Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

denizmavi Tarafından Yapılan Yorumlar

27.01.2008

Önce Tanzimat, arkasından Islahat hareketi ile birlikte, devlet yönetiminde kumsallaşmaya gidilen yolun başlangıcı oluşuyor. bu hareketlerle birlikte devlet harcamalarının kontrolu, devlet bütçesinin oluşturulması, kişisel hakların tanınması, düşünce özgürlüğü gibi kavramlar Osmanlı halkının yaşamına giriyor. Fakat, mutlak irade olmaya alışmış padişahın bunlara birden bire uyum sağlaması pek kolay olmuyor. Bu uyuşmazlık neticesinde Sayıştay başkanı Mustafa Fazıl Paşa ile padişah Abdülaziz'in arası açılınca, paşa kendini Fransa'da sürgünde buluyor.
Bir süre sonra Fransa'dan Abdülaziz'e yazdığı bir mektup ile muhalefet hareketini başlatıyor.
Mekupta yazanlar oldukça güncel. Yazarını bilmeyen bir kişi mektubu okuduğunda yakın zamanlarda yazılmış bir mektup olduğu kanaatine varabilir. Devletten bu gün bile hep istenen şeyler vardır mektupta; devlet vaatndaşlarına karşı adil olsun, memurlar rüşvet almasın, vatandaşa fena muamele yapılmasın, haklarını arayanlar için, mahkemeler hızlı ve adil karar versin vs.vs.
Mustafa Fazıl Paşa, o sırada yönetime muhalif Namık Kemal, Ziya Paşa, Nuri Bey, Reşat Bey, gibi gazetecileri de bünyesinde toplar ve onları maaşa bağlar. Fransa'da çıkarmaya başladıkları gazete ile Yeni Osmanlılar cemiyetinin kuruluşu tamamlanır.

Kitap, bu cemiyetin üyelerinden biri olan Ebuzziya Tevfik Beyin anılarından oluşuyor. Son derece akıcı bir uslupla kaleme alınmış olan eseri okurken o günleri adete yaşıyor insan. ve o devasa hacimli kitabın nasıl bittiğini anlayamıyor.

Kitabın fiyatı da oldukça uygun. Kitapyurdu'na bu konuda teşekkür ederek, bu günü anlamak isteyen herkesin bu kitabı edinmesini öneriyorum.
25.01.2008

1090'lı yıllardan günümüze gidip gelen parçalardan oluşmuş, gerilim, sanat tarihi ve mistisizm yüklü sürükleyici bir roman. Vatikan'da dönen entrikalar, kurulan düzenler romana ayrı bir heyacan katıyor. Bir tablo, onu okumayı bilene, döneminde olup biten pek çok olayı anlatabiliyor, eğer onun dilinden anlarsanız. Bir tablonun neler söyleyebileceği, neler anlatabileceğini bu romanda ustalıkla işlenmiş olarak görebilirsiniz.
13.01.2008

Yunan mitlerinden günümüze kalanlar oldukça fazla. Tüm dünya bu mitlerden bir şeyler almış. Dede Korkut hikayelerinin, eski Türk masallarının pek çoğu Yunan mitlerinde ayniyle mevcut. Kutsal kitaplarda geçen vakaların pek çoğuna Yunan mitlerinde de rastlanıyor.
Antik Yunan kültüründen kalan isimleri de kullanıyoruz. Ay tanrıçası Selena’yı yakın zamana kadar Selen olarak kullanırdık, son zamanlarda Selena olarak da kullanılmaya başlandığını görüyoruz. Güzellik tanrıçası Sibela’yı ise şimdilik Sibel olarak kullanıyoruz.
İlk tıp bilgileri de Yunan mitolojisinden geliyor. Yunanlı hekimler, nergis çiçeğinin kökünden merhemler yaparak ağrılı hastalarda ağrı kesici olarak kullanırlarmış. Bu gün kullandığımız narkoz kelimesi de işte bu nergisten geliyor.
Dünyada yapılan ilk güzellik yarışması ve arkasından meydana gelen Troya savaşının perde arkasını ilgi ile okuyacaksınız.
Antik Yunan geleneklerindeki misavirperverlik, verilen sözü tutmanın önemi, zorda bulunana yardım etmek gibi pek çok geleneğin de Türk Anadolu geleneklerine inanılmaz derecede benzediği görülüyor.
Bu kitap tüm Yunan mitlerini bir araya toplayan eşsiz bir çalışma.
Kitap hacim olarak fazla büyük olduğundan kullanımı oldukça zor. Büyük boy kağıttan oluşan 920 sayfalık bir kitabı yanınızda taşımak hiç de kolay değil. Benim yayınevinden ricam, bundan sonraki baskıları hiç olmazsa 3 ya da 4 cilt halinde basarlarsa, şüphesiz ki okunması ve taşınması daha kolay olacaktır.
19.12.2007

1960'lı yıllarda Doğan Avcıoğlu'nun çıkardığı Yön Dergisi vardı. Yön, Türkiye'nin yönünü belirlemeye çalışıyordu kendince. Dünyadan tecrit olmayı bağımsızlık olarak kabul ediyordu. Halka rağmen uygulamaları halkçılık olarak değerlendiriyordu. 1960'ların sonuna gelindiğinde, yön artık belli olmuş, sıra devrime gelmişti. Bu yüzden Yön kapandı ve yerine Devrim Dergisi yayına başladı. Ordu içinde genç subaylarla diyoloğa geçildi. Devrim, öyle demokratik yollarla, meclisle, halk iradesiyle olmazdı. Devrim silah zoruyla olurdu ve bu yönde çalışmalar hızla ilerlemeye başladı. Devrimin günü de belli oldu; 9 Mart 1971. 9 Mart günü merakla beklenen devrim olmadı. 12 Mart'a gelindiğinde ordu bir muhtıra yayınladı. Devrim ekibi bunu sevinçle karşıladı. Ama sevinçleri fazla uzun sürmedi. Ordu içinde, genç subayların 9 Mart günü ihtilal yapacağı anlaşılmış ve ekarte edilmişlerdi. 12 Mart günü muhtıra yayınlayan subaylar ise, 9 Martçıları ekarte eden ekipti.
İşte bu kitapta, 12 Marta kadar gelişen süreci izleyeceksiniz. Manşetleri, köşe yazılarını, hatta ilan ve reklamlarına kadar tüm yönleriyle Devrim Dergisini göreceksiniz.
13.12.2007

Sorbonne Üniversitesi profesörlerinden Gilles Veinstein ile Belgrad Üniversitesi profesörlerinden Alexandre Popic'in çeşitli konferanslarda yaptıkları sunumlardan oluşan kitap.
İslam coğrafyasındaki tarikatların, doğuşundan günümüze kadar geçirdiği evreleri, etkiledikleri kitleleri, hakim oldukları bölgeleri anlatan güzel bir çalışma. Konuya dini açıdan değil, tamamen sosyolojik açıdan yaklaştıklarından tarafsız bir bilgi hazinesi halinde bu kitap. Toplumları etkileyen tarikat öğretilerini anlamak, toplumsal yapıyı anlamamızı da kolaylaştıracağından, konuya ilgi duyan herkesin severek okuyacağı bir kitap olmakla birlikte, aynı zamanda akademik bir kaynak niteliğinde.