E-Dergi

Öncelikle, kitabın çok akıcı bir dille yazıldığını belirtmek istiyorum. Kullanılan dil ve akıcılık okuyucuyu sıkmıyor. Kitabın konusuna gelince: Yazarlar, MİT'in tarihini belge ve tanıklarıyla yazmaya çalışmışlar. MİT'in CIA ve MOSAD ile ilişkilerinden, ihtilal dönemlerindeki durumuna kadar pek çok şeyi bu kitapta bulabilirsiniz. (Tabi bütün bunların arasında Hiram Abas'ın hayat hikayesi yer alıyor.) Kitapta, olayların ortaya konuluş şekli güzel, ancak her olaya bu kadar çok yorum katılması bence doğru değil. Yazarlar olayları anlatırken aşırı taraflı davranmışlar. Yazarlara göre MİT'in yaptığı her iş kanun dışı. Devrimci diye nitelendirdikleri silahlı eylemciler ise son derece masum gösterilmiş. Halbuki bu tarzdaki kitapların yorum katılmadan tarafsız bir şekilde yazılması ve yorumun okuyucuya bırakılması gerekir diye düşünüyorum. Ancak Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul'dan da bunu beklemek fazla iyimserlik olur!..

Kişisel gelişim türündeki kitaplar arasında güzel bir eser. Çünkü bir çok kişisel gelişim kitabında soyut kavramlara fazla ağırlık verilmiş. Oysa bu kitapta, ünlü kişilerin başarı yolunda hedefe yürürken yaşadıkları önemli olaylar ve hayat hikayelerinden kısa kesitler sunulmuş. Bu da okuyucuyu sıkmıyor. Başarmak ve hedefe ulaşmak için ne tür fedakarlıklarda bulunulması gerektiği çok güzel örneklerle anlatılmış. Başarmak adına belli hedefleri olarlara tavsiye edebileceğim bir kitap.

Birileri beğense de beğenmese de, gerçekten güzel sözler var kitabın içinde. Burada yer alan sözler insanı düşünmeye ve ibret almaya yöneltiyor. Kitap zaten Kurtlar Vadisi dizisinin hayranlarına yönelik hazırlanmış. Çünkü Türkiye'de bu dizi son yıllarda en yüksek seyirci sayısına ulaştı. Ayrıca dizide Türkçe'nin çok güzel kullanıldığı fikrine de katılıyorum. Yorumlara baktığım zaman genelde dizi eleştiriliyor. Nedense bazıları bu diziden bayağı rahatsız olmuş. O rahatsız olanlar, dünyayı adeta istila etmiş amerikan yapımı vahşet filmlerine acaba aynı tepkiyi veriyorlar mı? Hiç zannetmiyorum. Üstelik bu gibiler amerikan yapımı bu vahşet filmlerinin en iyi müşterileridir. İnanmayanlar sinema salonlarının önünde bir gözlem yapsınlar bakalım bahsettiğim o vahşet filmlerine hangi tipler gidiyor. Bu arada ben de kitabın sanatsal yönünün dışında bir rant için yazıldığı düşüncesindeyim.

Özellikle bir topluluk karşısında konuşma yapmak zorunda olup da, bunda zorlananlar için tavsiye edilebilecek bir kitap. Genelde bol bol tavsiyelerde bulunulmuş. Ama özellikle sözcüklerin söylenişi ile ilgili beklentileri olanlar hayal kırıklığına uğrayabilirler. Ben şahsen bu hayal kırıklığını yaşamıştım. Ancak her kişisel gelişim kitabında alınacak birşeyler vardır diye düşünüyorum. Kitabın en ilgi çekici yerinin, başlangıçtaki "güzel ve etkili konuşamamanın faydaları(!)" bölümü olduğunu söyleyebilirim.

Bu gün kaybetmediğimiz değerlerimizden birisi de herhalde Nasrettin Hoca fıkralarıdır. Hocanın güldürüen, güldürürken düşündüren fıkraları yüzyıllardan beri anlatılagelmiştir. Havanın gerginleştiği, can sıkıcı bir ortam oluştuğu anda, patlattıkmı bir hoca fıkrası, bak sen neşeye, eğlenceye...Nasrettin Hoca'yla ilgili yüzlerce fıkra var. Hepsini akılda tutmak biraz zor. Onun için herkesin kitaplığında hoca'nın bir fıkra kitabı bulunsun diyorum.