Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

hlycln Tarafından Yapılan Yorumlar

20.10.2018

Leandro dokuz yaşında.Annesini çok seviyor,çikolatayı da.Bir yaz,yabancının biri resimleriyle beliveriyor hayatında ve Leandro kendini bir kulenin içine çekilmiş buluyor..Bu kulenin ne yüksekliğini biliyor ne de çıkışın yolunu..
Silvina Ocampo,masalsı görünen ama ayakları gerçekliğe basan bir metin ortaya koyuyor.Özellikle sonu sıcacık bir tat bırakıyor akılda..
Kitaptaki önsöz ve son kısıma eklenen yazar ile röportaj da çok ince düşünülmüş.Barış Kara’nın çizimleri de güzel olan diğer bir ayrıntıydı.
Yazar “kendinizi çocuklarla özdeşleştiriyor musunuz?” sorusuna verdiği cevap ile beni daha da kendine çekti.Şöyle diyor:
“Hayatta pek çok deneyimimizi unutuyoruz ama çocukluk deneyimlerimizi asla.
Çocukluğumuz aslında dostumuz ama biz o zamanlar çocukluğumuzun dostu değildik çünkü o zamanlar şimdi olduğumuz gibi değildik.O varlık,bazen çaresiz olan o varlık,bize çok dokunuyor.Zira hiç kimse onu bizim kadar anlayamazken,biz,henüz onun yanında değildik.”
20.10.2018

‘Zavallı Lublin,ne kaybettin ki?’ diye soruyor adamın biri .Rosa Lublin ise cevap veriyor:
“Hayatımı.”
Rosa,Stella ve Magda toplama kamplarından birinde.Dayanacak güçleri yok ama bir şekilde sağ kalıyorlar,en azından ikisi.
Çoğu kişi için kurtuluş gibi görünen ama köklerinden kopuşun ta kendisi olan Amerika’ya gidiyorlar.Stella yeniden başlamaya hevesli.Ama Rosa..Rosa’nın kaybettiği şey sadece hayatı değil.Hayalleri,ailesi,dili,..Kısaca bir dünya kaybediyor Rosa.Ve ona diyorlar ki “siz,sağ kalanlar”..Sanki sağ kalabilmenin bir güzelliği varmışçasına.
Kısa bir kitap Şal,adı gibi.Ama bir şey gösteriyor okuyanına: bildiğimizi sandıklarımız aslında bilmediklerimiz.Çünkü yaşananları sadece “orada,o esnada” olanlar bilebilir.
“İnsanın bir hayatı olmayınca nerede olursa orada yaşıyor.Düşüncelerden başka bir şeyi yoksa da düşüncelerde yaşıyor.” Ve Rosa şalında kalan kokuyu düşüncelerinde kokluyor,kızının kokusunu.
20.10.2018

Mary Katherine Blackwood ablası Constance’ı,Richard Plantagenet’ı ve köygöçüren mantarı Amanita phalloides’i seviyor.Ve ailesindeki diğer herkes öldü.
Gizemli bir eve götürüyor bizi yazar,kasaba halkının yaklaşmaktan bile haz etmediği,güzel bahçesine pek çok şey gömülü olan.
Kitapta en çok ilgimi çeken şey ise kitlelerin şiddet eğilimine değinilmesi.Toplum baskısından daha derin bir nokta bu.Yazarın şiddeti anlatırken kullandığı ifadeler çok sert,kasaba halkının aslında her birinin içinde bastırdığı duyguların diğerlerinden destek aldığında nasıl yıkıcı olabildiğini de gösteriyor ve ne yazık ki bu hayal ürünü değil.
Shirley Jackson çok bilinen ve aslında bir o kadar da bilinmeyen bir yazar.Agorafobiden muzdarip son yıllarında.Bu kitap da o korkunun izlerini taşıyor ve sağlığında tamamladığı son kitap oluyor.1965’te öldüğünde,iki kitap ardında yarım kalıyor.Sıra diğer kitaplarında..
25.09.2018

Ne zamandır bekliyordum bu güzelliği.Puuung’un da dediği gibi: “Aşk her gün keşfedilmesi gereken anlarda gizlidir.”
Hani o önemsiz ve sıradan görünen anlarda..dışarı çıkmak için hazırlanırken,bir kediyi severken..ufacık hatıralar biriktirirken.
Bir çiftin o anlarını çizgiyle buluşturmuş Park Da Mi..
25.09.2018

Amerikan rüyası ne zamana kadar sürer? Mükemmel denebilecek şekilde kurgulanmış hayatlar nerede bir hata verir?Ya da “yeter” diyebilmek ne denli zor? Jung Yun korunaklı hayatlarımızın bir anda değişebileceğini gösteriyor bu romanında.Her karakter haklı,her karakter bir o kadar hatalı.Özellikle bunun bir ‘ilk roman’ olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda yazarın gücünü kavramak kolaylaşıyor.
Ev değil bir yuva,bir sığınak kurmaktan bahsediyor yazar tüm gizli kalmış ve itilmiş tutkulara rağmen..Geri planda ise azınlık sorunları,çiftler arasındaki uyum ikilemi,ebeveyn ve evlat olma sancıları..