım. Zeze bu yıl o kadar çok çıktı ki karşıma, alıp tekrar okumak istedim ve onunla beraber tekrar ağladım. Kitabı çocukken okuduğumda içime bir taş oturmuştu, şimdi ise o taşın oradan hiç kalkmadığını farkettim. İnsan kaç yaşında olursa olsun, çocukluğu ne kadar mutlumesut geçerse geçsin, bu kitap bana çocukluk zamanımızda yaşadığımız küçük bir kırılığın bile bizi nasıl etkilediğini ve o etkilerin biz büyükleri nasıl yönlendirdiğini farketmemi sağlıyor. Herkes içindeki çocuğu tanımalı biraz, nelere kırıldığını, nelere üzüldüğünü, canını en çok neyin yaktığını oturup bir tefekkür etmeli, çocuklarını yetiştirirken, kendi çocukluğunu da düşünmeli. Ve tabiki diğer çocuklukları da.