Toplam yorum: 3.080.123
Bu ayki yorum: 0

E-Dergi

hlycln Tarafından Yapılan Yorumlar

03.11.2018

Beş karakter beşi de bir tilkinin ayrı kuyruğu gibi..aynı köke ait ama birbiriden çok farklı..Kökleri hayatın içinde olmak,farklılıkları ise var olan sorunları.
Alain annesiyle konuşuyor kafasının içinde,D’Ardelo ilgi mi çekmek istiyor yoksa başka bir gerekçesi mi var?Caliban savrulurken;Ramon bağlanmak istiyor,bağlanıp durulmak..Charles ise oyun hayali kuruyor: pek çok şeyi açıklayan ama aslında anlamlandıramayacağınız.
Kundera’nın alaycı dili her sayfada etkiliyor sizi.Stalin’in yirmi dört keklik hikayesi ve devamı ise incelikli bir okuma zevkine dönüşüyor..
03.11.2018

“Çekler,vatanlarını parlak zaferleri olduğu için değil tanınmadığı için seviyorlardı;büyük olduğu için değil,küçük ve sürekli tehlikede olduğu için.Onların yurtseverliği ülkelerine karşı sonsuz bir merhamet duymaktı.”
.
Irena ve Josef, ’68 sonrası iltica ediyorlar ülkelerinden.Irena’nın yolu Paris’e,Josef’in ise Danimarka’ya düşüyor.Aslında nereye gittiklerinin bir önemi yok.Bellek dediğimiz şey üzerinde olduğumuz toprak parçasıyla sınırlandırılamıyor.Çatlaklarından sızıp bir şekilde kendi yolunu yapıyor.İşte karakterlerimizin de kesiştiği nokta,yola çıktıkları yer oluyor: Prag.Ama büyük bir farkla: Prag bıraktıkları gibi değil artık.
.
İltica etmek,bir yere-bir kültüre hatta bir dile tam anlamıyla ait olamamak üzerine ‘bilmemek’..Hani o mutluluğun en çok hissedildiğine inanılan hal.’Bilmeden,bilinmeden,bildirmeden’ yaşadığınızda ödül gibi sunulan ceza.
03.11.2018

‘Yavaşlık ile anımsama,hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır.’
Eşiyle bir gecelerini otele çevrilmiş şatoda geçirmek istiyor karakterimiz.Kaldıkları otelde uzun zaman önce geçen bir öykü anlatmaya başlıyor ancak bu öykünün dallarını farklı zamanlara sarkıyor..Bir nevi paralel evrenlere uzandığımızın hissi uyanıyor..Hiçbir şey sonuca bağlanmıyor çünkü sonuç çok da mühim değil aslında..
Kundera,biçemiyle yakaladı beni bu eserinde..Zaman kaymaları,karakterlerin iç içeliği,mekanların canlı aktarımı..Belki de Pierre Lepape haklıdır: “Yavaşlık ciddi bir roman değil,bir şaka.Gevezeliğin can sıkıcı ciddiliğinde kaybolup gitmekte olan hazzın gizini,haz aracılığıyla ve haz için yeniden bulmaya çalışan bir kitap.Elbette Don Quijote de bir şakaydı.”
03.11.2018

“Evren daralıyor,kalp değil.”
.
Marguerite ve Marcel..İkisi de hayatlarının kırılgan anlarında birbirlerini buluyor.Marguerite 78,Marcel 73 yaşında ama her şey yeni başlıyor..
.
Başından sonuna dek yüzümü şekilden şekile sokan bir kitaptı “o zaman dans!”..Çoğunlukla koca bir gülümsemeydi yüzümdeki.Hüzünlü anlar da oldu çünkü hayatın aldığı pek çok form vardı bu kitapta.Umut dolu,sıcacık,samimi ve bir o kadar ilham verici!
.
Hayatın genellikle ilk kısımlarına yoğunlaşsak da ilerleyen dönemini düşünmeyi ertelemeye meyilliyiz..Kariyer,evlilik,gezi planları,yeni hobiler..Peki ya yaşayacağımız muhtemel kayıplar? Peki ya yaşlılık?Karine Lambert,öyle büyük laflar,dolambaçlı yollardan ziyade gerçekliği sunuyor.Doldurulması zor,derin boşlukları dahi sevebileceğimizi,onlar ile yaşamanın da resmin kendisine dahil olduğunu..
03.11.2018

‘Çünkü en güzel hikayeler hep yeniden yazılanlardı...’
.
Engin Akyürek,mutlu sonla bitmeden de güldürebilen hayatlardan bahsediyor, geçip gidenlerden,kendi ellerimizle sonlandırdığımız masumiyetlerimizden.En çok umuttan ve sessizliklerden..
.
Yirmi bir öyküde de tanıdık sesler var hatta yüzlerini görseniz çıkartacağınız karakterler.Mesela Ankara var durakta bir sonraki EGO’yu beklediğiniz,bahçesine dalıp meyvelerini aşırdığınız amcalar,gecenin bir vakti özledim bahanesine sığınarak telefona sarılan eski sevgililer..
.
Bu öykülerde fırından çıkan ekmek kokusu var,sizi ucundan bir parça almaya ikna ediyor,bir bakmışsınız eve vardığınızda yarısı yenmiş bile! Diğer bir deyişle bir bakmışsınız tek solukta okumuşsunuz bu öyküleri..
.
Velhasıl akıcı ve oldukça samimi bir dile sahip Akyürek.Öyküleri okurken ‘aslında şiire de yatkın bir dil’ diye düşünmedim değil.
.
Ve bir diğer güzel ayrıntı,kitabın telif gelirlerinin Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlanıyor oluşu.